Dönüm noktası yılda tam güç rüzgar enerjisi
Kentsel gelişim ve elektrikli araçlar mevcut enerji kaynaklarını daha da fazla tüketmek için bir araya geldikçe, küresel enerji tüketiminin 2050 yılına kadar iki katına çıkacağı tahmin edilmektedir.[1].
Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı (International Renewable Energy Agency – IRENA) da aynı şekilde, CO2 emisyonlarının, mevcut iklim hedeflerine ulaşmak için aynı yüzyılın ortalarında %70 oranında azaltılması gerektiği konusunda uyarıda bulunuyor[2].
Yeşil enerji üretimindeki son küresel eğilimler, bu konuda cevap aranmasına gerek olmadığını, cevabın gözümüzün tam da önünde olduğunu göstermekte: rüzgar enerjisi.
Son 12 ayın doğruladığı gibi, rüzgarın yükselişi hem durdurulamaz hem de küresel bir harekettir.
Global Rüzgar Enerjisi Konseyi (GWEC) en son tarihli piyasa görünümü raporunda, şu andan itibaren 2023 yılına kadar kurulacak 330 GW’lık bir rüzgar enerjisi kapasitesi öngörüyor ve bu kurulumlar, toplam küresel kapasiteyi 900 GW’ın üzerine çıkarıyor[3]. Bu patlamayı tetikleyen ana pazarlar, kara rüzgar pazarlarının önümüzdeki iki yıl içinde sırasıyla 6.5 GW ve 10 GW kapasite ekleyeceği ABD ve Çin’dir.
Tüm bunlar, yaşayacağımız gelişmelerin yalnızca küçük bir kısmı.
Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği (EWEA) geleceğe baktığında 2030 yılına kadar yalnızca AB’nin 320 GW rüzgar kapasitesine ev sahipliği yapacağına inanıyor; bu oran, bölgenin güç talebinin neredeyse çeyreğini oluşturuyor[4].
Bu durum, önümüzdeki on yıl içinde finansal ve insani anlamda, 239 milyar € (261 milyar ABD$) yatırım ve kıta genelinde 569.000 yeni iş olanağı anlamına geliyor[5].
Bu cazip rakamlar 2019 yılında rüzgar endüstrisinin neden bu kadar hızlı büyüdüğünü ve bu ivmenin neden devam edeceğini açıklamaya yardımcı oluyor.
Amerika’da en büyük dönüm noktaları
GWEC, Şubat 2020 raporunda, 2019’da Kuzey, Orta ve Güney Amerika (Amerika) genelinde kurulu 13.4 GW’lık yeni rüzgar kapasitesi ile rekor kırıldığını ortaya koyuyor[6]. Bu, 2018’in yeni tesislerine kıyasla %12’lik önemli bir artışa işaret ediyor ve bölgenin toplam kapasitesini 148 GW’a getiriyor.
Geleceğe baktığımızda, Amerika’daki hareketlenmenin devam etmesi bekleniyor ve GWEC, günümüz ve 2024 yılı arasında 220 GW’dan daha büyük yeni bir kapasite öngörüyor.
GWEC Latin Amerika Komitesi Başkanı Ramón Fiestas, Latin Amerika’nın rüzgar enerjisi için devasa potansiyeline dikkat çekiyor. Fiestas, bölgedeki birçok ülkenin, rüzgar enerjisini küresel olarak rekabetçi fiyatlarla sunan açık artırmalar sayesinde yenilenebilir enerji liderleri olarak itibar kazanacağını öngörüyor. “2019 yılında [önümüzdeki üç yıl içinde 1,8 milyar ABD$ yatırımla[7]] ilk yenilenebilir enerji açık artırmasını başarıyla gerçekleştiren Kolombiya gibi yeni pazarlar ve 526 MW ile rekor bir yıla tanık olan Şili gibi mevcut pazarlar, bölgede hâlâ kullanılmayan büyük bir potansiyel olduğunu gösteriyor,” diye de ekliyor[8].
