Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Türkiye (MENAT) bölgesinde güneş fotovoltaik (PV) enerji piyasası için, gerçek anlamda küresel kapsamda yenilenebilir enerjilere yönelik bir eğilimi yansıtacak şekilde, 2019 ve sonrasında parlak günler başlıyor.

Dünya çapında, güneş enerjisi endüstrisi bu yıl neredeyse beşte bir oranında genişlemeye hazırlanıyor. Ve bu, halihazırda 2018’de 400 GW kurulu kapasiteye sahip yeni bir küresel dönüm noktasına ulaşıldıktan sonra gerçekleşiyor.

Küresel bilgi sağlayıcı IHS tarafından belirtildiği gibi[1], bu yıl 2011’den bu yana, yıllık PV tesisi kurulumlarının altı küresel bölgenin tamamında büyüyeceği ilk yıl olacak: Orta Doğu, Avrupa, Kuzey Amerika, Güney ve Orta Amerika, Afrika ve Asya-Pasifik. Kısmen düşen teknoloji maliyetleri sayesinde, 90’dan fazla ülke 2019’da PV kapasitelerini artıracak. Bunların %10’unun her biri 500 megawatt’tan daha fazla artacak.

IHS; “Geniş alana yayılan bu büyümeye, geçen iki yıl içinde ortalama PV modülü fiyatlarının %32 oranında düşmesi ve ortalama PV inverter fiyatlarının %18 oranında düşmesi ile görülen, PV teknolojisi fiyatlarının düşmesi, katkıda bulunmuştur” şeklinde ifade ediyor.

Bunların tümü 2018’in, büyük ölçüde ABD ve Çin’deki fosil yakıtları tercih eden politika değişikliklerini destekleyen politika kaymaları nedeniyle, dünya genelinde beklenenden biraz daha düşük gerçekleşen PV büyümesinin dengelenmesine yardımcı olacaktır.

Bu politika sektelerine rağmen, güneş enerjisi endüstrisi 2018’de, PV’ye benzeri görülmemiş bir ivme kazandıran 140 milyar ABD doları tutarında yatırımdan faydalanmıştır. İlave edilen 100 GW yeni tedarikle PV, İtalya ve İspanya gibi güçlü Avrupa pazarlarında artan taleple birlikte, enerji karışımındaki en büyük büyüme payını oluşturdu.

Yenilenebilir enerji düşünce kuruluşu Ren21[1]’in yeni küresel araştırma raporuna göre, PV 2018’’e küresel enerji üretiminin %2,4’ünü oluşturuyordu; bu değer şu an için yenilenebilir enerji kaynaklarından, rüzgardan (%5,5) ve hidro-enerjiden (%15,8) daha az, ancak yine de geçen yılın küresel olarak üretilen yenilenebilir enerjisinin %26,8’ine önemli bir katkı sağlamaktadır.

Petrol fiyatlarının artması ve PV fiyatlarının daha da cazip hale gelmesini sağlayan süregelen teknolojik yeniliklerin motive ettiği 32 ülkenin her biri şimdi en az 1 GW kurulu kapasiteye sahip. Halihazırda güneş ve rüzgar enerjisi, dünyanın üçte ikisinden fazlasında en ucuz enerji üretim şeklidir; geri kalanının da 2030 yılı itibariyle bu rakamlarla eşleşmesi bekleniyor[2]. Gelecekteki pazar güveni için umut veren bir şekilde, FPV (Floating Photo-Voltaic) teknolojisine ilgi artmaya devam ediyor. yoğun nüfus ve sınırlı toprak.

Bütün bunlar bizi nereye götürecek? Yakın gelecekteki, bugünün piyasasına hiç benzemeyen, bir küresel enerji piyasasına.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), geçen kış yayınladığı Dünya Enerji Görünümü raporu’nda bu dönüşümde solar PV’nin temel güç olacağını belirterek bu enerjiyi destekledi. Rapor, önümüzdeki yıllarda kömür, petrol ve gaz gibi geleneksel hidrokarbon yakıtların daralma etkisini ölçmeyi amaçlıyordu. Hidrokarbon yakıtları 2017 yılında küresel enerji üretiminin %30’unu oluştururken, 2040 itibariyle bu oranın %8’e kadar[1] düşmesi bekleniyor. 2040 yılı itibariyle küresel GW üretiminin %29’unu oluşturma potansiyeli olan PV, başlıca rakip olarak tanımlanıyor. IEA’ya göre dönüm noktası anları, kurulu PV kapasitesi 2025 civarında rüzgarı, 2030’da hidroenerjiyi ve 2040 civarında da kömürü geçtiğinde ortaya çıkacak.

