Dünyanın duraklamaya girdiği, toplumların kendi sınırları içine kapandığı, projelerin rafa kaldırıldığı ve finansal büyümenin durduğu COVID-19 salgını dönemindeki tüm bu küresel etkiler göz önüne alındığında 2020 yılının (ve hatta 2021’in büyük kısmının) ekonomideki birçok sektör için, özellikle de yenilenebilir enerji gibi sermaye yoğun sektörler için zarar yılı olduğunu varsaymak mantıklı olacaktır.

Ancak bu varsayımın tam aksi şekilde yankı bulduğu bazı sektörler de söz konusu olmuştur. İnsanlığın doğayla arasındaki karmaşık ilişkisine dair bazı acı gerçeklerle karşı karşıya kaldığımız bu 18 ay içerisinde, rüzgar enerjisinin potansiyeli olağanüstü bir şekilde iki katına çıkmıştır.

Rekor sayıda yeni rüzgar enerjisi tesisi kurulmuş ve rüzgarı tüm güçleriyle desteklemek için hükümetler ve yatırımcılar bir araya gelmiştir. Sektör; durmak bilmeyen, yok edilemez ve tüm dünyada coşku uyandıran gerçek bir güç olarak kendini kanıtlamıştır.

Rüzgar konusunda tutkulu olan herkes, sektörel manşetlerde gerek çevresel gerek ekonomik açıdan teselli bulabilmektedir.[1]

  • 2020 yılında küresel olarak rekor seviyede 93 GW’lık yeni rüzgar kapasitesi kurularak toplam kapasite 743 GW’a çıkarılmıştır.
  • Kıyıdaki yeni kurulumlar 86,9 GW’a ulaşmış, açık deniz rüzgar pazarı ise 6,1 GW katkıda bulunmuştur.
  • 2020’de dünyada yeni kurulumların en fazla gerçekleştiği ilk beş pazar Çin, ABD, Brezilya, Hollanda ve Almanya olmuş; tüm bu ülkeler toplam kapasitenin %80,6’sını oluşturur hale gelmiştir.
  • AB sınırları içinde enerji şebekelerine eklenen 14,7 GW kapasitelik yeni tesisler sayesinde, yenilenebilir enerji tesisleri bugüne kadar ilk kez fosil yakıtlardan daha fazla elektrik üretmiştir.
  • Enerji üretimindeki toplam yatırımlarda görülen ani azalmaya karşın, 2019’un ilk yarısı ile 2020’nin ilk yarısı arasında açık deniz rüzgar enerjisi finansmanı dörde katlanarak 35 milyar ABD dolarına yükselmiştir.
  • Rüzgar enerjisinin ticari kapasitesi tartışmaya kapalı hale gelmiş; araştırmalar, rüzgara yatırılan her bir doların 3 ila 7 kat getiri sağladığını göstermiştir.[2]

Rüzgar enerjisi henüz ayaklarınızı yerden kesmediyse bile pek yakında kendinizi esintiye kapılmış bulacağınıza emin olabilirsiniz.

Enerjiye aç bir dünya için rüzgar enerjisi

2020’de kurulan 93 GW’lık yeni rüzgar enerjisi tesisleri, bir önceki yılın aynı dönemine göre %53’lük kayda değer bir büyüme sergilemiştir.[3]

Faaliyetlerin yoğunlaştığı bu dönemde öne çıkan gelişmelerden biri, Çin ve ABD’nin rüzgar enerjisi pazarındaki toplam paylarını %15 oranında artırarak pazar lideri statülerini güçlendirmesi ve birlikte tüm küresel tesislerin dörtte üçünden fazlasına sahip olmaları olmuştur. Asya Pasifik, Kuzey Amerika ve Latin Amerika’da da rüzgar enerjisi sektörü rekor seviyede büyüme yaşamış; yeni kıyı rüzgar kapasitesi 2019 yılındaki kapasitesine kıyasla %76 artış göstererek 74 GW değerine ulaşmıştır. Benzer şekilde, Afrika ve Orta Doğu da 2020 yılında COVID-19 kısıtlamalarına rağmen önceki yıldan başlayan yukarı yönlü gidişatını sürdürerek 8,2 GW’lık yeni kıyı kurulumu kaydetmiş; yeni ihale edilen rüzgar enerjisi kapasitesi 2019’un ikinci yarısındaki 28 GW’lık değerinin üstüne çıkarak 2020’nin aynı döneminde yaklaşık 30 GW’a ulaşmıştır.

