Elektrikli araçlar oto pazarında büyük sarsıntıya yol açtı
Elektrikli araçlar (EV’ler) için başarıya giden yol, yıllarca abartılı iddialar, yanlış başlangıçlar ve kaçırılmış hedeflerle uzun ve engebeli olmuştur. Ancak, EV’ler için ekonomik durum, çevresel olan kadar zorlayıcı hale geldiğinden bu zor görevin sonu nihayet yakın görünüyor.
Bütün kanıtlar, otomotiv pazarının ve genel olarak toplumun, büyük bir dönüm noktasının eşiğinde olduğunu gösteriyor. Gelecek on yıl boyunca yüz milyondan fazla yeni EV’nin yollara katılması bekleniyor ve bu da kişisel ulaştırma kavramını sonsuza dek değiştirecektir.
Profesyonel danışma ağı Deloitte, 2022’yi dönüm noktası olarak tanımlamaktadır; bu yıl, EV’lere sahip olma ve idame fiyatının, içten yanmalı motorlu emsalleri ile aynı seviyeye ulaşacağı noktadır: “Sahip olma maliyeti artık satın alma konusunda bir engel teşkil etmediğinde, EV’ler herhangi bir yeni araba alıcısı için gerçekçi ve uygulanabilir bir seçenek olacaktır. ”[1]
İşaretler halihazırda şüphe götürmez şekilde olumlu. 2017’de, yaklaşık bir milyon EV, global olarak araç şarj istasyonlarından ayrıldı ve bu da endüstri için bir dönüm noktası oldu. Elektrikli araçlar dünya satış veritabanı olan EV hacimleri verileri, 2019 yılının sadece ilk altı ayında 1,1 milyondan fazla şarjlı elektrikli aracın satıldığını ortaya koyuyor. Bu, tüm pille çalışan ve şarjlı hibrit (PHEV) binek otomobil satışlarını, Amerika’daki hafif kamyonları ve Avrupa ve Asya’daki hafif ticari araçlarını içermektedir.[2]
Birçoğuna göre, EV’lere geçiş, en azından halk sağlığı için, yeterince yakında gerçekleşmeyecek. BM Çevre Programına göre, iklim emisyonlarına en hızlı büyüyen katkıyı ulaştırma sektörü yapıyor. Otomobil ve diğer araçlardan gelen siyah karbon ve azot dioksit dahil partiküller ayrıca solunum koşulları, felç, kalp krizi, demans ve diyabet gibi çeşitli hastalıklara da yol açıyor[3].
Amerika Birleşik Devletleri’nde, otomobil ve kamyonlar ABD emisyonlarının neredeyse beşte birini oluştururken, otomobil, kamyonlar, uçaklar, trenler, gemiler ve navlun dahil olmak üzere taşımacılık sektörü bir bütün olarak ABD’nin tüm küresel ısınma emisyonlarının yaklaşık yüzde 30’unu üretiyor; neredeyse diğer her sektörden daha fazla.[4] İngiltere’de ise, hava kirliliği her yıl tahminen 40.000 erken ölüme neden olmaktadır.[5]
Veriler değişmekle birlikte, birçok bilim adamı atmosferi mevcut seviyelerde kirletmeye devam edersek yüzyılın sonuna kadar küresel sıcaklıklarda birkaç derece artış gerçekleşeceğine inanmakta ve tahmin edilebileceği gibi bunun yıkıcı sonuçları olacaktır. Fosil yakıtların azaltılması ile petrol ve gazın 50 yıl içinde tükenecek olması, EV argümanını daha da acil hale getiriyor.[6]
Bu konular kadar küresel olarak önemli olduğundan, EV’lerin satışını artıran yalnızca çevresel kaygılar değildir. Tüketiciler için, satın alma fiyatı, işletme maliyetleri ve yeniden satış değeri mikro ekonomik argümanının yanı sıra uygunluk da karara etki eden faktörler arasındadır ve bu noktada EV’lerde çok çarpıcı değişikler meydana gelmiştir.