Abdul Latif Jameel Enerji yenilenebilir enerji uzmanları Fotowatio Yenilenebilir Girişimler (FRV) sayesinde Şili ve Latin Amerika’daki yenilenebilir enerji kapasitesinin önde gelen isimlerinden biri.
FRV Güney Amerika Genel Müdürü Manuel Pavon, Şili’nin yenilenebilir enerjileri erken benimsemesine ve yenilenebilir enerji dostu düzenleyici çerçevesine ve bu sayede kıtanın yenilenebilir başarı öykülerinden biri olma potansiyeline Brezilya ile birlikte sahip olduğuna inanıyor.
Kendisi, “Latin Amerika bölgesinde çoğu ülke benzer bir aşamada ve FRV, Uruguay, Brezilya, Peru ve Kolombiya’daki projeleri araştırıyor.
Ancak örnek verecek olursak Şili, düzenleyici çerçeveler gibi şeyler açısından bir adım daha ileri gitti. Projelerin başlatılması bazen uzun zaman alabilir ancak Şili son derece kararlı ve güvenli. Bu yüzden Latin Amerika’daki çoğu bankanın üssü Şili’de bulunuyor” diyor.
Eylül ayında Buenos Aires’teki büyük bir rüzgar enerjisi konferansında, Arjantin genelinde 4 GW’lık enerji için 70’ten fazla projenin yeşillendirildiği, Nordex-Acciona ve Vestas’ın da dahil olduğu büyük tedarikçilerin ülkede dayanaklarını genişlettiği ortaya çıktı.[9]. Buna göre, Arjantin gelişmekte olan sanayinin ihtiyaçlarını karşılamak adına beş yeni türbin fabrikası kurma sürecindedir. GWEC CEO’su Ben Backwell, ülke büyüyen ekonomisine güç verirken, milyarlarca dolarlık yatırım ve binlerce iş olanağının ortaya çıkacağını öngörüyor.
Kuzeyde ise, FRV, Meksika’daki büyük güneş fotovoltaik gelişmelerinin geliştirilmesi yoluyla da önemli bir etki yaratma yolunda. San Luis de Potosi’deki Potosi güneş enerjisi santrali, bu yılın başlarında faaliyete geçti. Santral, yıllık 815.000 MWh üretecek, 76.000’den fazla eve tedarik etmek için yeterli enerji sağlayacak ve Meksika’nın CO2 emisyonunu yılda yaklaşık 98 milyon ton azaltacak. FRV’nin ikinci tesisi olan Jalisco’daki Potrero fotovoltaik tesisi, 2020’de tamamlandığında yılda 750.000 MWh enerji üretecek. Bu oran, 128.000 eve enerji tedarik edecek ve 437.000 ton CO2 emisyonunu ortadan kaldıracak.
FRV (Meksika ve Orta Amerika) Genel Müdürü Fernando Salinas Loring, “Meksika’da enerji talebi her yıl %3 büyüyor ve bazı bölgeler enerji talebini karşılamakta zaten zorlanıyor”diyor. “Ülkenin gelecekteki olası sorunlardan kaçınmak için yenilenebilir enerji ile geleneksel enerjiyi birleştirmesi gerekecek. Ancak Meksika büyük bir ülke – burada 130 milyon insan var – ve büyük resme bakarsanız, kesinlikle birçok fırsatın ortaya çıkacağı açık. Burada kalmayı, bu fırsatlardan yararlanmayı ve Meksika’nın geleceği için daha temiz bir enerji karışımı sağlamaya yardımcı olmayı dört gözle bekliyoruz. ”
Ancak ABD, bu konuda hâkim bir güç olmaya devam ediyor. Dominion Energy, bu yıl Ocak ayında, endüstriye olan güveninin büyük bir işareti olarak 2.64 GW ile dünyanın en büyük açık deniz rüzgar projesi olacak olan 12 MW Coastal Virginia Offshore Wind (CVOW) pilot projesi için genişleme planlarını açıkladı[10]. Bu girişimde, Siemens Gamesa’nın 6-MW SWT-6.0-154 rüzgar türbinlerini kullanılacak ve proje, daha sonra 2026’da genişletilmek ve 2026’ya kadar çalışmaya devam etmek üzere 2020’de faaliyete geçecek.