Türbinlerin, yatırımcıların başını döndürdüğü tek yer kuru araziler değildir. Açık deniz projeleri de artmaya devam etmiş, geçen yıl 6,1 GW’lık yeni açık deniz rüzgar enerjisi kapasitesi devreye alınmıştır. Yeni kurulumların yarısının Çin tarafından gerçekleştirildiği bu yıl, açık denizde büyümenin bugüne kadar en hızlı olduğu ikinci yıl olmuştur.

Avrupa açık deniz pazarında liderliği Hollanda yakalarken Belçika, Birleşik Krallık, Almanya ve Portekiz ise onu takip eden ülkeler olmuştur. Küresel açık deniz kapasitesi 35 GW’a veya başka bir deyişle toplam rüzgar pazarının neredeyse %5’ine ulaşmıştır. 2020 yılında küresel çapta yalnızca 1 GW açık deniz rüzgar kapasitesi ihale edilmiş olsa da 7 GW’tan fazla kapasiteye sahip yeni teklifin duyurulması, önümüzde daha hızlı bir büyüme sürecinin olacağını göstermektedir.

Çevre kriziyle ilgili son noktanın koyulacağı bir an varsa bu 2021 yılıdır. Birleşik Krallık, ekim ayının sonunda COP26 BM İklim Değişikliği konferansına ev sahipliği yapmıştır.

Küresel ısınmaya karşı mücadelede koordineli bir küresel çaba için son şans olarak kabul edilen COP26’da; dünyanın dört bir yanından gelen liderler, fosil yakıt bağımlılığından kurtulmak ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşmak için yeni taahhütler vermiştir.

İskoçya’nın Glasgow şehrinde düzenlenen COP26’ya katılan İngiltere Başbakanı Boris Johnson, “kaliteli, sürdürülebilir altyapı” alanında küresel kamu ve özel yatırımları teşvik etmek için tasarlanmış 3 milyar euro (4,1 milyar ABD doları) tutarında bir program olan daha geniş kapsamlı Clean Green Initiative (CGI) programının bir parçası olarak geliştirilen ulus odaklı yenilenebilir enerji yatırımı programını başlattı.

Böylesi büyük bir hedefe ulaşılabileceğinden şüphe duyanlar olabilir.

Uluslararası Enerji Ajansı’na (International Energy Agency, IEA) göre küresel karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik mevcut planlar, net sıfır için gereken hedeflerin %60’ına ulaşamayacaktır.[4] IEA, net sıfır hedefini ulaşılabilir kılmak için fazladan 4 trilyon ABD doları yatırım gerekeceğini öngörmektedir.

IEA icra direktörü Fatih Birol, hükümetlerin küresel salgın sonrası iyileşme programlarında kömüre çok fazla ağırlık verdikleri konusunda uyarılarda bulunmuştur.[5] G20 ülkelerinin COVID sonrası iyileşme paketlerinde temiz enerji için kişi başına ayrılan her 1 ABD dolarına karşın fosil yakıt endüstrilerini desteklemek için kişi başına 1,05 ABD doları harcanmaktadır.[6]

Aynı zamanda, ufukta bizi bekleyen iki farklı zorluk daha bulunmaktadır.

