Başarılı bir startup şirketi kurmak her zaman zorlu olmuştur. Son yıllarda, 1 milyar ABD dolarının üzerinde değere hızla ulaşan Getir, Stripe ve Klarna gibi “unicorn” startup şirketleriyle ilgili çeşitli haber manşetlerine denk geliyor olsak da her 10 yeni şirketten 9’unun başarısız olduğu kesin bir gerçek[1]. Girişim sermayesiyle desteklenen yeni şirketlerin bile sahip olduğu tüm ek kaynaklar, uzmanlık ve iletişim bilgilerine rağmen yalnızca %25’inin başarılı olduğu görülüyor[2].

Bir startup şirketin başarısız olmasının en önemli nedeninin nakit eksikliği olduğunu bilmek şaşırtıcı olmayabilir. Ancak yeni şirketlerin başarısız olmasına yol açan diğer temel nedenler, işletmeye yapılan yatırım düzeyiyle ilgili değil. Bu nedenler daha çok yeni bir şirketin büyümesinin önündeki stratejik ve operasyonel zorluklarla ilgili: pazar eksikliği, rekabetin gerisinde kalmak ve kusurlu bir iş modeli gibi.

Yeni şirketlerin bu tuzaklardan kaçınmasına ve büyüyerek başarılı işletmeler haline gelmesine yardımcı olmak amacıyla Abdul Latif Jameel ile ortak girişim olarak faaliyet gösteren yalın yönetim danışmanlık şirketi Four Principles’ın Yalın Startup Metodolojisindeki uzmanlığından Orta Doğu, Avrupa ve daha uzak bölgelerdeki müşteriler gün geçtikçe giderek daha fazla faydalanmak istiyor.

2010 yılında Seif Shieshakly ile birlikte Four Principles’ı kuran Patrick Wiebusch, “Geçtiğimiz birkaç yıl içinde, özellikle BAE’de olmak üzere Orta Doğu genelinde girişim ve startup şirketi finansmanında çok fazla hareketlilik oldu ve girişim sermayedarları fırsatlar aramaya başladı. Bu durum, yeni bir şirket kurarken başarı şansını en üst düzeye çıkarmak için yalın startup tavsiyelerine ve desteğine olan talebin artmasına yol açtı.” sözleriyle genel bir tablo çiziyor.

Four Principles Celebrates 10th Anniversary
Four Principles’ın kurucu ortakları Seif Shieshakly ve Patrick Wiebusch

Peki yalın startup metodolojisinin geleneksel modelden farkı ne? En büyük farklardan biri, tüketici geri bildirimine yanıt olarak konseptlerin geliştirilme, test edilme ve revize edilme hızı. Geleneksel bir startup şirketi modelinde kurucu; pazar, müşteriler, rakipler ve büyüme tahminleri gibi konularda kapsamlı pazar araştırmalarına dayalı beş yıllık bir iş planı hazırlar. Daha sonra bu planı potansiyel yatırımcılara sunmak ve ayrıntılar konusunda acımasızca sorgulanmak için çok zaman harcar. Bunlar halihazırda oldukça zaman alan bir süreçlerdir. Tüm bunların ardından yatırım kazanılabilirse ekip, genellikle potansiyel rakiplerin durumun farkına varmasını önlemek için “gizli modda” lansman üzerinde çalışmaya başlar. Ürünün piyasaya sürülmesi ve iş planının geri kalanının uygulanması ancak ürün tamamlandığında gerçekleşebilir.

Günümüzün hızlı ticaret dünyasında bu modelin modası zamanla geçiyor gibi görünüyor. Geleneksel yaklaşımın en büyük sorunlarından biri, hazırlık ve geliştirme döneminde potansiyel tüketicilerden konseptinizle ilgili geri bildirim almak için sınırlı fırsatınızın olması. Burada şöyle bir risk söz konusu: yeni bir ürün veya hizmet geliştirmek için aylar ve hatta yıllar harcamak ve sonrasında aslında pazarın bu ürün veya hizmeti istemediğini fark etmek. Yalın startup yaklaşımı işte bu noktada devreye giriyor. Yalın startup’ta odak noktası, pazara mümkün olduğunca hızlı bir şekilde en yalın ürünü (minimal viable product – MVP) sunmak, sonrasında ise gerçek operasyonel deneyimlere ve pazar geri bildirimlerine dayalı olarak bunu sürekli olarak revize etmek, üzerinde ince ayarlar yapmak ve nihayetinde o ideal son ürünü elde etmektir.