Şu anda rüzgar enerjisini çevreleyen heyecanlı havanın çoğundan sorumlu olan faktör, bu gibi projeler.
Gelişmekte olan pazarlar, açık deniz devrimini kucaklamaya hazır
GWEC, açık deniz alanındaki büyümeyi, rüzgar enerjisine dünya çapında kademeli geçişte önemli bir faktör olarak tanımlamaktadır. Aslında, deniz enerjisinin 2018’deki %9 oranına kıyasla, 2023’e kadar toplam rüzgar enerjisi kapasitesinin yaklaşık %18’ini oluşturacağını tahmin ediyor.[11].
GWEC’in Piyasa İstihbaratı Direktörü Karen Ohlenforst, açık deniz rüzgarının büyümeyi artırmak için önemini vurgulayarak şunları ekliyor: “Önümüzdeki birkaç yıl içinde, 2019-2023 yılları arasında, yıllık %8’lik bir bileşik büyüme hızı ile küresel bir kalkınma yaşanacak – kara rüzgarına göre neredeyse iki katı”.
Avrupa, 2019 yılında 3,6 GW oranında açık deniz rüzgarı rekoruna ulaştı; beş ülkede on yeni enerji tesisi devreye girdi ve kıtanın toplam açık deniz kapasitesi 22 GW’a çıkarıldı[12]. Birleşik Krallık 1,7 GW ile bu yola devam etti ve onu 1,1 GW ile Almanya takip etti. Avrupa’nın açık deniz çiftliklerinin ortalama büyüklüğü, 2020’de tamamlanması 2010’dan bu yana iki katına yükselerek 300 MW’tan 600 MW’a çıkmıştır.
Fady Jameel, Abdul Latif Jameel’in Başkan Vekili ve Başkan Yardımcısı:
“rüzgar enerjisi halihazırda küresel olarak elektrik üretimine büyük katkı sağlıyor ve BM liderliğindeki 2016 Paris anlaşmasında ana hatlarıyla verilen karbondan arındırma gündeminin bir parçası olarak daha da fazla katkıda bulunma potansiyeli var.
Abdul Latif Jameel’de rüzgarın sıfır emisyonlu enerji sisteminin önemli bir bileşeni olma potansiyelinin farkındayız, bu yüzden onu giderek daha verimli ve ekonomik hale getirmek için araştırmalara büyük yatırımlar yapıyoruz. Doğru seçimler yapmanın ekonomiyi yönlendirmeye, çevreyi ve toplumlarımızı korumaya yardımcı olacağı açıktır.”
Açık deniz üretimi şu anda karadan daha pahalı bir olasılık olarak kalmasına rağmen, daha yüksek kurulum ve bakım maliyetleri nedeniyle bu boşluk daralmakta. IRENA rakamları, 2018 yılında açık deniz rüzgarının KWH başına 0,127 ABD$, karadaki üretimin ise 0,056 ABD$’a mâl olduğunu göstermektedir. Bu göze önemli bir fark gibi görünebilir; ancak 2018’e kadar olan 12 ay içinde, karasal üretim maliyeti sadece %1 oranında düşerken, deniz üretimi maliyetleri %13 oranında bir düşüş yaşadı[13].