Çin, her ne kadar yurt dışındaki kömür santrallerine yatırımlarını sonlandırmayı taahhüt etmiş olsa da mevcut durumda, yurt içinde yeni kömür santralleri inşa etmekte kararlı görünmektedir.[7]

Rüzgar enerjisi ayrıca, Çin’deki Şebekeye Satış Tarifesinin süresinin dolması ve ABD’deki Üretim Vergisi Kredisinin kaldırılmasıyla hem Doğu’da hem de Batı’da hukuki aksaklıklarla karşı karşıyadır.

Küresel enerji tüketiminin 2050 yılına kadar iki katına çıkacağı öngörüsü düşünüldüğünde, çevresel felaketlerin eşiğinden dönmek için gereken sürenin dolmak üzere olduğu görülmektedir.[8]

Sektör, oyunun kurallarının değişeceği beş yıla hazır

Tüm zorluklara rağmen, rüzgar piyasası son derece canlı görünmeye devam etmektedir. Öyle ki, Global Rüzgar Enerjisi Konseyi (Global Wind Energy Council, GWEC) başkanı Ben Backwell’e göre toplumumuz 2021’i “dünyanın kararlı bir kolektif eylem yolunu benimseyerek iklim kriziyle yüzleşmeyi başardığı yıl” olarak hatırlayabilecektir.[9]

Ben Backwell, GWEC İcra Kurulu Başkanı

Bu iyimserliğin sebebi nedir?

GWEC, önümüzdeki beş yıl içinde 469 GW’tan fazla yeni rüzgar enerjisi kapasitesinin şebekeye bağlanacağını veya 2021 ile 2025 arasında yılda yaklaşık 94 GW’lık bir artış olacağını tahmin etmektedir. Buna, yıllık ortalama 79,8 GW’lık yeni kıyı rüzgar enerjisi kapasitesi dahildir (toplam 399 GW). Aynı dönemde, yeni açık deniz kurulum oranının dörde katlanması (toplam 70 GW) ve açık denizin pazar payını 2025 yılına kadar %6,5’ten %21’e çıkarması beklenmektedir.

Bu oldukça etkileyicidir; ancak IPCC küresel ısınma hedeflerinin karşılanması için yıllık olarak ihtiyaç duyulan 180 GW’lık yeni kurulum kapasitesine ulaşılamamıştır.

Fakat buna rağmen, iklim değişikliğinin karşımızdaki tehlikeleri söz konusu olduğunda ihtiyacın, eylemi tetiklediğine giderek daha fazla şahit olmaktayız.

Örneğin AB, 2021 ile 2030 arasında yılda 30 GW’lık yeni rüzgar türbinleri hedeflemektedir. Bu hedef, belirtilen tarihe kadar kıta genelinde emisyonları %55 azaltmayı hedefleyen Fit-For-55 paketinin[10] bir parçasıdır.[11]

Avrupa, 2020’de 43 milyar euro tutarında yeni bir rüzgar çiftliği yatırımını onaylayarak kesinlikle doğru yönde ilerlemektedir. Bu rakam, kara rüzgarı için 17 milyar euro (13 GW) ve açık deniz rüzgarı için 26 milyar euro’dur (7 GW). Bu, önceki yıla kıyasla yatırımlarda %70’lik bir artışı ifade etmektedir ve şu anda inşaat halinde olan iki büyük açık deniz projesi için sağlanan finansman kaynağını da içermektedir: Hollanda’daki Hollandse Kust Zuid ve Birleşik Krallık’taki Dogger Bank.