Fiyat ve kullanım kolaylığı, en önemli değişiklikleridir
Uzun zamandır EV’lerin en büyük dezavantajı olan pil fiyatları hızla düşüyor. Henüz 2015 yılında, ABD’de tipik bir EV otomobilinin bataryası toplam maliyetinin yüzde 57’sini oluşturuyordu. Şu anda yüzde 33 ve 2025 itibarıyla yüzde 20’ye düşmüş olacak.[7]
Akünün yanı sıra, ölçek ekonomileri verimliliği artırmaya devam ettikçe, EV’ler için motor, invertör ve elektronik cihazların maliyeti 2030 yılına kadar bugünden yüzde 25 ila 30 daha düşük olabilir.[8]
EV’lerde meydana gelen patlama hiçbir yerde Çin’den daha belirgin değildir. Küresel yatırım devi JP Morgan, önümüzdeki yıl, 100-150 km yolculuklar için tasarlanan daha küçük pil paketleri ile tüm küresel EV satışlarının yüzde 59’unun ülkede gerçekleşeceğini ve bunun hızlı büyümeyi destekleyeceğini tahmin ediyor. Yalnızca Çin’de faaliyet gösteren yüzlerce EV üreticisi ile ülke, 2017’de üretim hattından yaklaşık 700.000 yeni EV çıkardı ve bu sayı dünyanın geri kalanının tamamından daha fazla. Çin’deki mini EV’lerin 6.250 ABD Doları gibi düşük bir fiyattan başladığı düşünüldüğünde bu anlaşılabilir.[9]
Alıcılar hem cüzdanlarıyla hem de ahlaki değerleriyle hareket ettiğinde, bu etkili bir karışımdır. Ancak, kendi başına, EV’lerin gerçekten uzun vadeli bir ana akım mobilite çözümü olacağını garanti etmek yeterli değildir. Yakın zamana kadar yapbozun hayati bir parçası – belki de en önemli parçası – hâlâ eksikti: EV’leri destekleyen altyapı. Sonuçta, eğer pil boşsa ve şarj için takılabileceği hiçbir yer yoksa, elektrikli araba ne işe yarar?
Bu tür endişeler hızla ortadan kalkmaktadır. Geçen yılın sonuna kadar, dünya çapında yaklaşık 600.000 şarj noktası kuruldu; hatta artık Google Haritalar bile bir EV şarj noktası olup olmadığını ve kullanımda mı yoksa ücretsiz mi olduğunu size söyleyebilir.
Çin, yine bu konuda da lider durumda ve bu tesislerin yarısına sahip ve 2020 yılına kadar 4 milyon yeni şarj noktası kurmayı hedefliyor.[10]
Diğer ülkeler hızla not alıyor. Kaliforniya’da eyalet, şarj ağını genişletmek için 1 milyar ABD doları ayırdı. Bu arada Birleşik Krallık’ta, hükümet, her ikisi de yeni finansman kazanan kablosuz şarj ve ‘pop-up’ kaldırım teknolojileri ile elektrik şarj noktaları ağını dönüştürmek için 50 milyon ABD doları yatırım yapıyor.[11]
“Uygunluk” kavramı sürüş mesafelerine de yansıyor ve tabii ki, EV’ler şarjlar arasında daha uzun yolculuklar yapmak için teknolojiyi yavaş yavaş alıyorlar. Halen geliştirilmekte olan EV’ler, lityum-iyon formülasyonlarındaki gelişmeler, malzemelerin daha yoğun hale gelmesi ve batarya yönetim sistemindeki ilerlemeler sayesinde, geleneksel motorlarla karşılaştırılabilir menzilleri ile övünecek. Reel anlamda, Polestar 2, Porsche Taycan ve Mercedes-Benz EQC gibi mevcut tempo belirleyiciler, tek bir şarjla birkaç yüz kilometre yol kat edebiliyor. Yakında bunlar, Tesla’nın bin kilometrelik potansiyel seyahat mesafesi vaat eden yeni jenerasyon 2020 Roadster’i tarafından gölgede bırakılacak.[12]
EV’ler yakında şehir trafiğindeki kısa mesafeli sürüşlerden daha fazlasını yapacak – ülke çapındaki mesafelere yapılan yolculuklarla mücadele edebilecekler.
