Ne zaman bir gazete açsam veya güncel olayların bildirildiği bir web sitesine tıklasam, dikkatimi hemen bir şey çeker: modern dünya, kontrol edilmezse medeniyetimizi tehdit eden ve haklı olarak medyanın dikkatini çeken bir dizi varoluşsal tehditle karşı karşıyadır.

Bu temel tehlikelere odaklanmış olmamız belki de modern sanayi sonrası çağdaki yaşam kalitemizi daha az dramatik bir şekilde tehlikeye atan sayısız diğer sorunu görmezden gelmemize neden olmaktadır.

Gürültü kirliliğini ele alalım. Gürültü kirliliği, gezegenimizi hep birlikte kuşatan CO2 seviyelerinde artış, plastik kirliliği veya su sistemleri üzerindeki kirlilik baskısı gibi “kirlilikler” ile karşılaştırıldığında küçük bir sorun gibi görünebilir. Oysa gürültü kirliliğini hafife almak, rahatsız edici bir veri dizisini göz ardı etmek demektir.

Gürültü kirliliğinden hiç kimsenin ölmediğini mi düşünüyorsunuz? Bu trajik bir yanılgı olurdu. Sadece Avrupa’da, çevresel gürültüye uzun süreli maruz kalmanın yılda 12.000 erken ölüme ve yılda 48.000 yeni iskemik (arteriyel blokaj) kalp hastalığı vakasına neden olduğu düşünülmektedir.[1]

Açıkçası, bu daha derin inceleme gerektiren bir kamu sağlığı tehlikesidir. Burada atacağımız ilk adım, gürültü kirliliğinin tam olarak ne anlama geldiğini tanımlamaktır.

Ancak o zaman, genellikle gözden kaçan bu sorunun gerçek bir düşman olduğunu görüp gürültüyü azaltmamız için bize yol gösteren stratejiler ortaya koyabiliriz.

Yanlış ses, yanlış yer, yanlış zaman

Psikolojik açıdan bakıldığında, gürültü tamamen öznel bir deneyimdir.

Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın (UNEP) Frontiers 2022 raporunda çevresel sorunlar ve çözümler hakkında not edildiği üzere: “İstenmeyen her ses aslında bir gürültüdür. Gürültüler çok yüksek olduğunda ve çok uzun süre devam ettiğinde, gürültü kirliliğine dönüşürler.”[2]

Öncelikle, “sessizliğin” sihirli bir ilaç olduğu efsanesini bir kenara bırakalım.

Ne de olsa sessizlik yalnızca bir efsaneden ibarettir.

Nörologlar, dış gürültünün olmadığı ortamlarda bile insan beyninin, kulak kanallarının içinde titreşen hava moleküllerinin sesini veya kulaklardaki sıvıların şırıltı sesinin algılayacak kadar hassas olduğunu göstermiştir.[3] Kendi kalp atışlarımızın vuruşları nedeniyle sürekli olarak dikkatimizin dağılmamasının tek nedeni, iç ve dış uyaranlar arasındaki kritik ayrımı koruyarak kalp ve beyin arasındaki iç korteks filtrelerinin duyuları filtrelemesidir.[4]

Bedenimizin parçaları üzerinde farkında olduğumuz bir eylem olmadan, günlük hayatımızdaki dikkat dağıtıcı arka plan gürültülerinin çoğu filtrelenir ve bu da dikkatimizi gerektiren olaylara veya seslere konsantre olmakta özgür olmamızı sağlar.

Modern gürültü kirliliği, beynin binlerce yıllık bu filtrelerini karıştırıyor. Gürültü kirliliğini yanlış zamanda, yanlış yerde veya yanlış ses seviyesinde yanlış bir ses olarak düşünün. Bir de her yerde olduğunu hesaba katın.

Otomobiller yollarda gümbür gümbür ilerliyor. Uçaklar gökyüzünde vızır vızır uçuyor. Trenler raylarda takır takır ses çıkarıyor. Fabrikalarda, inşaat tesislerinde ve kavşaklarda ağır makineler tangır tungur çalışıyor. Spor arenalarından ve konser stadyumlarından gece gündüz ses yayılıyor. Yetmezmiş gibi bir de etrafınızdaki herkesin telefonlarından gelen tıkırtı, ötme, çınlama ve vızıltı seslerini de unutmayalım.

Birbiriyle yarışan bu ses dalgalarının yarattığı karmaşanın ortasında yaşıyor, çalışıyor, düşünüyor ve eğer şanslıysak . . . uyuyoruz.

