Rüzgâr eserse kanat aç
“Arap atasözü – ‘Rüzgâr eserse kanat aç!’ – Abdul Latif Jameel’in kurucusu olan babamın dilinden düşmezdi. Bu söz kendisinin şirketimizde bugün de yaşamakta olan öncü ve girişimci ruhunu özetlemektedir.” Mohammed Abdul Latif Jameel, Abdul Latif Jameel Yönetim Kurulu Başkanı ve İcra Kurulu Başkanı
Geriye dönüp baktığımızda, bu atasözünün ne kadar uygun olduğunu anlıyoruz. Özellikle de ticaret rüzgârları (Dünya’nın ekvatoral bölgesinde sürekli olarak doğudan batıya esen rüzgarlar) olarak bilinen rüzgârlarda yelken açmak, büyük yelkenli gemilerin kaptanları tarafından Dünya okyanuslarını geçmek için yüzyıllar boyunca kullanılan bir tekniktir ve bu kişiler, Atlantik ve Pasifik okyanuslarında ticaret yollarını kurarak küresel ticaretin keşfini ve genişlemesini sağlamışlardır.
Bugün, Abdul Latif Jameel işletmesi, altı kıtada 30 ülkede çeşitli operasyonları çeşitlendirdi, 40’tan fazla milletten 11.000’den fazla kişiyi istihdam etti ve Londra, Jersey (Kanal Adaları), Amsterdam, Monako, İstanbul, Cidde, Riyad, Chengdu ve Tokyo’da kurumsal ofisler oluşturdu.
Fakat yetmiş beş yıl önce Dünya – ve bu iş – çok farklıydı.
Başlangıçta…
Zamanda geriye doğru bir yolculuk yapalım… 1945 yılına.
Çoğu insandan 1945’te meydana gelen önemli bir olayı hatırlaması istendiğinde, en yaygın cevap muhtemelen II. Dünya Savaşı’nın sonu olacaktır.
Orta Doğu’daki bir aile şirketi içinse, 1945 yılı, aynı zamanda merhum Şeyh Abdul Latif Jameel’in Suudi Arabistan’da yeni işini kurduğu yıldır.
Her şey, Suudi Arabistan’ın Cidde şehrinde, Kızıldeniz sahilindeki tozlu bir yolunda, Arap çölünün sert kumlarıyla çevrili tek bir benzin istasyonundan doğdu.
Ancak, altı yıl süren küresel krizin sona erdiği bu günlerde, Abdul Latif Jameel tüm dünyada yeni bir rüzgârın estiğini fark etti.
Savaştan hemen önce, 3 Mart 1938’de, Kuzey-Doğu Suudi Arabistan’ın Dammam kentinde bulunan bir Amerikan petrol kuyusu, yakında dünyanın en büyük petrol kaynağı olarak tanımlanacak bir kaynağa ulaştı. (Bu kaynak, günümüzün enerji devlerinden biri haline gelecekti: Saudi-Aramco.
Birinci Dünya Savaşı sonrası Birleşmiş Milletler olarak şekil almaya başlayan Milletler Cemiyeti’nin ve savaş küllerinden doğan Avrupa ve Pasifik ülkelerinin ekonomilerinin ve altyapılarının muazzam bir şekilde yeniden inşası sayesinde yeni bir çağ hızla belirmekteydi.
Bu çağ, küresel işbirliği ve iyimserlik, toplu taşıma ve iletişim çağı olacak. Hızla gelişen teknolojilerle çalışan ve fırsatlarla dolu bir dünya.
Abdul Latif Jameel, daha iyi kişisel ulaşımın hem işletmeleri hem de bireyleri birbirine bağlayıp güçlendirebileceğini ve böylece toplumun ekonomik gelişimini ve çevresindeki insanların hayatlarını ilerletebileceğini gördü. Karl Benz’in 1888’deki buluşundan bu yana sadece elli yıldan biraz daha eski bir geçmişe sahip olan motorlu taşıt, bu yeni dünyanın ve insanların ve malların her zamankinden daha hızlı ve kolay bir şekilde dolaşımını sağlayan, mal, hizmet ve fikir ticaretinin artırılmasını sağlayan yeni kurulan iş girişiminin kalbinde yer alacaktı.