IEA raporu “Hane halkı ve işletmeler tarafından dağıtılan solar PV yatırımları güçlü destekleyici rol oynasa da, bunun büyük bir kısmı fayda ölçeğindedir,” diye ekliyor.

Pil teknolojisindeki son ve devam eden gelişmeler PV’nin daha uygun, daha güvenilir ve tartışmasız daha uygun maliyetli olduğunu görecektir.

PV finansal ve etik bir zorunluluk olduğunu kanıtlamıştır

Dünyanın enerjiye olan susuzluğu çok az azalma belirtisi gösteriyor. Sadece Asya’da, hane halkı elektrik talebi 2012 ve 2017 arasında yıllık %3,7 oranında sabit bir artış gösterdi. Güneş enerjisi giderek daha net bir şekilde doğru zamanda doğru teknoloji; toplumun devamlılığını sağlarken onu yeşile çeviren bir teknoloji olduğunu ortaya koyuyor.

Bu ortam, çevre koruma düzenlemeleriyle giderek daha fazla meşgul olan küresel hükümetler tarafından desteklenmektedir. Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden biri, 2030 tarihine kadar herkes için “uygun fiyatlı ve temiz enerji” sağlamaktır.

BM, insanların %13’ünün elektriğe erişimi olmadan yaşadığını ve belli bir yılda 4,3 milyon kişinin hava kirliliğinden öldüğünü değerlendirerek, temiz enerji üretiminin binalar, ulaşım ve sanayi genelinde küresel bir öncelik olması gerektiğini savunuyor. Benzer şekilde, BM yenilenebilir enerji araştırma projeleri konusunda daha fazla uluslararası işbirliğini teşvik etme ve bu sektörlere yatırım yapmayı özendirme sözü verdi.

BM’nin temiz enerji tartışmasına müdahalesi zamanında olmuştur. IEA genel müdürü Dr. Fatih Birol’un belirttiği gibi: “Küresel enerji yatırımlarının %70’inden fazlası hükümet kaynaklı olacak, bu nedenle mesaj açık; dünyanın enerji kaderi hükümetler tarafından alınan kararlara ve politikalara bağlıdır.”

MENAT neden güneş enerjisi konusunda başarı çizgisinde?

PV sistemlerinin maliyetleri düşerken petrol maliyetinin artması nedeniyle MENAT bölgesi genelinde 2019 ve sonrasında PV yatırımlarında bir artış görülmesi beklenmektedir.

Güneş enerjisi işine geç kalan ülkeler şimdi iddialı hedefler belirlerken, halihazırda güneş altyapısına sahip olanlar PV hedeflerini artırdılar. Düşük tarifelerin cazibesi, düzenli olarak yeni büyük ölçekli projelerin duyurulduğu bölgede (Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar, Mısır, Umman, Bahreyn, Ürdün, BAE, Fas ve Mısır) güneş enerjisi girişimlerini tetikledi. Bu, geleneksel tesislerin veya ticari tesislerin ötesine uzanıyor: birden fazla ülke, yıl sonundan önce önemli çatı tesisatları için çaba gösteriyor[2].

Suudi Arabistan, güneş enerjisi büyümesi için özellikle verimli bir alan olarak gözüküyor ve önümüzdeki on yılda 9,5 GW’lik yeşil enerji planlıyor. PV projeleri için uluslararası bankalardan finansal destek sağlayan Ürdün ve Mısır da aynı şekilde, ün kazanmak istiyor.

Araştırma şirketi Apricum tarafından elde edilen veriler, MENAT genelinde güneş enerjisi talebinin ne kadar hızlı artacağını gösteriyor[3]. 2015 yılının 0,8 GW’lik değerinden artış göstererek, 2021 yılına kadar 5,5 GW (düşük) ila 9,1 GW (yüksek) güce eşdeğer yeni PV kurulumlarının gerekli olacağı öngörülmektedir. Bu, MENAT’ın toplam kurulu PV kapasitesini 2022’ye kadar 32,5 GW’ye (yüksek) taşıyacaktır.

Çin, Amerika Birleşik Devletleri, Hindistan ve Japonya hâlâ küresel güneş ağırlıkları olsa da (2017 yılına kadar dünyanın güneş enerjisi kurulum kapasitesinin dörtte üçünü temsil ediyorlardı); MENAT genelinde artan talep, bu küresel öncülleri izleyen Körfez İşbirliği Konseyi (GCC) üyelerinin ilgisini çekiyor.