Ancak sonuncusu sadece ev olarak adlandırdığımız yere bağlı olabilir.

Dünyadaki en gürültülü yerler

Dünya nüfusunun yarısından fazlası şehirlerde yaşamaktadır. Kentsel nüfusun 2050 yılına kadar iki kattan daha fazla artması beklenmektedir[5]. Bir şehir başlı başına gürültü kaynağıdır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), ortalama yol gürültüsü limitinin herhangi bir günde 53 dB’i geçmemesini tavsiye etmektedir.[6] Oysa yol gürültüsüne ilişkin istatistikler gayet açık ve nettir.

Asya’da Bangladeş’in başkenti Dakka’da yol gürültüsü seviyeleri 119 dB’e kadar çıkmaktadır. Moradabad, Hindistan’daysa bu rakam 114 dB’e ulaşmaktadır. İslamabad, Pakistan’da bu rakam 105 dB’e ulaşmakta; Vietnam’daki Ho Chi Minh şehrinin bazı kısımlarındaysa 103 dB’e kadar yükselebilir.

Afrika’da ise İbadan, Nijerya 101 dB’e ulaşıyor ve Cezayir’in başkenti ise 100 dB ile çok da geride kalmıyor.

Batı dünyasındaki şehirler, bu çok sesli gürültü seviyelerine ulaşamasa da önerilen seviyelerin çok üzerinde trafik gürültüsü yaşarlar.

New York, ABD’de 95 dB; Puerto Vallarta, Meksika’da 85 dB ve Bogota, Kolombiya’da 83 dB’e ulaşır. Atlantik Okyanusu’nun bir ucundaysa Londra, Birleşik Krallık genelinde 86 dB’e ulaşır; Tokat, Türkiye’de 82 dB ve Paris, Fransa’da 89 dB seviyelerindedir.

Aşırı gürültü kirliliğinin en açık belirtilerinden biri de işitme kaybı vakalarındaki artıştır.

ABD’de işitme kaybı yaşayan yaklaşık dört milyon insanın yaklaşık %25’inin bu duruma “gürültü nedeniyle” düştüğü kabul edilmektedir.[7] Yaklaşık 30 milyon Amerikalının her gün iş yerinde tehlikeli seviyelerde gürültüye maruz kaldığı göz önüne alındığında, bu pek de şaşırtıcı değildir.[8]

Yakın zamanda yapılan bir çalışmada, şehirlerde yaşayan insanların gerçek yaşlarından 10 ila 20 yaş daha büyük yaştaymış gibi işitme kaybı yaşadıkları tespit edilmiştir. Bu, şehir gürültüsü ile insanların işitme sisteminin zarar görmesi arasındaki somut bağlantının bir kanıtıdır.[9]

Elbette, aşırı gürültünün etkisiyle zarar gören sadece işitme sistemi değildir. Gürültü kirliliği tüm vücudu hatta bunun da ötesinde insanın zihnini etkiler ve genellikle yıkıcı sonuçlar doğurur.

Gürültü vücudu ve zihni yıpratır

Gürültü kirliliğine sürekli maruz kalmanın, rahatsızlık ve uyku bozukluğundan kardiyovasküler ve metabolik hastalığa ve hatta bilişsel bozukluğa kadar bir dizi belirtiye neden olduğu kanıtlanmıştır.[10]

BM tarafından bildirilen iki vaka çalışması, gürültünün psikolojik bozulmaya neden olan etkilerinin nasıl ciddi fiziksel rahatsızlıklar olarak ortaya çıkabileceğini göstermektedir.[11] Güney Kore’deki gürültü verileri ve tıbbi verilerin sentezlendiği bir tıbbi çalışma, gün içi gürültü seviyesindeki her 1 dB’lik artış için kardiyovasküler ve serebrovasküler hastalık durumlarının %0,17 ila %0,66 oranında arttığını göstermiştir. Başka bir çalışmada ise yüksek trafik gürültüsüne maruz kalan Toronto, Kanada sakinlerinin kalp krizi ve kalp yetmezliği insidansının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Diyabet ve hipertansiyon riski de artmıştır.

Gece gürültü kirliliği ise özellikle zararlıdır. Kötü uyku alışkanlıkları, vücudun hormonal düzenlemesini ve kardiyovasküler fonksiyonunu etkileyerek hem fizyolojik hem de psikolojik stres tepkilerine neden olur.