İlk Abdul Latif Jameel benzin istasyonu başarılı oldu. Ardından daha fazlası geldi. Suudi Arabistan’daki araba mülkiyeti ve toplu taşıma da geliştikçe, ticaret olanakları da arttı.
Yeni hırslarla yeni kapılar ve yeni ufuklar açmanın, daha iyi hayatlar inşa etmenin anahtarı olduğu bir dönem olacaktı.
Fırsatları görebilen bir göz
Önümüzdeki on yıl içinde Abdul Latif Jameel, başarılı bir işe dönüştü. En iyi bildiği şeye bağlı kalmanın daha az risk taşıyacağı yaklaşımını haklı bir şekilde benimseyebilirdi. Fakat Abdul Latif Jameel, kazandıkları üzerinde yatıp dinlenmeyi seven bir işadamı değildi. En büyük fırsatın arabaları yakıtla doldurmak değil, onları satmak olduğunu fark etti.
1945’te Suudi Arabistan ve Japonya diplomatik ilişkiler kurmuş durumdaydı; Abdul Latif Jameel, 10 yıl sonra 1955 yılında, Orta Doğu’da genişleme fırsatları arayışında olan Toyota Motor Corporation adlı, büyüme aşamasında olan bir Japon otomotiv üreticisine yaklaştı.
Toyota Motor Corporation, 1937’de Kiichiro Toyoda tarafından Japonya’da kurulmuştu; ancak iş dünyasındaki kökleri, otomatik olarak kumaş örebilen Toyoda Otomatik Tezgahı’nı icat eden büyük bir mucit olan babası Sakichi Toyoda ile onlarca yıl öncesine uzanıyor.
Toyota, sadece 1940’larda ve 1950’lerin başında kendi adına bir isim yapmaya ve uluslararası alanda genişlemeye başladı.
Abdul Latif Jameel gibi, güçlü bir girişim ruhu ve fırsatları görmeye hazır keskin gözleri olan bir aile işletmesiydi. Araçlarını Japonya dışında pazarlamaya henüz başlıyordu. Abdul Latif Jameel’in yaklaşımı mükemmel bir zamanlamaydı. Büyüyen bir işgücü ve ideal showroomlar yapacak bir benzin istasyonu ön portföyü ile kurulmuş bir işti. Suudi Arabistan’da Toyota motorlu araçlarını dağıtım haklarını güvence altına aldı ve dört erken arazi aracı için derhal sipariş verdi.
Abdul Latif Jameel’in işleri gelişmeye başlamıştı.
İlerlemeye yatırım
İşyeri, hızla değişen bir dünyada gelişmek ve büyümek için yeterince çevik olduğunu kanıtladı. Kurucunun çalışmalarına, mevcut Başkan ve CEO Muhammed Abdul Latif Jameel de dahil olmak üzere oğulları da katıldı.
SSCB, 1957’de dünyanın ilk uydusu Sputnik 1’i başarıyla fırlattığında, uzay yarışlarındaki ilk devreyi kazandı. ABD nihayet 1969’da ilk aya iniş ile bu başarıyı gölgede bırakana kadar on yıldan fazla bir süre geçecekti. Japonya, 1970’de ilk uydusunu fırlatmasıyla bu ülkeleri takip etti; 2020 yılı, bu önemli olayın 50. yıldönümü.
Suudi Arabistan, zengin doğal kaynakları sayesinde hızla büyüyen bir ekonomik etkiydi ve Avrupa, Kuzey Amerika ve Uzak Doğu ekonomileri, teknolojiden ilham alan yeni bir çağın kucaklanması için ekonomik kemer sıkma tedbirlerine son verme aşamasındaydı. Her evin bir radyosu vardı. Hatta çoğunda televizyon da mevcuttu. Piyasalar sınırlar ötesine genişliyordu. Motorlu taşıt sahipliği patlama yaşamaktaydı ve yabancı seyahat artık süper zenginlere özgü değildi.
Abdul Latif Jameel işi büyüdükçe Toyota ile olan ilişki de büyüdü. Abdul Latif Jameel’in oğullarından biri Toyota’nın Japonya’daki genel merkezinde geçici eğitim için zaman geçirmişti; Mohammed Jameel ise MIT’e geçmeden önce Japonya’da üniversiteye gitmiş, torunları Fady ve Hassan Jameel de Tokyo’daki Sophia Üniversitesi’nde eğitim görmüştü. Japonya, saygılı insanları, zengin mirasları ve kültürleri ve Japon iş kültürü ile derin bir yakınlığı yansıtıyor.