Yatırım araştırma şirketi Nanalyze, bunun uzun vadeli bir trendin sadece bir parçası olduğuna inanıyor. Raporda, endüstrinin artan rekabet, daha büyük türbinler ve ölçek ekonomileri sayesinde orta vadede %30-50 oranında daha fazla maliyet azalması beklediği ve bunların hepsinin benimsenme sürecini hızlandırması bekleniyor.[14]
Ölçek ekonomileri – her tür iş alanındaki altın kelimeler. Örnek olarak, Danimarka rüzgar devi Ørsted’i (eski adıyla DONG) incelemek yeterlidir. 1991 yılında ilk projesi olan Vindeby Offshore Rüzgar Çiftliği, 0,45 MW güç üreten 11 küçük türbinden oluşuyordu – bugün en büyük rüzgar türbinlerinden yalnızca birinin ürettiği enerji oranının yarısı. Şirket, 2015 yılına gelene kadar toplam 3 GW kapasiteli rüzgar üretim tesisleri kurdu – şu anda İngiltere ve Almanya’da geliştirilmekte olan yeni açık deniz rüzgar enerjisi üretim tesisleri ile bu artış 6.7 GW’ya kadar çıkacak.[15]
İnşaat teknikleri ve malzemelerinde devam eden devrimler yakında daha uzun, daha verimli türbinler çağını başlatacak.
Şu anda dünyanın en yüksek türbini, Max Bögl Wind’in Almanya’da Stuttgart yakınlarındaki 178 m’lik türbinidir. Bu dev türbin, Birleşik Krallık’taki Yorkshire kıyılarında planlanan Dogger Bank türbinleri tarafından gölgede kalacaktır. Dogger Bank rüzgar üretim tesisindeki her türbin 220 m yüksekliğe ulaşacak ve 16.000 ev için yeterli elektrik üretecektir. Bu tesisin, 2020’lerin başında faaliyete geçmesi beklenmektedir.[16]
Enerji danışmanlığı K2 Management ‘ne kadar yüksekse o kadar iyi’ felsefesini destekleyecek rakamlara sahiptir. Hesaplamaları, bir türbinin yüksekliğinin 70 m’den 170 m’ye çıkarılmasının enerji verimini ortalama %35 artırdığını göstermektedir.[17]
Endüstrinin gökleri hedef almasına şaşmamak gerek…
Açık deniz konusunda yaşanan heyecanı besleyen yalnızca gelişmiş pazarlar değil. Veri analizi danışmanlığı GlobalData’dan Ankit Mathur, Tayvan ve Güney Kore gibi birçok “tomurcuklanan ülkenin” de önümüzdeki on yılda iz bırakmaya hazır olduğunu kaydetti: Mathur, “açık deniz rüzgar endüstrisinin gerçekten küreselleşmesine ve Avrupa pazarlarının ötesine geçmesine tanık oluyoruz,” yorumunu yapıyor.[18]
GlobalData, dünya çapındaki açık deniz rüzgar pazarının 2019-2030 yılları arasında yıllık %16,2’lik bir bileşik oranında büyümeye ve 2030 yılına kadar 142 GW kümülatif kapasiteye ulaşacağına işaret ediyor. Bu, 2018’in sonunda elde edilen 23.2 GW oranına kıyasla dev bir rakam.
Created by Creative Nurds
ESMAP (Energy Sector Management Assistance Program (Enerji Sektörü Yönetim Yardım Programı) – Dünya Bankası ve 21 uluslararası kalkınma ortağı arasında bir işbirliği), teknolojik gelişmeler ve ölçek ekonomileri açık deniz üretim fiyatlarını daha da düşmeye teşvik ettikçe, açık deniz rüzgarının gelişmekte olan pazarlarda daha da güçleneceğine inanıyor[19].
ESMAP, gelişmekte olan çeşitli ekonomilerin ‘teknik potansiyelini’ (rüzgar hızı ve su derinliği) hesaplarken, sekiz ülkenin – Brezilya, Hindistan, Fas, Filipinler, Güney Afrika, Türkiye ve Vietnam – neredeyse 3,1 terawatt (TW) oranında potansiyel üretim yapabileceğini, bunun 1.016 GW’ının sabit kapasiteden, 2.066 GW’ının ise sabit olmayan kapasiteden elde edileceğini öngörüyor.
ESMAP, bu gelişmekte olan pazarların çoğunda açık deniz rüzgar üretiminin henüz başlangıç aşamasında olduğu düşünüldüğünde, bu doğal kaynağın kullanılmasının ulusal hedeflerin karşılanmasında – elektrik erişiminin genişletilmesinden enerji karışımındaki yenilenebilir kaynakların oranının artırılmasına – dönüşümsel bir rol oynayabileceğine inanmaktadır..