Seif Shieshakly bu modeli şu sözlerle açıklıyor: “Yalın startup metodunda odak, yinelemedir. Neden ‘yineleme’? Çünkü yineleme, yatırımcılara dil dökmek veya sadece geliştirme sürecinin en sonunda gün ışığı görecek bir ‘tam ürün’ geliştirmek için zaman harcamak yerine, neyin işe yarayıp yaramadığını bularak doğru yolda ilerlemek için sürekli olarak kısa denemeler, düzeltmeler, ince ayarlar ve iyileştirmeler yapmaktır.”

Birçok modern startup şirketin sahip olduğu yoğun teknoloji bileşeni onları yazılımların sürekli olarak test edildiği ve gerçek zamanlı kullanıcı geri bildirimi ve verilerine dayanarak revize edildiği bu yalın startup yaklaşımına uygun hale getiriyor. Fakat yalın startup modeli sadece teknoloji şirketleri için değildir. Hızlı tüketim mallarından endüstriyel pompalara veya yiyecek ve içecek satış noktalarına kadar birçok sektörde aynı şekilde etkili olarak uygulanabilir.

Shieshakly bu konuyu şu sözlerle açıklıyor: “Süreç süreçtir. Kalp ameliyatı yapıyor, pompa üretiyor veya zirai ilaçlama yapıyor olabilirsiniz; günün sonunda bunların hepsi birer süreçtir. Bu nedenle yalın startup modeli, belirli bir endüstri veya belirli bir teknoloji ile sınırlı değildir. Bu modeli harika yapan şey de budur. Herkesin bu yaklaşımdan faydalanabilir.”

JIMCO’nun (Jameel Investment Management Company) bir yatırımcı olduğu Commonwealth Fusion Systems (CFS) CEO’su Bob Mumgaard, daha sınırlı bir kapsamda olsa da CFS’nin füzyon teknolojisini geliştirme konusunda yalın startup ilkelerinden yararlandığını söylüyor. CFS, dünyanın ilk ticari füzyon enerji sistemlerinden birini geliştiriyor. Mumgaard, başlangıçtan itibaren stratejilerinin 5-10 yıl harcayarak bir füzyon makinesi oluşturup en sonunda bunu pazara sunmak yerine fikirlerini erkenden ortaya koymak, sektörden mümkün olduğunca fazla geri bildirim almak, yinelemeler yaparak düzeltmeleri sürdürmek ve MVP ürünü elde etmek olduğunu söylüyor.

“Stratejimiz, en iyi bildiğimiz şeyi alıp mümkün olduğunca hızlı bir şekilde pazara sunmaktı. Daha sonra bunu geliştirebilir, daha iyisini yapabilirdik. Faydalı olduğu bir kez kanıtlanan bir şeyi sonrasında daha iyi hale getirmek için uzun yıllarımız var.” diyor Mumgaard.

Patrick Wiebusch bu konuda restoranlar üzerinden bir örnek veriyor: Müşteri geri bildirimine göre menüsünü devamlı olarak düzenleyen bir işletmenin, her altı ayda bir sil baştan menü tasarlayan ve sevdiği yemekleri artık bulamadığı için sürekli müşteri kaybeden bir restorandan daha başarılı olması kaçınılmaz.

Yalın startup modelinde başarısızlık aslında iyi bir şeydir. Risk almanın doğal bir sonucu olarak görülür. Hızlı ve üretken bir şekilde başarısız olan şirketler neyin işe yarayıp neyin yaramadığını öğrenir, böylece bir sonraki seçeneğe geçebilir ve kusurlu bir fikre bağlı kalarak iflas etme olasılığını azaltır.

Wiebusch, “Buradaki mantık şu: ‘Hızla başarısız olun, ucuza başarısız olun.’ Böylece iş modelini yönlendirebilir ve doğru hizmet yaklaşımını bulabilirsiniz. Bu da pazarda daha hızlı, daha ucuz ve daha başarılı olmanızı sağlar.” sözleriyle modelin işleyişini özetliyor.