Gece gürültüsü, bazı tahminlere göre Avrupa’da 22 milyon insanın kronik gürültü rahatsızlığı yaşamasının ve 6,5 milyon insanın uyku bozukluğu yaşamasının birincil nedenidir. AB genelinde, yaklaşık beş kişiden biri düzenli olarak sağlığa zararlı olarak kategorize edilen gürültü seviyelerine maruz kalmaktadır.[12]

Aşırı gürültü vücudu olduğu kadar zihni de etkiler. Amerika Ulusal Biyoteknoloji Bilgi Merkezi’ndeki (NCBI) araştırmacılar, gürültü kirliliği ve depresyon arasında güçlü bir ilişki keşfettiler. Nüfusun genelinde görülen depresyon ve anksiyete vakalarının, “şiddetli gürültü rahatsızlığı” nedeniyle iki katına çıkmasına neden olduğu bir ilişki tespit etmişlerdir.[13]

Özellikle çok genç ve yaşlılar yüksek risk grubundadır. Yoksul ailelerin genellikle sanayi bölgeleri, işlek caddeler veya atık sahaları gibi tipik olarak daha gürültülü yerlerin yakınında yaşamaya zorlanmasıyla yoksul aileler de aynı şekilde bu durumdan mustariptir.[14]

Gebelik de kırılganlığı artırır. 2018 yılında yapılan bir çalışmada, daha yüksek gürültü kirliliğine maruz kalan anne adaylarında, tansiyonu tetikleyen tehlikeli bir durum olan preeklampsi görülme olasılığının daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.[15]

Gürültü kirliliği, çocukların zihinsel gelişimlerine de etki eder. Avrupa genelinde okul çağındaki yaklaşık 12.500 çocuğun özellikle uçak gürültüsü nedeniyle okuma bozukluğu yaşadığı düşünülmektedir.[16] Havaalanlarının yakınında yaşayan çocukların bile uzun süreli bellek kaybı belirtileri sergilediği görülmüştür.[17]

Bu durumdan yalnızca insanlar değil, biyosferimizi paylaştığımız diğer canlılar da zarar görür.

Genellikle insan kaynaklı gürültü kirliliği nedeniyle ortaya çıkan 4 kHz altındaki frekanslar, hayvanların iletişim ve yiyecek bulmak için kullandıkları frekansları bastırır.[18] Örneğin yarasalar, avlamak için sesle yer belirleme yöntemini kullanır; ancak arka plan gürültüsü, av bulmak için daha uzun mesafelere uçmalarını gerektirir.

Canlılar, çiftleşecekleri karşı cinsi etkilemekten bölgelerini korumaya ve tehlike uyarısı vermeye kadar bir çok temel fonksiyonları için sesten yararlanırlar. Gökyüzündeki kuşlardan, otoyol boyunca yaşayan böceklere ve amfibilere kadar bu temel yeteneklerden yoksun kalan canlılar, erken ölümle ve daha az üreyebildikleri bir ortamla karşılaşırlar.

Denizin altında yaşamak da gürültüden korunma sağlamaz. Tekne motorlarından, sonar sensörlerinden ve derin deniz madenciliği ekipmanlarından kaynaklanan gürültü karışıklığı deniz canlılarının yön bulma ve iletişim kurma yeteneğini engeller. Büyük konteyner gemileri 190 desibel seviyesinde gürültü yayarak çevrelerindeki canlıların sesle yer belirleme menzilini %95’e kadar azaltabilir. Kuzey Pasifik sularında, Kanada kıyısındaki katil balinaların sayısı hızla düşmüş ve son kırk yılda somon balığı sayısı %60 oranında azalmıştır.[19]

Gürültü kirliliği gıda üretimini bile etkiler. Arılar, böcekler, kelebekler ve güveler gibi polen taşıyıcılar, aşırı gürültü nedeniyle bir alanı terk ederlerse bitki yaşamı bozulur ve gürültü kirliliği sorununun etki alanını, doğrudan çiftçilik ve yetiştirme sistemlerimizin merkezine kadar genişletir.

Gürültü kirliliği aramızdaki gizli düşmandır. Ancak gizlenmek için profilini düşük tutma zahmetine bile girmiyor. Her gün kulak zarlarımızda motor sesi, uğultu ve vızıltı olarak dolaşıyor; ancak bu sorun hala dikkatlerden kaçıyor.