Küresel tabloyu yansıtmak gerekirse, bu potansiyelin çok azı hükümetlerin destekleyici politikaları olmadan gerçekleştirilebilir ve bu konuda şimdiye kadar tanık olunan işaretler cesaret vericidir.
Politikalar endüstrinin güç kazanmasına yardımcı oluyor
İklim krizi hakkında halkın algısı büyüdükçe, dünyadaki yasa koyucuların gözleri giderek yeşil çözümlere yöneliyor.
Washington, Nisan 2019’da, 2045 yılına kadar %100 temiz enerji hedefi belirleyen beşinci ABD devleti oldu (California, Hawaii, Nevada ve New Mexico’dan sonra)[20]. Washington, 2025 yılına kadar kademeli olarak kömür kullanımını azaltacak ve 2030 yılına kadar %80 oranında yenilenebilir enerji için bir hedef belirleyecek. Minnesota, Illinois, New York ve Maine’de de benzer kanunlar bekleme aşamasında.
GWEC Piyasa İstihbaratı Direktörü Karin Ohlenforst, “Çin’in 2021 yılına kadar kara rüzgarı konusunda sübvansiyonu kaldırması ve ABD’de Üretim Vergisi Kredisi’nin aşamalı olarak kaldırılması nedeniyle önümüzdeki iki yıl boyunca bu iki karasal pazarda bir kurulum telaşı yaşanacak,” yorumunu yapıyor[21].
Daha uyarıcı bir not olarak, Çin ve ABD arasındaki alevlenen ticaret savaşı, birlikte türbin hammaddelerinin %90’ını oluşturan çelik ve alüminyum tarifeleri nedeniyle rüzgar projelerinin maliyetlerini onda biri kadar artırmakla tehdit ediyor[22].
Latin Amerika’da yaşanan son dönemdeki artış da göz ardı edilemez. Meksika’da ise planlanan açık artırmaların ve temiz enerji kredileri programında yapılan değişikliklerin ardından gelecekteki açık artırmalarda belirsizlik devam ediyor; Arjantin’de ise yaşanan politik ve ekonomik türbülanstan nedeniyle benzer bir durum söz konusu[23].
Neyse ki, rüzgar enerjisi, siyasi iradenin olduğu yerde neredeyse sınırsız bir potansiyele sahip.
Aralık ayındaki Tayland Rüzgar Enerjisi Açılış Toplantısında, endüstri uzmanları, bu Asya ülkesinin öngörülebilir gelecekte, mevcut 1.5 GW karasal rüzgar kapasitesini on katına, yani 13-17 GW’a çıkarabileceğini gösterdiler.[24]. Bu Tayland vizyonunu gerçeğe dönüştürmek için ne gerekiyor? Net hedefler, optimize edilmiş giriş niteliğindeki bilgiler ve iyileştirilmiş iletim altyapısı gibi destekleyici politikalar; bunların hepsi, Tayland’ın Güç Geliştirme Planı’nın (Power Development Plan – PDP) desteği ile ulaşılabilecek hedefler.
Tayland bu rüzgar dostu çerçeveyi geliştirebilir ve bu üretim rakamlarına ulaşabilirse, dünyanın geri kalanı da onu takip edecektir.
Teknoloji, rüzgar kesildiğinde bile bize yardımcı olabilir
Rüzgar enerjisinin büyümesi, şimdiye kadar tutarsız tedarik sorunu tarafından kısıtlandı: rüzgarın esmediği, ancak evlerin ve işletmelerin hâlâ güce ihtiyacı olduğu durumlarda ne yapılmalı?
Dünyanın çeşitli yerlerindeki yenilenebilir enerji projelerinde, yakın bir tarihte şebeke ölçekli pilleri yaygınlaştırabilecek pil depolama ve şebeke yönetimi girişimleri 2019 yılında da devam etti.