Bu mantık çizgisinde, kötü fikirlerin peşinden giderken hatırı sayılır bir sermaye, zaman ve kaynak israfı yapmaktansa kaybın nerede yaşandığını görüp zarardan erken dönebilirsiniz. Bir şirket iş planını test ederken ne kadar çok çaba ve/veya para koyarsa koysun, piyasa bununla ilgilenmediği yönde bir yanıt veriyorsa her şey tekrar beyaz tahtada plan yapma aşamasına geri dönecektir.

Wiebusch bu yaklaşımın önemli bir yönünü ele alarak “Yalın startup yaklaşımını takip ettiğinizde egonuzu kapıda bırakmanız gerekir. Yıllardır üzerinde çalışıyor olsanız bile ilk planınıza veya fikrinize çok fazla bağlanmamanız gerekir. Gerçekten yenilik yapmak istiyorsanız, ilk düşüncelerinize ters düşse dahi yeni fikirlere tamamen açık olmalısınız.” diyor.

Wiebusch’un burada temel olarak kastettiği şey şu: Yalın yönetim yaklaşımının bütünü (yalnızca startup’ları ilgilendiren kısmı değil), sağduyunun tamamen yapılandırılmış bir çerçevede uygulanması ile ilgili. Ancak yeni bir işletme kurduğunuzda, işleri belirli bir şekilde yapmaya alışkın olan düzinelerce paydaşınız her hamlenizi izlerken, tüm süreçleri baştan almak ve işlerin farklı şekilde yapılmasını istediğinizi söylemek kolay değildir. Tanımlı süreçleri ve çalışma yöntemleri olan bir sektördeyseniz zaten kolay yol, yeni bir yaklaşım sunmaktansa herkesin her zaman yaptığı şeyi yapmak olacaktır.

Wiebusch bunu şu sözlerle açıklıyor: “Yalın startup yaklaşımı, her adımda sağduyunun uygulanmasını sağlar. Yol gösterici bir çerçeve sunar ve sizi tekrar tekrar şu temel soruya geri getirir: Tüketici/müşteri perspektifinden değer yaratıyor musunuz? Peki bu değeri daha hızlı, daha iyi, daha kaliteli, daha fazla özellikli ve daha ucuz bir şekilde yapabilir misiniz?”  

Piyasanın geleceğini altüst etmek

Yalın yaklaşımın faydaları daha büyük kuruluşlar için de aynı derecede güçlü olabilir; ancak mevcut yapılar, süreçler ve bürokrasiler bunun uygulanmasını daha zorlaştırabilir. Four Principles, daha büyük müşterilerin bu güçlüklerin üstesinden gelmesine yardımcı olmak için Avrupalı ortağı Martian & Machine ile birlikte bir “Hizmet Olarak Piyasayı Altüst Etme” (Disruption-as-a-Service, DaaS) teklifini tanıttı.

DaaS hizmeti, daha büyük şirketlerin kendi organizasyonları içinde piyasayı altüst edecek yenilikçi çözümler oluşturmak üzere yalın startup yaklaşımını kullanmaları için bir yol sunuyor. DaaS yaklaşımı, şirketlerin yeni ürün ve hizmetlerin lansmanını ve yinelemesini, gerçek teslimata ve piyasadaki taleple ilgili verilerin hemen oluşturulmasına odaklanarak yapacakları bir ortam oluşturmalarına yardımcı oluyor. Birincil hedef, mümkün olan en düşük maliyet ve zaman yatırımıyla en yalın ürüne ulaşmak ve bunun etrafında özel yatırım ortaklığının oluşmasına olanak sağlamak.

Shieshakly’nin sözleriyle “Aslında DaaS; süreç verimliliği uzmanı Four Principles, yinelemeli süreç konusunda geniş deneyime sahip teknoloji uzmanı Mars & Machine ve ürün/pazar bilgisine sahip müşteri arasında yapılan üç yönlü bir iş birliğidir.”