Kaizen (sürekli iyileştirme) ve genchi genbutsu (gidin ve kendiniz görün) ilkeleri, bugün hâlâ işletmenin her yönüne nüfuz etmiş durumda.
Toyota’nın desteği ve teşvikiyle Abdul Latif Jameel, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da diğer dağıtım ve perakende fırsatlarını aradı ve sonuçta Fas, Cezayir, Türkiye, Çin ve Japonya, Monako ve bir süre için Almanya ve Birleşik Krallık’ta Toyota ile ortaklık yapan dünyanın önde gelen bağımsız Toyota distribütörlerinden biri oldu.
Genişleme ve çeşitlendirme
Abdul Latif Jameel Finance, bu büyümeyi desteklemek için 1979 yılında, başlangıçta Suudi Arabistan’daki müşterilerin bir Toyota satın almalarını finanse etmelerini kolaylaştırmak için kuruldu (bu işletme daha sonra Mısır ve Türkiye bölgelerine doğru genişledi).
Aynı yıl, büyük bir tüketici elektronik eşyası üreticisi olan Japonya ile bağlantılarını kullanarak, Suudi Arabistan’a elektronik ve dayanıklı tüketim malları ithal etmek adına bir tüketici ürünleri dağıtımı ve perakende işi kurdu.
İki yıl sonra, işletmelerin ürünlerinin pazarlanmasını desteklemek için bir açık hava reklam şirketi kuruldu.
Abdul Latif Jameel 1989 yılında bir başka Toyota markası olan Lexus yolcu araçlarının ihracat ve dağıtımına başladı ve dört yıl sonra Suudi Arabistan’daki ilk özel Lexus merkezini açtı (Riyad’daki bu merkez, 2018 yılında dünyanın en büyük Lexus merkezi haline geldi).
1996’ya gelindiğinde, iş yeri Kuzey Afrika’da, Asya’da faaliyet göstermekteydi ve yakın bir tarihte (2019 yılında bizimle olan 20. yıldönümünü kutlayan) Türkiye pazarına doğru da genişleyecekti; bu kapsama, Japonya‘daki genel bir ticaret şirketi ve Çin‘deki (2019’da 20. yılını kutlayan) ilk bayilikleri de dahildi.
DENSO ve Daihatsu gibi yeni markaları bünyesine kattı ve otomotiv bayilerinden finans, tüketici ürünleri ve reklam alanlarına doğru genişledi. Bunlar, işletmenin daha sonraki başarılarının damgasını vuracak olan çeşitlendirmeye odaklanan girişimcilerin tohumlarının atılma dönemiydi: hepsi, çalışmaların yapıldığı ülke ve topluluklarda hayat kalitesini artırma odaklı, yeni fırsatlardan yararlanmak ve yeni sektörlerde değerli stratejik ortaklıklar geliştirmek gibi girişimler yoluyla.
Kurucu Abdul Latif Jameel, ilk yıllardan beri başkalarına yardım etmenin ve toplumu desteklemenin, düzenli olarak iyi nedenler ve sosyal girişimler için finansman sağlamanın önemini vurgulamıştı.
Beş yıl sonra, ailenin Toyota ile olan derin iş bağlantıları doğrultusunda, MIT’de Jameel-Toyota Burs programı başlatıldı ve Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Asya’da 25’i aşkın ülkeden gelecek vadeden lisans öğrencilerine finansal destek sağlandı – bu program, 2019 yılında 25. yıldönümünü kutladı.1989’da, duvarlar Doğu Avrupa genelinde yıkılırken, Jameel ailesinin hayırseverliği, İngilizce öğrenim veren, uluslararası geçerliliğe sahip bir yükseköğretim kurumu olarak hızla büyüyen Kahire Amerikan Üniversitesi’nde Jameel Yönetim Merkezi’nin kurulmasını finanse etti.
Bunu, Suudi Arabistan’daki tıbbi rehabilitasyon konusunda uzmanlaşmış ilk kâr amacı gütmeyen hastane olan, Cidde’de yer alan Abdul Latif Jamel Hastanesi takip etti.