FRV’nin şirketin küresel olarak enerji depolama projeleri geliştirme konusundaki uzun vadeli planının bir parçası olarak ilk şebeke ölçekli batarya projesini açıklamasını örnek olarak verebiliriz.
Stratejik kalkınma planı, ticari ölçekte pil teknolojisi de dahil olmak üzere, yenilenebilir enerjilerin küresel enerji karışımına daha fazla nüfuz etmesini sağlamak için merkezi bir pazar rolü oynayan enerji depolama teknolojisi projelerine yapılan yatırımları içermektedir.
Bu ilk proje, Birleşik Krallık’ta yenilenebilir enerji varlıkları kuran, yöneten ve çalıştıran Birleşik Krallık’lı geliştirici şirket Harmony Energy ile işbirliği içinde İngiltere’deki Dorset, Holes Bay, Poole’de gerçekleştirilecek.
Holes Bay girişimi, toplam kapasitesi 15 MWh olan bir lityum-iyon pil dizisini içerecek ve Southern Electric Power dağıtım ağına bağlanarak, Birleşik Krallık’taki National Grid‘e yenilenebilir kaynaklardan enerji depolama kapasitesi ve pik zamanlarında esneklik sunacak.
Proje, en yeni kontrol ve depolama teknolojilerini kullanarak, Birleşik Krallık ve Avrupa’da türünün ilk örneğini oluşturacak. İnşaat Ocak 2020’de başladı ve işletmeye alınma tarihinin Nisan 2020 olması bekleniyor.
“FRV, yeni bir enerji modelinin temellerini atmak için dünyanın dört bir yanındaki hükümetler, düzenleyiciler ve ortaklarla zaten işbirliği yapmakta. Enerji depolama, yenilenebilir enerjinin gücünü tam olarak gerçekleştirmek için merkezi ve kritik bir rol oynamaktadır ve FRV, bu teknolojinin karbondan arındırılmış bir topluma ulaşmak için kilit bir unsur olduğunu kabul etmektedir,” diyor, FRV Mühendislik ve Varlık Yönetimi Genel Müdürü Felipe Hernández.
FRV en Şili’de öncü proje bu alanda kaydedilen ilerlemeyi de gösteren bir girişim. Şu anda geliştirilmekte olan devrim niteliğindeki 540 GW/sa hibrid rüzgar-güneş enerjisi santrali, 7/24 yenilenebilir güç sağlamak için ilk akü depolama alanı olabilir. Bu 224.000 ev için yeterli bir oran ve 221.000 CO2 emisyonu tasarrufu sağlıyor[25].
“Güneş ve rüzgarın bu hibrid kombinasyonu, 7/24 yenilenebilir enerji sağlamamızı sağlıyor,” diyor Pavon. ‘Dört büyük’ yükümlü her yıl pazar payını kaybediyor, ancak pazarın kendisi büyüyor. Önümüzdeki beş yıl boyunca yılda 1,5 gigawatt’ artış bekliyoruz. Bu yüzden bizim için çok ilginç bir pazar.”
Güneş enerjisinin daha mantıklı seçenek gibi göründüğü geleneksel olarak kurak bölgelerde, rüzgarın potansiyel katkısı hâlâ göz ardı edilemeyecek bir oranda. 2019 yılında Afrika ve Orta Doğu, 894 MW’lık yeni rüzgar enerjisi tesisleri kurarak, bölgenin toplam kurulu kapasitesini 6 GW’a çıkardı[26]. Önümüzdeki beş yıl içinde planlanan projelerle (Güney Afrika – 3.3 GW, Mısır – 1.8 GW, Fas – 1.2 GW ve Suudi Arabistan – 1.2 GW liderliğinde) bu sayının 10.7 GW daha da artması beklenmektedir. Ve de Tunus gibi yeni pazarlar açılmaya devam ediyor.