Temel DaaS süreci üç aşamadan oluşur:

  • Aşama: “yerleşik firmanın adil olmayan avantajı” fikrine dayanan müşteri pazarını altüst etmek için bir fikir geliştirmek ve test etmek.
  • Aşama: üç ortağın da hissedar olduğu ayrı bir tüzel kişilik yaratmak, çözümü geliştirmek ve buna değer katmak.
  • Aşama: En yalın ürün oluşturulduktan sonra gelen bu aşamada müşterinin “yerleşik firma avantajı” startup’a taşınarak şirketin hızlı bir şekilde ölçeklendirilmesi sağlanır. Daha sonra, belirli bir noktada Four Principles ve Martian & Machine’in aradan çekilmesiyle bu startup şirket satılır veya yerleşik şirket şirketi kendisi satın alır.

Shieshakly, Airbnb gibi bir oda kiralama hizmetini buna örnek veriyor: “Sıfırdan başlıyorsanız, yeterli sayıda odayı listelemek yıllarınızı alabilir. Ama bunu küresel bir emlak şirketi olarak DaaS temelinde yapıyorsanız, bir milyon kullanıcıyı hemen platforma eklemeniz mümkün olabilir; bu yerleşik şirket avantajıdır.” ve sözlerine devam ederek “Fikir şu: onlarca yıldır piyasada olan müşterinin avantajlarını alıp bir startup şirkete aktarmak ve söz konusu şirketi bir gecede şampiyon haline getirmek.” diyor.

Bazen müşterinin pazarı nasıl altüst edebileceği konusunda iyi bir fikri olabilir ve bu fikri uygulamaya koyarak doğrudan 2. Aşamaya geçmek için yardımcı alacağı birine ihtiyacı olabilir. Bazen de müşteri piyasayı altüst etmesi gerektiğini bilir ancak bunu nasıl yapacağından emin değildir. 1. Aşama, müşterilerin gerekli fırsatları tespit edebilmesine yardımcı olmak için tasarlanmıştır.

DaaS’ta öngörülen piyasayı altüst etme türü, özellikle Avrupa, Kuzey Amerika ve Uzak Doğu’da bankacılık ve finansal hizmetler gibi zaten yoğun şekilde dijitalleştirilmiş olan pek çok sektörde zaten yaygın.

Wiebusch, “Orta Doğu ve Kuzey Afrika gibi bölgelerde dijital piyasa bozmaya giden yol pek gelişmiş olmasa da hızlanıyor.” diyor. Örneğin son 18 ay içinde BAE ve Suudi Arabistan’da risk sermayesi faaliyetleri bugüne kadarki en yüksek seviyelere ulaştı. 2021 yılında BAE 1,17 milyar ABD doları, Suudi Arabistan ise 500 milyon ABD doları girişim sermayesi çekti[3].

“Hazır olsanız da olmasanız da piyasa altüst olmaya başlayacak. Yalın startup modeli ve DaaS ile müşterilerimizi geleceğe hazırlıyoruz. Alacağınız darbeye hazırlanmanız veya piyasanın nasıl altüst olacağını öngörmek için çalışmanız, böylece daha güçlü ve daha çevik bir iş kurmak için bu fikirlerden ve ilkelerden bizzat faydalanmanız gerekiyor.” diyor Patrick.

Dönüşümü fark etme

Four Principles, Orta Doğu’daki işletmelerin ve işletme yöneticilerinin verimliliklerini ve düşüncelerini dönüştürmeye devam ediyor. Bu, Nisan 2022’de Four Principles’ın, Orta Doğu’nun önde gelen çevrimiçi danışmanlık platformu olan Consultancy-me.com tarafından hem “Yalın ve Altı Sigma” hem de “Süreç Yönetimi” hizmetleri açısından bir numaralı danışmanlık firması olarak tanınmasını sağladı.

Bu unvanı kazanırken aldığı puanlar, 1 milyondan fazla veri noktasından oluşan benzersiz bir veri tabanına içgörüler sağlayan müşterilerden (ör. danışmanlık hizmetleri alıcıları), danışmanlardan, sektör çalışanlarından, iş arayanlardan ve mezunlardan geldi. Consultancy-me.com, Four Principles’ı bölgedeki “Süreç Yönetimi” ve “Yalın ve Altı Sigma” hizmetleri için en iyi danışmanlık firması olarak derecelendirdi.

[1] https://startupgenome.com/article/state-of-the-global-startup-economy-2021

[2] https://www.wsj.com/articles/SB10000872396390443720204578004980476429190

[3] 2021 MENA Venture Investment Report, MAGNiTT.