 

Dünyanın en zeki insanları hava ve su kirliliği tehditlerine karşı birlik olurken, gürültü sessizce gündemden kaçıyor. Yaşam kalitemizi iyileştirmemize yardımcı olmak için istenmeyen gürültülerin neden olduğu durumu bir şekilde tersine çevirmeliyiz.

Ses açısından daha duyarlı alanlar yaratmak

Görünüşe göre gürültü kirliliğiyle mücadele etmek için atabileceğimiz birçok adım var ve tek gereken inovasyon, irade ve yatırımların doğru bir şekilde bir araya getirilmesi.

Gürültü kirliliğinin neden olduğu tehlikeler daha akut hale geldikçe şehir planlamacıları, daha uyumlu ses alanları yaratmaları yönünde yeni bir baskı ile karşılaşıyorlar. Gerçekten de ses alanı tasarımı hızla kendi başına bir disiplin haline geliyor. Buna yön veren ise bir tabiatın doğal özellikleri, önceden var olan altyapısı ve kamunun onu ne amaçla kullanacağıdır.

Dahası, bu yöntemlerden bazıları çevremizi daha temiz, daha yeşil ve görsel olarak daha hoş hale getirme çabalarıyla muntazam bir şekilde örtüşüyor.

Örneğin ağaçlar, yeterli yoğunlukta ekildiğinde yol kenarında mükemmel bir ses tamponu işlevi görür ve trafik gürültüsünün yerleşim bölgelerine ulaşmasını önler. Çalılar, bitki kaplı duvarlar ve çatı bahçeleri de benzer şekilde akustik enerjiyi emer ve katı bir yapıya sahip kentsel yüzeylere kıyasla gürültü artışını önler. Sağladıkları CO2 emiliminden bahsetmiyoruz bile.

Bu etki çok önemlidir. UNEP, Frontiers 2022 raporunda, “Geleneksel karayolu gürültü bariyerlerinin ardına özel olarak ağaç sıralarının veya üzerinde bitki bulunan gürültü duvarlarının yerleştirilmesi, gürültü seviyelerini 12 dB’e kadar azaltabilir” diyor.[20]

Diğer her şey başarısız olduğunda, çözümler tasarlanabilir. Gürültü kaynaklarını o muhitin sakinlerinden ve sokaklarındaki insanlardan izole etmek için kurulabilecek farklı bariyer türlerini düşünün. Toprak banketler (toprak veya kayalarla dolu yükseltilmiş banketler) ve istihkam duvarları (toprak veya kayalarla dolu kafesler) mükemmel etkiye sahip uzun ömürlü ve ucuz bariyerler oluşturur. Plastik ve araba lastikleri gibi geri dönüştürülmüş ürünlerin, ses siperleri için özellikle etkili malzemeler olduğunu kanıtlamıştır. Kullanımdan kaldırılmış rüzgar türbini kanatlarından gelen fiberglasın bile trafik gürültüsü seviyelerini 6-7 dB azalttığı gösterilmiştir.[21]

Genel ve özel alanlarımızda istenmeyen gürültüye karşı tamponlar yerleştirmek yerine, sorunu diğer açıdan ele almaya, en başta yarattığımız gürültü miktarını azaltmaya ne dersiniz?

Bir endüstriyel tesisin yakınında gürültü seviyesini 63 dB olarak ölçen bir gürültü ölçüm cihazı.

Gürültü kirliliğini azaltma

Peki ya yolların kendileri? Kauçuk lastikler otoyol boyunca dönerken sürtünmenin çıkardığı o “gümbürtüyü” hatırlayın. Modern zamanların bu laneti hakkında yapabileceğimiz bir şey mutlaka olmalı, değil mi?

Bilime göre, daha az hız daha az enerjinin sese dönüşmesi demektir. Bu nedenle, hızlı ve düşük maliyetli bir çözüm olarak, gürültü seviyelerini azaltmanın yanı sıra güvenliği artırmak için hız sınırlarını azaltacak yönetmelikler yerel düzeyde uygulanabilir.

Teknolojik açıdan bakıldığında, elektrikli araçların (EV’ler) yolları ele geçirmesi trafik gürültüsü yükünü kademeli olarak azaltacaktır. Elektrikli araçlar tipik olarak karşılaştırıldıkları içten yanmalı motorlu modellere kıyasla, düşük kentsel hızlarda 4-5 dB daha az gürültülüdür.[22]

Daha yüksek hızlarda, gözenekli asfalt yüzeyler gibi yeni yol materyallerinin de gürültü emisyonlarını azaltmaya yardımcı olduğu görülmektedir.