Harekete öncülük eden Birleşik Krallık, toplam 43 milyar euro’luk yatırımın 13 milyar euro’luk kısmını sağlarken ardından gelen Hollanda 8 milyar euro, Fransa 6,5 milyar euro ve Almanya 4,3 milyar euro tutarında katkı sağlamıştır.[12]

Rüzgar enerjisinin piyasada daha geniş bir alana yayılması için yapılan planlar hız kazanmaya devam etmektedir. Birleşik Krallık hükümeti, 2030 yılına kadar yüzer solar enerji panellerinden 1 GW enerji üretme girişiminin bir parçası olarak İngiliz suları etrafındaki açık deniz rüzgar limanı tesislerine yatırım yapmak için 220 milyon dolarlık bir sermaye ayırmıştır.[13] Birleşik Krallık, kaynaklarını aynı zamanda ülkelerin yenilenebilir enerji altyapısı kurmalarına ve salgın sonrası “yeşil büyüme” hareketini takip etmelerine yardımcı olmayı amaçlayan 4,1 milyar ABD doları tutarındaki bir plan olan Temiz Yeşil Girişimine aktarmaktadır.[14] Fosil yakıt şirketleri de rüzgarın mucizesinin farkına varmaktadır. Norveçli petrol devi Equinor, üç adet yüzer kolonu bağlayan çelik kirişlere sahip yarı dalgıç türbin temelli yeni yüzer rüzgar platformunun tasarımına ait ilk görüntüleri sunmuştur.[15] Sistem, standart açık deniz türbin tasarımlarına göre birçok avantaja sahiptir: Arızaya karşı daha dayanıklıdır ve daha hızlı monte edilebilir. Yeni türbinler, GW’lık kapasitelere sahip yüzer projelerin tek bir fazda konuşlandırılmasına olanak sağlayacak ve Equinor’un 15 dönümlük ScotWind açık deniz kiralama teklifini sunduğu ihalede yer alacaktır.

Sektörün geleceğine yönelik bahse girmek, iş açısından mantıklı görünmektedir. Avrupa Rüzgar Teknolojisi ve Yenilikleri Platformu’nun (ETIPWind) yeni raporunda yenilenebilir enerji üretiminin, Avrupa ekonomisini karbondan arındırmanın en ucuz yolu olduğunu ifade edilmektedir. Bu platformun gerçekleştirdiği araştırmalar, 2050 yılına kadar Avrupa’nın enerji ihtiyacının %75’inin elektrikle karşılanacağını ve rüzgarın bu rakamın üçte ikisini sağlayacağını göstermektedir.[16]

Her yeni türbin, Avrupa’da tahmini olarak 10 milyon euro’luk bir ekonomik faaliyet oluşturmaktadır; doğru destek ve teşviklerle sektörün 2030 yılına kadar 150.000 yeni iş yaratabileceği düşünülmektedir.[17]

Kuralları baştan yazan teknoloji

Yenilenebilir enerjiye karşı gelen yaygın argümanlardan biri de dalgalı tedarik sorunudur, örneğin rüzgar canlı bir şekilde esmediğinde, fabrikalarımızın ve taşıma sistemlerimizin çalışmaya devam etmesi için ne yapılması gerektiği gibi. 2020 ve 2021 yıllarında batarya depolama ve “Power-to-X” teknolojisi ile ilgili kavramlar konusundaki ilerlemeler teşvik edici bir şekilde devam etmiştir.

Power-to-X, arz fazlasının oluştuğu dönemlerde fazla enerjinin şebekeye yönlendirilmesini ve farklı sektörlerde, örneğin kimyasallar, yakıt ve gaz dönüşümü için kullanılarak elektrolizle hidrojene dönüştürülmesini ifade etmektedir. Son 12 ay içinde gaz türbinleri, kombine çevrim santralleri, pistonlu motorlar ve yakıt hücreleri gibi yeniden dönüştürme teknolojilerinde daha fazla ilerleme kaydedilmiştir.

Bu tür atılımlar, Hollanda kıyısında bulunan büyük bir açık deniz rüzgar çiftliği olan NortH2 (Equinor, Gasunie, Groningen Seaports, RWE ve Shell Nederland arasında bir iş ortaklığı) gibi projelere güçlü bir destek sağlamaktadır. NortH2, 2030 yılına kadar 4 GW yeşil hidrojen üretmeyi ve on yıl sonra bu rakamı 10 GW’a yükseltmeyi hedeflemektedir.[18]

Çin’in Hebei eyaletinde ise 2021 sonu itibarıyla devreye alınması beklenen 200 MW’lık bir kıyı rüzgar çiftliğinde elektroliz kullanılarak yılda 10 MW yeşil hidrojen üretilmesi planlanmaktadır.