Suudi Arabistan’da, bu büyümeye en büyük katkıda bulunanlardan biri 500 milyon dolarlık Dumat Al Jandal projesi olacak. Yenilenebilir Enerji Proje Geliştirme Ofisi tarafından kWh başına 2,13 ABD Doları LCOE (seviye enerji maliyeti) ile ödüllendirilen Dumat Al Jandal’ın yaklaşık 1.000 iş yaratması ve 70.000 eve güç sağlaması bekleniyor[27].
Bu sadece bir başlangıç. Saudi Vision 2030 hedeflerinin bir parçası olarak, önümüzdeki on yıl boyunca Suudi Arabistan genelinde 6 GW’tan fazla rüzgar projesi kurulacak – bunlar, 2028 yılına kadar Orta Doğu rüzgar projelerinin neredeyse yarısını oluşturacak[28].
Abdul Latif Jameel bunun da ötesinde, rüzgar pazarında küresel bir öncü olmaya devam ediyor. 2019 yılında, Abdul Latif Jameel General Trading Japan Japon enerji pazarına ilk kez girerek Güneydoğu Hokkaido’da yer alan (Japonya’nın Rüzgar Kenti) Erimo Burnu’nda iki adet mikro rüzgar türbinini devreye soktu.
Her biri 20 KW kapasiteye sahip bu yeni tesisler bu projeyle teslim edilecek mikro türbin sayısını 20’ye yükseltecek: Hokkaido’da altı, Aomori’de 12 ve Akita’da iki adet olmak üzere. Birleşen enerjileri ulusal şebekeye toplam 400 KW enerji sağlayacak: bölgesel enerji şirketleri, sırasıyla Hokkaido Electric Power Company ve Tohoku Electric Power Co., Inc., ile yapılan 20 yıllık anlaşmalarla yaklaşık 400 tipik haneye enerji sağlamaya ve yılda 1.000 ton CO2 tasarruf etmeye yetecek miktar. Japonya’daki en güçlü rüzgar potansiyeline sahip Cape Erimo’da rüzgar yılda 260 günden fazla 10 metre/dakika hızla estiği için, türbinlerin kurulma alanı olarak burası seçildi.
Abdul Latif Jameel Genel Ticaret Başkanı ve İcra Kurulu Başkanı Shigeki Enami, “Gelecekte, benzer küçük ölçekli rüzgar türbinlerinden 50 veya daha fazla ünite, 2019’dan itibaren daha büyük kapasiteli olanlardan da bir miktar inşa edeceğiz. Bu, Abdul Latif Enerji’nin yenilenebilir enerji işletmesi ‘FRV’ ortaklığı ile gerçekleşecek ve Japonya’da temiz enerji girişiminin yayılmasına olumlu katkıda bulunacak” yorumu yapıyor.
Heyecan verici küresel yenilenebilir enerji stratejisindeki en son bölüm.
Rüzgar doğru yönde esiyor
2019’daki rüzgar pazarındaki dramatik gelişmeler bir gösterge sayılırsa, önümüzdeki 12 ayda endüstri ölçeğinde daha büyük gelişmelere tanık olunmalıdır.
Dünyadaki rüzgar gücünün ardındaki pozitiflikten yararlanan yüzlerce konuşmacı ve sponsor, bu Nisan ayında Mısır’daki Wind Show MENA 2020’de binlerce izleyiciye rüzgar enerjisi konusunda her zamankinden daha ikna argümanlar sunacak.
Önümüzdeki beş yıl boyunca, GWEC’deki endüstri uzmanları, ikili Güç Satın Alma Anlaşmaları (PPA: projelerin üretilmesinin gelirini ve kredi kalitesini tanımlayan anlaşmalar – finansmanın kilit sağlayıcıları) sayesinde küresel rüzgar enerjisi büyümesinin daha da artmasını beklemekte. Rüzgar enerjisini daha uygun maliyetli hale getireceğine ve büyük proje geliştirmelerine olan güveni artıracağına inandıkları mekanizmalardan sadece bir tanesi[29].