Destekleyen topluluklar
Mohammed Jameel 2003 yılında, babasının ve şirketin kurucusunun ölümünden on yıl ve Toyota ile ilk ortaklığından yaklaşık 50 yıl sonra, ailenin çeşitli hayırsever girişimlerini bugün Community Jameel olarak bilinen yeni bir tüzel kişilikte resmileştirdi.
Community Jameel, yenilik, yaratıcılık, girişimcilik ve gençlik alanlarında sürdürülebilir çözümlere odaklanarak toplulukların kendilerini dönüştürmelerine yardımcı olan bir kurum.
Dünyanın önde gelen araştırma kurumlarından bazılarıyla ortak girişimlerden, sanat, iş yaratma, eğitim ve girişimcilik fırsatlarına verilen desteğe dek çeşitlilik gösteren programları ortak bir amaçta bir araya gelmekte: Abdul Latif Jameel’in insanlığın gelişimine ve daha iyi bir gelecek için olumlu değişim gerçekleştirmeye olan sarsılmaz taahhüdü.
Abdul Latif Jameel işi, bu güvenli, uzun soluklu ve çeşitliliğe sahip temellerden doğarak, yeni stratejik ortaklıklar yaratma ve hem ekonomik hem de sosyal avantajlara sahip sektörlere yatırım yapmak yoluyla büyüdü – ailenin hayırseverliği doğrultusunda oluşturuluş ve yönlendirilmekte olan bir işyerinin gelişim ilkelerini tanımlayan ve ‘yaşam altyapısı’ adını alacak olan konsepte yorulmadan yatırım yaparak.
Şimdiden mobilite sektöründeki ana oyunculardan biri olan şirket, emlak, mühendislik ve imalat, tüketici ürünleri, finansal hizmetler, reklam ve medya ve enerji ve çevre hizmetleri gibi çok çeşitli sektörlerde de güçlü bir konum oluşturdu.
Yaşam altyapısına yatırım yapmak
İklim değişikliği ile ilgili artan küresel kaygı ve daha sürdürülebilir kaynaklara olan artan talebin kabul edilmesiyle, 2012 yılında enerji ve çevre hizmetleri yeni bir grupta bir araya getirildi: Abdul Latif Jameel Energy.
Abdul Latif Jameel Energy, Abdul Latif Jameel’in geniş kapsamlı uluslararası enerji uzmanlığını, yerel pazarlar ve sürdürülebilirlik konusundaki derin bilgi, deneyim ve kararlılığı ile birleştirmek yoluyla hızlı bir büyüme yaşadı. Fotowatio Renewable Ventures’ın (FRV) satın alınması 2015 yılında konumunu sağlamlaştırdı ve kapsamını genişletti. Abdul Latif Jameel Energy’nin dünyanın önde gelen güneş fotovoltaik geliştiricilerinden birine dönüştürülmesine yardımcı oldu. Abdul Latif Jameel Enerji güneş enerjisindeki bu ilk başarıyı temel alarak yatırımlarına devam etti. Rüzgar, güneş ve su konusundaki uzmanlığını ve yeteneklerini geliştirerek daha fazla teknoloji ve coğrafyaya genişledi ve 20’den fazla ülkede varlık gösterdi.
Bu çevre uzmanlığı 2017 yılında, su altyapısının geliştirilmesi için teknik yeteneklerin uzman bir sağlayıcısı olan Almar Water Solutions‘ın kurulmasıyla daha da sağlamlaştırıldı. Almar Water Solutions, 2018’de, Kenya‘nın ilk büyük ölçekli tuzdan arındırma tesisinin geliştirilmesi için sözleşme imzaladı.
Almar Water Solutions, zaman içinde, yeni alanlara bilgi ve en iyi uygulamayı taşımayı, gelecek neslin devam etmesini sağlayan su çözümleri sunmayı amaçlıyor. Güney Afrika, Bahreyn, Mısır, Kenya, Şili, ve Orta Doğu’daki en büyük tuzdan arındırma pazarı olan Suudi Arabistan‘da zaten aktif olup, dünyanın çeşitli yerlerindeki ana pazarları gözlemlemeye devam etmektedir.