Hükümetler EV hedeflerine yasama desteği sağlıyor
Çoğu büyük otomotiv pazarı, EV’lerin ve diğer temiz araçların popülaritesini arttırmak için oyun değiştiren yakıt ekonomisini ve emisyon hedefleri koydular. Örneğin, AB emisyon kurallarına uymak için, BEV (bataryalı elektrikli araç) ve PHEV (fişe takılabilen hibrit elektrikli araç) birleştirilmiş pazar payının 2030 yılına kadar en az yüzde 22’ye ulaşması gerektiği ve BEV’lerin bu miktarın yarısından fazlasını oluşturacağı tahmin edilmektedir.[13]
Aynı zamanda, birçok hükümet potansiyel EV alıcıları için finansal teşvikler vermeye ikna edildi. Fiyat sübvansiyon programları ve araç vergisi muafiyetleri hem bireysel tüketiciler hem de işletmeler için en önemli teşviklerdir. Her yerde yollar daha fazla sayıda araç yüküyle inlerken EV’ler için öncelikli şeritlerin çoğalması, onları daha da çekici hale getirecektir.
Belirli coğrafi pazarlarda, geleneksel otomobillere sınırlı erişim veya hatta tamamen yasaklanması gibi bazı önlemler daha da gaddar olacaktır. Örneğin, 2016 yılında, Atina, Madrid, Mexico City ve Paris belediye başkanları, on yıl içinde caddelerinde dizel araç ve vanların tamamen yasaklanmasına yönelik kanun çıkarmayı planladıklarını söyledi. Madrid ilave olarak, EV olmayan araçlar için daha yüksek ücretlerin ödendiği iki kademeli bir park ödeme planını deniyor. Bu arada Paris, 2000’den önce imal edilen, daha fazla kirlilik yaratan dizel araçları çoktan yasakladı.
Dünyada bir ilk olma hedefiyle Norveç, 2025 yılına kadar yeni dizel ve benzinli araç satışlarına tamamen son verecek. Hindistan, Fransa, Almanya ve Çin, Norveç’in ayak izlerini takip etmeyi düşünüyor; Hindistan’ın 2030’a kadar konvansiyonel motorları yasaklama niyeti, ülkedeki milyonlarca otomatik çekçek’in kötü üne sahip kirletici olduğunu göz önüne alındığında özellikle önem taşıyor.
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Global EV Outlook 2019 raporunda şunları söyledi: “Özel sektör, politika sinyallerine ve teknoloji gelişmelerine proaktif bir şekilde cevap veriyor”. “Artan sayıda orijinal ekipman üreticisi (OEM), sadece otomobiller için değil, diğer karayolu taşımacılığı yöntemleri için de sundukları modelleri elektrikli hale getirme niyetinde olduğunu açıkladı.”[14]
Markalar son sürat elektrik devrimini takip ediyor
Gittikçe artan hibrit araç yelpazesiyle, hibritlerde dünya pazar lideri olan Toyota, VW, BMW ve Nissan gibi geleneksel otomobil markaları, elektrik devrimi için büyük bir destek sağlıyor. Bunlardan bazıları tüketici çevre duyarlılığı, artan talep ve artan altyapı nedeniyle, ancak daha önemlisi yasal filo CO2 emisyonlarına ulaşma ihtiyacı ve AB’den gelen ağır para cezaları nedeniyle. Gerçekten de üreticiler zor bir kararla karşı karşıya kalabilir ve bazı daha küçük ve daha ucuz yanmalı motor modelleri artık ekonomik olarak uygun olmadığı için daha pahalı EV modelleri ile değiştirilmek üzere üretimden kaldırılabilir.