TATA Steel ile gürültüyü azaltan “SilentTrack” demiryolu rayının çapraz kesiti.
(Görüntü Sahibi © TATA Steel).

Teknoloji, aynı zamanda demiryollarından gelen gürültü kirliliğini de bastırmaya yardımcı olabilir. Örneğin TATA Steel, SilentTrack hatlarını demiryolu ağlarına kurmaya başladı.

TATA, yol titreşimlerini absorbe etmek için özel sönümleyiciler (kauçuk benzeri bir malzemeye çeliğin yapıştırılmasıyla yapılır) üreterek gürültü çıkışını potansiyel olarak %50’ye kadar azaltır.[23]

Raylardan gökyüzüne. Uçaklardan kaynaklanan gürültü kirliliği, uçakların aerodinamiğinde ve bileşenlerinde sürekli iyileştirmeler yapılarak azaltılabilir. Bu arada uçuş rotaları nüfusun yoğun olduğu alanlardan uzağa yönlendirilebilir. Ancak toplum katılımı bir zorunluluktur. Kentsel alanların yakınındaki uçuş rejimlerinde herhangi bir değişiklik yapılmadan önce kamu istişareleri zorunlu olmalıdır.

Fabrikalar ve endüstriyel birimler gibi büyük gürültü kaynağı olma eğilimindeki binalarda özel akustik yalıtım, dış dünyayı bu tesislerden gelen seslerden korumaya yardımcı olabilir. Sanayinin, eskiyen makineleri daha yeni ve sessiz üst modellerle değiştirmesine yardımcı olmak için hibeler sağlanabilir. Artan verimlilik nedeniyle, bu modern makinenin daha az enerji tüketmesi ve daha az kirletici yayması da muhtemeldir.

Dünya çapında, yasa koyucular ve düzenleyiciler gürültü yaratan faaliyetlere olan talebi tamamen azaltmak için birlikte çalışabilirler.

Ulusal bisiklet şeritleri ağını genişletmek, özel araçlara olan bağımlılığı azaltmaya yardımcı olacaktır; bu nedenle konut alanlarında daha fazla araçsız bölge olacaktır. Şehir merkezlerinin yayalaştırılması da benzer bir etkiye sahiptir. İdeal bir dünyada, en kalabalık sokaklarımızda şelalelerin sesinden başka bir ses yankılanmamalı.

Bisiklet kiralama planları da insanları dört tekerlekli araçlardan iki tekerlekli araçlara geçmeye teşvik eder. Örneğin, Manhattan, Brooklyn, Queens ve ötesinde 25.000 bisiklete ve 1.500’den fazla istasyona sahip New York’un Citi Bike programını düşünün.

Londra’nın 2019 yılında başlattığı Ultra Düşük Emisyon Bölgesi, daha sessiz hibrit ve elektrikli araçların benimsenmesini finansal olarak teşvik ederek gürültü azaltmada rol oynadı. Yeni kurallar kapsamında, Avrupa emisyon standartlarını karşılamayan araçlara günlük 12,50 £ ücret uygulanıyor. Planın yaklaşık 3,8 milyon insanın bulunduğu bir bölgeyi kapsayacağı ve Ağustos 2023’e kadar Londra Bölgesinin tamamını kapsayacak şekilde genişletileceği tahmin ediliyor. [24]

Yarım milyondan fazla insanın önerilen 53 dB sınırını aşan gürültü seviyelerine rutin olarak maruz kaldığı Berlin’de, iki şeritli yolların çoğu tek şeride indirildi. Bu da yaklaşık 50.000 sakin için gece gürültü seviyelerinde anında bir düşüşe yol açtı.

Uluslararası düzeyde, AB’nin Çevresel Gürültü Yönetmeliği, topluluk genelinde gürültü kirliliğinin izlenmesini ve azaltılmasını teşvik eder. Bu yönetmelik, ülkeleri, 100.000’den fazla sakinin bulunduğu tüm şehirler ve yılda 3.000.000’den fazla araç taşıyan tüm yollar için her beş yılda bir gürültü haritaları ve eylem planları oluşturmaya zorluyor.[25]

 

Bazen gürültü kirliliğine karşı en etkili çözüm . . . kaçmaktır.