Ne de olsa bölge bazı pratik faydalar sunuyor. Kârlı güneş enerjisi üretiminin iki temel taşı, MENAT bölgesinde bol bulunan kaynaklar olan, güneş ışığı ve açık alandır. Daha büyük güneş enerjisi santralleri (çoğu zaman dünyanın diğer sanayileşmiş bölgelerinde imkansızdır), daha düşük MWP maliyetine sahiptir. MENAT’da işgücü de genellikle daha ucuzdur.

Bu faydalara karşılık, kaçınılmaz olarak, MENAT’ın fiziksel ortamına özgü belirli teknolojik zorluklar vardır: rüzgarlar, erozyon, yüksek sıcaklıklar ve susuzluk, hepsi ekipman ve bakım sorunlarına katkıda bulunmaktadır. Yoğun güneş ışığı, enerji üretimi için çok önemli olsa da mühendislerin ve teknisyenlerin yaz aylarında sabah 10:00’dan öğleden sonra 15:00’e kadar çalışamamasına neden olarak mesai saatlerini sınırlandırabilir. Ve MENAT, elbette, her yerde olduğu gibi küresel ekonomik gerilemelere, finansal yatırımcılara ve siyasi huzursuzluğa duyarlı olmaya devam etmektedir.

Ancak bu zorluklar, dikkati güneş enerjisi gücünü MENAT’ın yeşil enerji devriminin kalbinde on yıllardır konumlandıran, zorlayıcı kanıtlardan başka yöne çekmemelidir. PV kapasitesinin 2021 itibariyle 1 TW’ye yaklaşabileceği bir dünyaya doğru ilerliyoruz. PV’nin “küresel enerji karışımına girmeye devam edeceğini” ve 2015’ten 2050’ye kadar 60 kat artacağını öngören küresel yönetim danışmanlığı McKinsey & Company gerçekten de iyimser[1].

Buna göre, MENAT’ın fırsatlarını göz ardı etmek giderek daha da zorlaşıyor. Araştırma danışmanları Wood Mackenzie, en büyük 20 PV pazarının 2023’e kadar yeni küresel talebin %83’ünü oluşturacağını tahmin ediyor. En hızlı hareket eden ülkelerin hepsi Orta Doğu ve Akdeniz çevresinde (Suudi Arabistan, İran, Mısır ve İtalya) yoğunlaşıyor[2]. Bloomberg, SoftBank’ın Suudi Arabistan’da, Riyad’ın kuzeyinde 1,2 milyar ABD doları değerinde bir güneş enerjisi santrali geliştirmeyi planladığını belirtiyor[3].

Hükümetin kısa süre önce 10 KW altındaki PV sistemleri için tercihli bir ölçüm programı yayınladığı ve daha büyük, lisanssız sistemler için yeni yasalar getirdiği Türkiye’de de umutlar yüksek. Ekim 2018 tarihli Gunder Güneş Enerjisi Yol Haritası’na göre, Türkiye, 2030 itibariyle 38 GW kurulu güneş enerjisi kapasitesine ulaşabilir[4]. Tahminler doğruysa, ülke 2023 yılına kadar yıllık 1,1 GW büyümeye dönüşecek 5,5 GW PV daha kuracak.

FRV yurtiçinde ve yurtdışında öne çıkmaya güç veriyor

Bu, Abdul Latif Jameel Energy Fotowatio Yenilenebilir Girişimleri (FRV) ekibini, Orta Doğu, Avustralya, Afrika, Avrupa ve Latin Amerika’da güneşin parladığı her yerde temiz enerji üretimi yapmaya zorlayan bir resim.

Nisan 2019’da FRV, Avustralya’daki Lilyvale Güneş Santrali’nde üretime başladı ve yılda 175.000 ton CO2 tasarrufu sağlarken 45.000 eve enerji sağladı.

2012 yılından beri ülkenin yenilenebilir enerji pazarına yaklaşık 700 milyon ABD doları yatırım yapan Lilyvale, FRV’nin Avustralya’da yer aldığı altı güneş enerjisi projesinden biri. Kasım 2018’de, Yeni Güney Galler’deki Goonumbla Güneş Çiftliği projesinde 67,8 MW’ilk üretim için Snowy Hydro ile enerji alım anlaşması imzaladı. Haziran 2020’de faaliyetler başladığında, bu tesis 45.000’den fazla hane için yeterli miktarda enerji sağlayacak.