Yenilikçi, tek alanda üretim yapan elektrikli araç markası da yeşil mobilitede ilerlemeye yardımcı oluyor.
Tesla tartışmasız EV araçlarında en çok bilinen isim. 2003 yılında kurulan Tesla, ilk EV’si olan Model S’yi 2012’de piyasaya sürdü ve 250.000’den fazla araç sattı. 2015’te Model X ve 2017’de Model 3 ile devam etti ve yakında yedi kişilik, üç koltuk sırası içeren daha geniş Model Y’nin lansmanını yapacak. Şirket şimdi araçların yanı sıra SUV, kamyonet, minibüs ve insansız taksilere yöneliyor.
Gelecek nesil EV’lerin ön saflarında yer alan ABD merkezli bir başka marka ise Abdul Latif Jameel’in ilk yatırımcılarından biri olduğu RIVIAN‘dır. 700 milyon ABD Dolarlık fon dilimi Şubat 2019’da çevrimiçi perakende devi Amazon, ardından ABD’li otomobil üreticisi Ford Motor Co. (500 milyon ABD Doları) ve en son da Cox Automotive (350 milyon ABD Doları) tarafından yönetildi. RIVIAN’ın geçtiğimiz yıl topladığı fon olağanüstüydü ve Cox’un en son yatırımıyla birlikte en az 2 milyar ABD doları tutarına ulaştı. MIT’den makine mühendisliği alanında doktorası bulunan ve Clark Kent’e benzeyen CEO’su RJ Scaringe, on yıldan fazla bir süre elektrikli araçlar konusundaki fikirlerini rafine etti ve Tesla’dan Elon Musk için anlamlı bir rakip olduğunu kanıtladı.
EV alanında odak noktasını net bir şekilde ’performans’ üzerine yerleştirmeyi hedefleyen RIVIAN, Kasım 2018’deki LA Auto Show’da ilk iki modeli olan bir elektrikli kamyoneti ve bir elektrikli SUV’yi tanıttı. Araçlar (sırasıyla R1T ve R1S olarak adlandırılır) ‘Seviye 3 Otonom’ olarak sınıflandırılmaktadır, yani sürücüler güvenle gözlerini yoldan ayırabilir. Uzun vadeli taahhüdünün bir göstergesi olarak, Rivian 2016 yılında Illinois’deki eski Mitsubishi tesisini 16 milyon ABD Doları karşılığında satın aldı. Bugün yaklaşık 1.300 kişiyi istihdam eden Rivian’ın personel sayısı o günden beri beş kat arttı ve şu anda Kaliforniya, Michigan ve Illinois’de personeli bulunmaktadır.
ABD, EV piyasasını ileriye götüren tek pazar değil. 2014 yılında kurulan Çinli üretici NIO, otonom EV’lerde uzmanlaşmıştır ve 2016 yılında otomobillerini kamuya açık yollarda denemeye başlaması için Kaliforniya’da Otonom Araç Test İzni verilmiştir. Sürücüsüz teknolojisi için büyük bir iştahı olan NIO, geçen yıl New York Borsasında 1.8 milyar ABD Doları tutarında bir halka arz başvurusunda bulundu. Mevcut modelleri arasında 2 kapılı coupé EP9 ve iki SUV, ES6 ve ES8 yer almaktadır.
2016 yılında kurulan Çin-İsveç ortak girişimi Lynk & Co, internet bağlantısı ve geniş kapsamlı kişiselleştirme seçeneklerini vurgulayarak genç alıcıları hedefliyor. 2018 yılında Çin’de 120.000’den fazla satış gerçekleştirdi. Bu arada İsveç merkezli Polestar, otomotiv devi Volvo’nun dikkatini çekti ve Volvo gelişim planındaki daha deneysel kanadı yönetmek için 2015 yılında Polestar Performans bölümünü satın aldı.