Daha güneyde, Batı Avustralya’nın devasa 15 GW rüzgar/güneş Asya Yenilenebilir Enerji Merkezinin, 2027 yılında faaliyete geçmesi ve 26 GW’a kadar yenilenebilir enerjiyi yeşil hidrojen ve amonyak üretimi için kullanması beklenmektedir.

Son on yılda %90’a kadar düşen batarya fiyatları nedeniyle, batarya depolama teknolojisindeki maliyetler de düşmeye devam etmektedir.

Abdul Latif Jameel’de büyük değişiklikler yapmanın cesur adımlar atmayı gerektirdiğini biliyoruz; bu nedenle Abdul Latif Jameel Energy’nin bir parçası olan önemli yenilenebilir enerji işletmemiz Fotowatio Renewable Ventures (FRV) aracılığıyla en son teknolojiye yönelik araştırmalara fon sağlamaktayız.

FRV’nin yenilikçi kolu FRV-X, İngiliz yenilenebilir enerji geliştiricisi Harmony Energy ile ortaklık kurarak Birleşik Krallık’taki çığır açan iki enerji depolama projesine katılmaktadır: 68 MWsa kapasite için 28 adet Tesla Megapack batarya serisi kullanan 34 MW Contego tesisi, yenilenebilir kaynaklardan enerji depolama imkanı ve Birleşik Krallık Ulusal Şebekesine en üst düzeyde esneklik sunan 7,5 MW kapasiteli Holes Bay tesisi. Ayrıca, bu ortaklar kısa süre önce Essex’teki Clay Tye’de bulunan, Birleşik Krallık’ın en büyük Batarya ile Enerji Depolama Sistemi (Battery Energy Storage System, BESS) planlarını duyurdular.

FRV-X Genel Müdürü Felipe Hernández şunları söylemiştir: “Bu projeler, Birleşik Krallık’ta yenilenebilir enerjiye olan bağlılığımızın ve karbonsuzlaştırılmış enerji sistemine geçişe yönelik sürekli desteğimizi vurgulamaktadır. Yakın gelecekte, sadece Birleşik Krallık’ta değil, faaliyet gösterdiğimiz diğer pazarlarda da enerji depolama hattımızı büyütmeyi hedefliyoruz.”

FRV ayrıca, Avustralya’nın Queensland şehrinin Dalby bölgesindeki 5 MW kapasiteli Dalby 1 hibrit güneş enerjisi ve Batarya Enerjisi Depolama Sistemi (BESS) projesini desteklemektedir ve projenin, bu yılın Aralık ayında tamamlanması planlanmaktadır.

Bu faaliyetler, FRV’nin Şili’deki Hybrid Wind Rarinco ve Solar Punta del Viento 343 MW hibrit 945 MWsa/yıl kapasiteli projeleri de dahil olmak üzere, diğer yeşil enerji üretim projeleri de tamamlanarak 2023 yılında faaliyete geçtiğinde 391.841 haneye elektrik tedarik edecektir ve kısa süre önce çevre işleri lisans onayı almıştır.

Rüzgar enerjisindeki en heyecan verici gelişmelerden bazıları Abdul Latif Jameel’in yuvasında, Suudi Arabistan’da gerçekleşebilir: Ülke, bu yıl GWEC tarafından “izlenmesi gereken pazar” olarak öne çıkarılmıştır.[19]

GWEC, Suudi Arabistan’ı kara rüzgar üretim potansiyeli bakımından dünyada 13. sırada değerlendirmektedir. Belirtilen sahalardaki yıllık kara rüzgar hızları 6-8 m/sa arasında kaydedilmiştir ve yılın büyük bir kısmında tutarlıdır. Tamamen faydalanılması halinde bu rüzgar potansiyelinin, Suudi Arabistan yenilenebilir enerji sektöründe on yılın sonuna kadar 750.000’e kadar iş yaratabileceği düşünülmektedir.