Abdul Latif Jameel Başkan Vekili ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fady M. Jameel şöyle diyor: “Avustralya’nın temiz enerji çabalarına katkıda bulunmaktan gurur duyuyoruz.”

FRV’nin 12 yıldan fazla bir süredir faaliyet gösterdiği İspanya’da, Trujillo yakınlarındaki La Solanilla’da (Extremadura, Endülüs, Almeria ve Valladolid’deki bir dizi güneş projesinin sonuncusu) 50 MW’lik güneş çiftliğinde finansal kapanışa yaklaştı.

FRV, güneş enerjisi alanındaki uzmanlığını, Andhra Pradesh tesisinin 35.000 eve enerji sağlayacağı Hindistan’da ve yakında devreye girecek San Luis de Potosi’deki 342 MW’lik Potosi Güneş Santralinin 76.000’den fazla eve temiz enerji sağlayacağı Meksika’da sunuyor. Hedeflerinin ve küresel erişiminin bir başka işareti olarak, FRV Ermenistan, Şili, Ürdün, Uruguay ve Brezilya’daki fırsatları da aktif olarak araştırıyor.

FRV, Eve daha yakın olan Orta Doğu bölgesindeki PV fırsatlarını keşfetmeye devam ediyor. Ürdün’deki Al Safawi güneş enerjisi santrali bu yıl nisan ayında ülkedeki üçüncü FRV projesi olarak faaliyete geçti. Avrupa Yeniden Yapılanma ve Kalkınma Bankası (EBRD) ve Hollanda Kalkınma Derneği Finansmanı’nın sağladığı 65 milyon ABD doları tutarındaki kredi ile finanse edilen Al Safawi, 150 hektarı kapsamaktadır ve 21.000 ev için enerji sağlayacaktır. FRV halihazırda Ürdün’de Mafraq I ve Mafraq II güneş santrallerine sahiptir; Al Safawi ile Ürdün’deki kurulu PV kapasitesini 200 MW’ye çıkarmıştır.

Ek olarak, PV teknolojisinde ön planda kalma kararlılığının bir göstergesi olarak, enerji depolamasının elektriğe dayalı bir gelecek için kritik öneme sahip olduğunun farkında olan FRV, yeni nesil yüksek performanslı pillere odaklanacak özel bir ekip kurdu.

Endüstri uzmanları, solar PV’nin yaygın olarak benimsenmesinin sağlayacağı her türlü yararın özellikle Orta Doğu’da yoğun olmasını bekliyor. Orta Doğu Güneş Endüstrisi Birliği Genel Sekreteri Wim Alen şunları söyledi: “Güneş enerjisinin benimsenmesi, doğal gazı gelecek veya diğer alanlarda kullanım için saklarken, bölgenin karbon ayak izinde önemli bir azalmaya yol açacaktır.[1]

FRV İcra Kurulu Başkanı Daniel Sagi-Vela şunları açıklıyor: “Dünya şimdiye kadar bildiği en büyük zorluklardan biriyle karşı karşıya kalırken, dünyanın enerji peyzajı için yeni bir vizyon ileri sürerek ve birinci sınıf becerileri, bilgiyi ve proje geliştirdiğimiz ülkelerin işgücüne aktararak mücadelenin merkezinde yer almaktan gurur duyuyoruz.”

 

[1] https://cdn.ihs.com/www/pdf/0219/IHS-Markit-Predictions-for-the-PV-industry-2019.pdf

[2] Noteworthy Regional Trends in Power: Renewables 2019 Global Status Report – Ren21

[3] BloombergNEF.

[4] World Energy Outlook 2018, IEA.

[5] https://www.pv-magazine.com/2018/06/20/menat-to-see-massive-roll-out-of-solar-energy-in-2018-enerray-qa/

[6] https://www.businesswire.com/news/home/20170922005241/en/Intersolar-Middle-East-Global-PV-Markets-–

[7] https://www.mckinsey.com/industries/oil-and-gas/our-insights/global-energy-perspective-2019

[8] https://www.woodmac.com/news/editorial/10-trends-shaping-the-global-solar-market-in-2019

[9] https://www.bloomberg.com/news/articles/2018-11-06/softbank-said-to-plan-1-2-billion-solar-plant-in-saudi-arabia

[10] https://www.aa.com.tr/en/energy/solar/solar-comprises-60-of-turkeys-renewables-employment/21825

[11] Solar Outlook Report 2018, Middle East Solar Industry Association, March 2018.