İşleri bozan sayısız küçük Çinli EV firmasının etkisi de göz ardı edilemez. Bunlar arasında şu firmalar bulunmaktadır: BYD, bir defa şarj edilebilir pil üreticisidir, şu anda yüzde 25’ine yatırımcı Warren Buffett sahiptir ve eski Ferrari ve Mercedes-Benz tasarımcılarını EV ekibine çekmektedir. Devlete ait BAIC‘ın EC Serisi şehir arabası, 2017 yılında dünyanın en çok satan EV’si oldu. Xpeng‘in Tesla’dan ilham alan G3 modelinin satış fiyatı sadece 33.000 ABD Dolarıdır ve fiyatı rakiplerinin çoğundan çok daha ucuzdur. Ve Byton gibi en son katılanlar.
EV pazarı gelecek yıllarda geliştikçe, şu anda daha az bilinen markalardan herhangi biri küresel devler arasına katılabilir. Bu, EV üreticilerinin başarı için altın bir bilet aldıkları anlamına gelmez. Piyasa aynı zamanda sansasyonel başarısızlıklar da görmüştür. Özellikle ABD’li üretici Fisker Automotive’in Kuzey Amerika Uluslararası Otomobil Fuarı’nda gösterime girdikten sonra Fisker Karma plug-in hibridiyle büyük bir etki yapması öngörülmüştür. Ancak, Çin batarya tedarikçisi iflas başvurusunda bulunduktan sonra ürettiği 2.450 Karmas ile üretim durduruldu. Benzer şekilde, ABD’li start-up Faraday Future 2014 yılında kuruldu ve üç yıl sonra ilk üretim aracı olan elektrikli SUV FF 91’i duyurdu. Ancak, üretim tesisleri için yüz milyonlarca dolar ayırmasına rağmen, finansal sorunlar, işletmenin Nevada’da 1 milyar dolarlık bir tesisi iptal etmesine neden oldu ve daha sonra bir yatırımcı anlaşmazlığı yeniden yapılandırılmasına ve personel işten çıkarılmasına neden oldu.
Başarısız EV Start-up’ları
EV’lerin parlak geleceği
Bu uyarıların sanayi tarafından dikkate alınması gerekmesine rağmen, ortam çok önemlidir ve EV’ler için pazar hızla gelişmektedir. Yukarıdaki aksamalara neden olan koşullar halihazırda ortadan kaldırıldı.
Yaklaşmakta olan çevresel krizle küresel bağlantı düzeyi, birkaç yıl önce bile düşünülemezdi; uzmanlar ve tüketiciler artık iklim değişikliğinin üstesinden gelmenin dünyamızı korumak için çok önemli olduğu ve EV’lerin kişisel mobilitenin geleceğinde baskın bir rol oynayacağı düşüncesinde birleşmiştir.
Yeşil konular şimdi ana akım.
Bu güçlü satın alma dürtüsü (şarj noktalarının hızlı artışı, artan sürüş mesafeleri, tercihli vergi indirimleri ve daha düşük araç ve batarya fiyatları ile birlikte), en sonunda, ilginç ters köşe tercihinden ziyade EV’lerin yeni otomobil alıcıları için varsayılan seçenek olduğunu görecektir. Piyasa genişledikçe ve birleştikçe, yatırımlar daha güvenli bahisler olarak kabul edilecektir. Bileşen arzı daha güvenilir hale gelecektir. Mevcut en son teknoloji daha iyi anlaşıldıkça ve daha yaygın bir şekilde dağıldıkça, endüstrinin ilk girişimcilerini sıkıntıya sokan teknik zorluklardan bazıları önemsiz hale gelecektir.