Ülkedeki National Renewable Energy Program (NREP), 2030 yılına kadar 58,7 GW yenilenebilir enerji üretmeyi hedeflemekte olup bu miktarın 16 GW’ı rüzgardan elde edilecektir. Suudi Arabistan’ın 2022’nin ilk çeyreğinde faaliyete geçecek olan 500 milyon ABD doları tutarındaki 400 MW’lık Dumat-al-Jandal rüzgar çiftliği projesinin ihalesi sonuçlanmıştır.

Suudi Arabistan’daki rüzgar enerjisi ile ilgili iddialar, Tabuk Eyaleti’nde şu anda inşa edilmekte olan yenilenebilir enerjiye sahip akıllı bir şehir olan Neom tarafından da kanıtlanmaktadır. 2025 yılında tamamlanması planlanan birinci aşaması ile Neom şehri, 4 GW rüzgar ve güneş enerjisi ile desteklenen dünyanın en büyük yeşil hidrojen projesi olma iddiasına sahip olacaktır.

Gördüğümüz gibi, rüzgar neredeyse orada bir yol vardır.

Rüzgar yeni bir yön sunuyor

Fady Jameel
Fady Jameel
Başkan Vekili ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı
Abdul Latif Jameel

COVID-19’un küresel enerji tüketimini azaltarak iklim değişikliğini frenlediğine inanmak kulağa hoş geliyor olabilir. Ancak bu yalnızca geçici bir moladır. Abdul Latif Jameel Başkan Vekili ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fady Jameel’in Spotlight makalesinde belirttiği gibi, dünya COVID-19 ile mücadele ederken iklim değişikliği ilerleyişine ara vermemiştir. Karbon emisyonlarının 2020 yılında %6 oranında düşmesine karşın, sektörün tekrar yükselişe geçtiği 2021 yılında G20 ülkelerindeki emisyonların %4 oranında artması beklenmektedir.[20] Hindistan ve Çin’in de aralarında bulunduğu pek çok ülke, 2019 yılındaki emisyon seviyelerinin üzerine çıkacaktır.

“Rakamlar yıldan yıla farklılık gösterebilir ancak temelde yatan gerçek, oldukça karamsar bir tablo ortaya koyuyor.” sözleriyle durumu ifade eden Fady, “Dünyada nerede yaşarsak yaşayalım, göreceli refahımız ne olursa olsun, küresel ısınma, yaşam tarzımız için bir tehdit olmaya devam edecek.

“Abdul Latif Jameel’de, özel yatırımların, insanların yaşamlarını ve potansiyel müşterilerini şimdi ve gelecekte önemli ölçüde iyileştirmesi için kamu sektörünü nasıl teşvik edebileceğini göstererek bu yolda model olarak liderlik etme konusunda tutkuluyuz.

“Hiç kimse bu küresel salgının dünya çapında kontrolsüz bir şekilde yayılacağını öngöremediği gibi, gezegenin 2 derecelik ısınmanın zirvesine ulaşmasını istemedi. Ama değiştiremediğimiz şeyler için sızlanmamız gereksiz, yapılacak çok fazla iş var.” diyerek kararlılıklarını ortaya koymuştur.