Abdul Latif Jameel, yakın bir tarihte, şirketin küresel olarak enerji depolama projeleri geliştirmek için uzun vadeli yatırım planının bir parçası olarak Britanyalı geliştirici Harmony Energy ile işbirliği içinde altyapı enerjisi ölçeğindeki pil projesinin tanıtımını yaptı.
Abdul Latif Jameel de, gelecek nesiller için sürdürülebilir bir çevreyi destekleme konusundaki bu tutku sayesinde, daha temiz ve daha verimli mobilite sistemlerine kendi katkılarını yapıyor ve gelişmekte olan topluluklar için sürdürülebilir ve etkili ulaşım seçeneklerinin öneminin farkındadır.
Toyota’nın uzun yıllardır birçok pazardaki distribütörü olarak, dünyanın en çok satan hibrit elektrikli aracı Toyota Prius’u dünyadaki sürücülere tanıtmada etkili bir rol oynamıştır. Ayrıca pilot bir hidrojen aracı yakıt projesi için sıfır emisyonlu hidrojen yakıtlı Toyota Mirai araçlarından oluşan bir test filosu sağladı.
Gelecekte daha sürdürülebilir bir mobilite modeline olan bağlılığını daha da gösteren Abdul Latif Jameel, hızla büyüyen ABD merkezli bir EV ve mobilite şirketi olan RIVIAN‘ın birincil yatırımcısıdır. RIVIAN’daki diğer yatırımcılar arasında perakende devi Amazon, Ford Motor Company ve Cox Automotive bulunmaktadır. Geleceği korumak ve gözetmek adına, daha yakın bir zamanda, ABD merkezli bir öncü elektrikli hava taksisi girişimi olan JOBY Havacılık‘a da yatırım yaptı.
İlerlemeyi amaçlarla sağlama
Community Jameel programları doğrudan uygulayarak ve büyük uluslararası kurumlar ve taban örgütleriyle altı kalkınma alanında (geçim kaynakları, eğitim, kanıt, iklim, sağlık ve sanat) işbirliği yaparak benzer ve amaçlarla yönlendirilen bir yol izledi. Herkes, herkes için daha iyi bir gelecek inşa etmek için aynı istek üzerine odaklanıyor.
İnisiyatifleri arasında, dördü MIT’de (J-WAFS, J-PAL, J-WEL ve Jameel Clinic) ve beşincisi de Imperial College, London’da bulunan (Jameel Institute) ve dünya çapında tanınan beş araştırma laboratuvarı da mevcut. Bu J-Labs laboratuvarları, yoksulluğu azaltmak ve eğitimi iyileştirmek, su ve gıda sistemlerini dönüştürmek ve yapay zekâ, büyük veri ve makine öğrenimi yoluyla sağlık hizmetlerinde devrim yapmak gibi kritik konulara eğilmek için dünyanın en iyi araştırmacılarını bir araya getiriyor.
Diğer Community Jameel girişimleri arasında, bugüne kadar Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da 900.000’den fazla iş yaratmaya yardımcı olan, kâr amacı gütmeyen bir iş yaratma, eğitim ve destek organizasyonu olarak başlayan ve bugün istihdam, mikrofinans ve girişimci/küçük işletmeler için hizmetler içerecek şekilde genişlemiş olan Bab Rizq Jameel (BRJ) de bulunuyor.
Sanat ve eğitim girişimleri sağlayan ve miras enstitüleri ve restorasyon programları aracılığıyla sanatçıları ve yaratıcı toplulukları destekleyen Art Jameel de bunlara dahil – Dubai’deki Jameel Arts Center ve Cidde’deki Hayy: Creative Hub gibi.
İlk benzin istasyonundan yetmiş beş yıl sonra, yenilikçi yatırım hâlâ Abdul Latif Jameel’in iş yaklaşımının temel taşıdır.
Ama bugün, bu yatırım gerçekten global bir ölçekte.
Abdul Latif Jameel, dünyanın dört bir yanındaki kilit pazarlarda ulaşımdan enerjiye, e-ticaretten gayrimenkullere kadar ‘yaşam altyapısına’ devam eden yatırımlarımız sayesinde insanlığın ve gezegenimizin karşı karşıya olduğu en zorlu soruların çözümlerini bulmaya çabalarken, herkes için daha temiz ve daha yeşil bir geleceği desteklemeye kararlıdır.