Yani, bunlar boş iddialar değil. Rüzgar, iç içe geçmiş enerji ve çevre krizine merkezi bir çözüm olarak kabul edilmektedir. Rüzgar gücü 2019’da görülen bir çeşit ortak düşünce ile potansiyelini açığa çıkararak, hızlı bir şekilde sadece ekolojik değil aynı zamanda ekonomik anlamda da mantıklı bir yol olduğunu kanıtladı.
Momentum, son 12 ayda yaşanan ve her şeyi değiştiren ilerlemenin de kanıtladığı gibi rüzgârın arkasında toplanıyor. 2020, rüzgarın olduğu yerde çözümün de olduğunu kanıtlayacak gibi görünüyor.
[1] https://gwec.net/press-release-q3-market-intelligence-update-2019/
[2] https://www.irena.org/publications/2019/Apr/Global-energy-transformation-A-roadmap-to-2050-2019Edition
[3] https://gwec.net/press-release-q3-market-intelligence-update-2019/
[4] https://www.ewea.org/fileadmin/files/library/publications/reports/EWEA-Wind-energy-scenarios-2030.pdf
[5] https://windeurope.org/wp-content/uploads/files/about-wind/reports/Wind-energy-in-Europe-Scenarios-for-2030.pdf
[6] https://gwec.net/americas-wind-installations-rise-12-in-2019-to-13-4gw/
[7] https://gwec.net/wind-industry-to-invest-1-8bn-in-colombia-in-next-three-years-following-successful-tender/
[8] https://gwec.net/americas-wind-installations-rise-12-in-2019-to-13-4gw/
[9] https://gwec.net/industry-and-government-remain-confident-in-a-bright-future-for-wind-energy-in-argentina/
[10] https://www.renewableenergyworld.com/2020/01/07/dominions-planned-us-offshore-wind-project-could-be-worlds-largest-at-2-64-gw/
[11] https://gwec.net/press-release-q3-market-intelligence-update-2019/
[12] https://windeurope.org/newsroom/press-releases/europe-installs-a-record-3-6-gw-of-offshore-wind-in-2019/
[13] https://www.irena.org/-/media/Files/IRENA/Agency/Publication/2019/May/IRENA_Renewable-Power-Generations-Costs-in-2018.pdf
[14] https://www.nanalyze.com/2019/05/wind-energy-stock-wind-power/
[15] https://www.offshorewindindustry.com/news/dong-energy-rounds-1000-wind-turbines-sea
[16] https://www.theguardian.com/environment/2019/oct/01/worlds-largest-wind-turbines-to-be-built-off-yorkshire-coast
[17] https://buildingspecifier.com/wind-turbines-set-to-reach-mega-heights-with-new-techniques/#
[18] https://www.globaldata.com/uk-owns-seven-of-top-ten-mega-capacity-offshore-wind-projects-globally/
[19] http://documents.worldbank.org/curated/en/716891572457609829/pdf/Going-Global-Expanding-Offshore-Wind-To-Emerging-Markets.pdf
[20] https://www.renewableenergyworld.com/2019/05/08/washington-becomes-fifth-state-in-the-us-to-aim-for-100-percent-clean-energy/
[21] https://gwec.net/press-release-q3-market-intelligence-update-2019/
[22] https://gwec.net/americas-wind-installations-rise-12-in-2019-to-13-4gw/
[23] https://gwec.net/americas-wind-installations-rise-12-in-2019-to-13-4gw/
[24] https://gwec.net/wind-industry-calls-for-additional-7-gw-of-wind-energy-to-be-installed-in-thailand-by-2037/
[25] https://www.alj.com/en/news/abdul-latif-jameel-energy-power-nearly-quarter-million-homes-chile-solar-wind-energy/
[26] https://mailchi.mp/gwec.net/americas-install-119gw-wind-capacity-in-2018-increase-by-2377971?e=8e8a5c5ea4
[27] https://www.arabianbusiness.com/energy/411144-saudi-arabia-awards-contract-for-first-wind-power-project
[28] https://www.arabianbusiness.com/energy/411144-saudi-arabia-awards-contract-for-first-wind-power-project
[29] https://gwec.net/press-release-q3-market-intelligence-update-2019/