İleriye baktığımızda, GWEC, rüzgar gücünü yeşil enerjiye geçiş sürecinin merkezine yerleştirmek için uygulamadan psikolojiye kadar birçok temel adımın altını çizmektedir:[21]

  • Dürüstlük: Yasa yapıcılar ve düzenleyiciler, şu anda bulunduğumuz yer ile olmamız gereken yer arasındaki boşluğu vurgulayarak aciliyet duygusu oluşturmalıdır.
  • Aciliyet: Planlayıcılar, bürokrasiye son vererek ve yeni rüzgar çiftlikleri için izin sürecini düzene sokarak “acil iklim vakası” yaklaşımını benimsemelidir.
  • Adillik: Hükümetler fosil yakıtlara dayalı enerji sistemlerinin bırakılmasına yardımcı olmalı ve karbon emisyonlarının sosyal yükümlülüklerinin adil bir şekilde dengelenmesini sağlamalıdır.
  • Koordinasyon: Yenilenebilir enerji pazarındaki paydaşlar; kimyasal madde, tarım ve nakliye endüstrilerini karbondan arındırmak için gerekli bu zorlu geçiş sürecinde sektörlere yardımcı olmak üzere bir araya gelmelidir.

“Hava olayları bizim için faydalı veya zararlı olabilir, seçim bizimdir.” diye ekliyor Fady Jameel. “Birlikte çalışarak ve doğanın gücünden yararlanarak rüzgarı, enerji gündemine taşıyabilir ve gezegenimizi korumaya yardımcı olabiliriz.”

 

[1] https://gwec.net/wp-content/uploads/2021/03/GWEC-Global-Wind-Report-2021.pdf

[2] https://www.irena.org/-/media/Files/IRENA/Agency/Publication/2019/Sep/IRENA_Transforming_2019_Summary.pdf

[3] https://gwec.net/wp-content/uploads/2021/03/GWEC-Global-Wind-Report-2021.pdf

[4] https://www.iea.org/reports/world-energy-outlook-2021

[5] https://www.theguardian.com/environment/2021/oct/13/carbon-emissions-will-drop-just-40-by-2050-with-countries-current-pledges

[6] https://gwec.net/wp-content/uploads/2021/03/GWEC-Global-Wind-Report-2021.pdf

[7] https://www.theguardian.com/environment/2021/oct/12/china-coal-fired-plants-uk-cop26-climate-summit-global-phase-out

[8] https://www.mckinsey.com/~/media/McKinsey/Industries/Oil%20and%20Gas/Our%20Insights/Global%20Energy%20Perspective%202019/McKinsey-Energy-Insights-Global-Energy-Perspective-2019_Reference-Case-Summary.ashx

[9] https://gwec.net/wp-content/uploads/2021/03/GWEC-Global-Wind-Report-2021.pdf

[10] https://www.consilium.europa.eu/en/policies/green-deal/eu-plan-for-a-green-transition/

[11] https://windeurope.org/newsroom/press-releases/its-official-the-eu-commission-wants-30-gw-of-new-wind-a-year-up-to-2030/

[12] https://windeurope.org/newsroom/press-releases/money-pouring-into-wind-energy-despite-covid-but-are-there-enough-projects-out-there/

[13] https://www.rechargenews.com/wind/britain-bets-on-floating-wind-with-220m-kickstart-pot-for-coastal-industrial-hubs/2-1-1091349

[14] https://www.rechargenews.com/energy-transition/britain-launches-developing-nations-angled-green-funding-package-plan/2-1-1091929

[15] https://www.rechargenews.com/wind/equinor-eyes-gigawatt-scale-floating-wind-off-scotland-with-new-foundation-concept/2-1-1091513

[16] https://etipwind.eu/files/reports/Flagship/fit-for-55/ETIPWind-Flagship-report-Fit-for-55-set-for-2050.pdf

[17] https://windeurope.org/newsroom/press-releases/money-pouring-into-wind-energy-despite-covid-but-are-there-enough-projects-out-there/

[18] https://gwec.net/wp-content/uploads/2021/03/GWEC-Global-Wind-Report-2021.pdf

[19] https://gwec.net/wp-content/uploads/2021/03/GWEC-Global-Wind-Report-2021.pdf

[20] https://www.climate-transparency.org/g20-climate-performance/g20report2021

[21] https://gwec.net/wp-content/uploads/2021/03/GWEC-Global-Wind-Report-2021.pdf