Doğal seslerin ve sessiz koruma alanlarının ruh sağlığına faydaları artık anlaşılmıştır. Parklar, halka açık bahçeler, kanal yolları, doğal koruma alanları ve dinlence alanları gibi yeşil alanlar, modern şehir merkezlerinin kargaşası ve kaosunun arasında nefes almak için bir alan sunarak olumlu psikolojik etkiler yaratır. Böyle yerler, kendi kendine oluşmaz veya korunmaz. Bölgesel düzeyde mahallelerde yaptırım, finansman ve sürekli desteğe ihtiyaç duyacaklar. Doğaya, daha temiz havaya ve huzur ve sessizliğe erişimimizi ticari çıkarların tek başına yönetmesine izin verilmez.

Toplumlarımız ne kadar yeşil alan sahibi olursa hepimiz o kadar dengeli hissederiz.

Mantıklı, değil mi?

Gürültü kirliliğinin, yaşamı ve sağlığı gerçekten tehdit eden tehlikelerinin, sadece sesten rahatsız olmanın ötesine geçebileceğini öğrendik. Şimdi birlikte ses açısından daha uyumlu bir dünya için çabalamalıyız.

Bu çaba, politika taslağını hazırlayan kanun yapıcılardan, ozalit baskı planların üzerine eğilerek çalışan şehir planlamacılarına ve mimarlara, geleceğimizi şekillendirecek fabrikaları, teknolojileri ve makineleri kontrol eden sektör liderlerine kadar toplumun tüm katmanlarını kapsayacaktır.

Ancak gürültü kirliliği sorunu, bireyler olarak bize de sorumluluk yüklüyor. Hangi aracı satın almalıyım? İşe gitmek için toplu taşıma kullanmalı mıyım? Bu yıl bir kez daha yurt dışı tatiline çıkmalı mıyız? Oy verdiğim siyasi partinin öncelikleri nelerdir?

Tüm bu kararlar ve daha fazlası, kasabalarımızın ve şehirlerimizin önümüzdeki yıllarda yaratacağı gürültü miktarını ve “dünyada huzur” kavramının ulaşacağı yeni boyutu belirleyecektir.

 

[1] https://wedocs.unep.org/bitstream/handle/20.500.11822/38060/Frontiers_2022CH1.pdf

[2] https://wedocs.unep.org/bitstream/handle/20.500.11822/38060/Frontiers_2022CH1.pdf

[3] https://www.ctpublic.org/health/2015-03-16/there-is-no-such-thing-as-silence

[4] https://www.inverse.com/article/15229-why-can-t-we-hear-our-hearts-beat-here-s-how-our-brain-turns-down-the-volume

[5] https://www.worldbank.org/en/topic/urbandevelopment/overview#1

[6] https://wedocs.unep.org/bitstream/handle/20.500.11822/38060/Frontiers_2022CH1.pdf

[7] https://blog.arcadia.com/15-facts-stats-noise-pollution/

[8] https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC1253729/

[9] https://www.weforum.org/agenda/2017/03/these-are-the-cities-with-the-worst-noise-pollution/

[10] https://www.eea.europa.eu/articles/noise-pollution-is-a-major

[11] https://wedocs.unep.org/bitstream/handle/20.500.11822/38060/Frontiers_2022CH1.pdf

[12] https://wedocs.unep.org/bitstream/handle/20.500.11822/38060/Frontiers_2022CH1.pdf

[13] https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC4873188/

[14] https://wedocs.unep.org/bitstream/handle/20.500.11822/38060/Frontiers_2022CH1.pdf

[15] https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/S0269749118300988

[16] https://www.eea.europa.eu/articles/noise-pollution-is-a-major

[17] https://www.newscientist.com/article/dn2944-airport-noise-damages-childrens-reading/

[18] https://www.theguardian.com/environment/2019/nov/20/noise-pollution-wild-life-better-regulation

[19] https://www.theguardian.com/environment/2022/apr/12/ocean-of-noise-sonic-pollution-hurting-marine-life

[20] https://wedocs.unep.org/bitstream/handle/20.500.11822/38060/Frontiers_2022CH1.pdf

[21] https://wedocs.unep.org/bitstream/handle/20.500.11822/38060/Frontiers_2022CH1.pdf

[22] https://www.toi.no/getfile.php/1340825-1434373783/mmarkiv/Forside%202015/compett-foredrag/Lykke%20-Silent%20Urban%20Driving.pdf

[23] https://www.railway-technology.com/uncategorized/newstata-steels-silenttrack-noise-levels-blackfriars/

[24] https://wedocs.unep.org/bitstream/handle/20.500.11822/38060/Frontiers_2022CH1.pdf

[25] https://environment.ec.europa.eu/topics/noise/environmental-noise-directive_en