EV’lere doğru itmek gerçekten küresel bir girişim olsa da, başarının bir anahtarı gelecekteki benimseme modellerini öngörmek olacaktır. Halihazırda, Uluslararası Enerji Ajansı yerel eğilimlerin ve tercihlerin ortaya çıktığını tespit etti. 2020’deki EV satışları için OEM hedefleri, IEA’nın 2DS (2°C) senaryosuyla uyumlu hale getirildi.
Örneğin Çin, elektrikli otobüslerde ve iki tekerlekli araçlarda büyümenin başını çekiyor ve filosu küresel stokun yüzde 99’unu oluşturuyor. Çin, Fransa ve Hollanda, saf bataryalı araçlara doğru en güçlü yönelimi kaydederken, Japonya, İsveç ve İngiltere alıcıları bunun yerine hibrit modellere yöneliyor.[15]
Kompozisyon ne olursa olsun, dünya çapındaki resim, EV’lerin ardındaki eşi benzeri olmayan momentumu göstermektedir. Aslında, Deloitte, EV’lerin 2024 yılına kadar tüm yeni araç satışlarının yüzde 10’unu oluşturacağını tahmin ediyor. 2020 yılında 4 milyon adetin satışı, 2030 yılına kadar hızla 21 milyon adete ulaşılmasının yolunu açacak.[16]
Üreticilerden uzakta, başka bir yerde büyük bir işletme zaten bunu gerçekleştirmek için harekete geçti. Amazon CEO’su Jeff Bezos, 2040 yılına kadar karbon salınımında devasa bir azaltım yapılacağını ve RIVIAN’dan 100.000 elektrikli dağıtım aracı sipariş edildiğini duyurdu. Bu araçların 10.000’i 2022 yılına kadar ve 100.000 aracın tamamı 2030 yılına kadar yollarda olacak ve “2030 yılına kadar yılda 4 milyon metrik ton karbon tasarrufu” yapılacak.
Stanford Üniversitesi’nde ekonomi profesörü olan Tony Seba 2017 yılında “Tarihteki en hızlı, en derin, en önemli nakliye dönüşümlerinin birinin eşiğindeyiz” yazdı.[17]
Otomotiv pazarının geleceği heyecan verici. Abdul Latif Jameel de bunun bir parçası olmaktan gurur duyuyor.
[1] https://www2.deloitte.com/content/dam/Deloitte/uk/Documents/manufacturing/deloitte-uk-battery-electric-vehicles.pdf
[2] http://www.ev-volumes.com/news/81958/
[3] Gearing up for change: transport sector feels the heat over emissions
[4] https://www.ucsusa.org/clean-vehicles/car-emissions-and-global-warming
[5] Gearing up for change: transport sector feels the heat over emissions
[6] https://ourworldindata.org/how-long-before-we-run-out-of-fossil-fuels#note-6
[7] https://www.bloomberg.com/opinion/articles/2019-04-12/electric-vehicle-battery-shrinks-and-so-does-the-total-cost
[8] https://www.bloomberg.com/opinion/articles/2019-04-12/electric-vehicle-battery-shrinks-and-so-does-the-total-cost
[9] https://www.jpmorgan.com/global/research/electric-vehicles
[10] https://www.jpmorgan.com/global/research/electric-vehicles
[11] https://www.bbc.co.uk/news/business-48913028
[12] https://www2.deloitte.com/content/dam/Deloitte/uk/Documents/manufacturing/deloitte-uk-battery-electric-vehicles.pdf
[13] https://www2.deloitte.com/content/dam/Deloitte/uk/Documents/manufacturing/deloitte-uk-battery-electric-vehicles.pdf
[14] https://www.iea.org/publications/reports/globalevoutlook2019/
[15] https://www.iea.org/publications/reports/globalevoutlook2019/
[16] https://www2.deloitte.com/content/dam/Deloitte/uk/Documents/manufacturing/deloitte-uk-battery-electric-vehicles.pdf
[17] https://www.dw.com/en/move-is-on-to-ban-diesel-cars-from-cities/a-42747043