İklim değişikliğinin yıkıcı etkileri hiçbir sınır tanımıyor.

Avrupa’daki ısı dalgaları ve orman yangınlarından[1] Amazon’daki biyolojik çeşitlilik krizlerine[2] ve Pasifik ve Hint okyanuslarındaki çok sayıda ada grubunun deniz suyu ile sular altında kalmasına[3] kadar tüm toplumlar yaklaşan çevresel geçişte hayatta kalma mücadelesinde zorlu seçimler yapmak zorunda kalacak.

Dünya, iklim değişikliğinin yıkıcı etkileriyle karşı karşıya kalırken en ağır bedeli şimdiden eşitsizlik, yoksulluk ve çatışmalarla boğuşan Afrika ödeyecek gibi görünüyor.

54 ülkeye ve bir milyardan fazla insana ev sahipliği yapan Afrika’nın sorunlu bir geçmişi var. Kuraklık ve yüksek sıcaklıklar, uzun yıllardır süregelen susuzluk ve açlık sorunlarını daha da derinleştirerek on milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine neden oldu. Bu zorlu koşulların üzerine bir de iç huzursuzluklar ve sınır ötesi çatışmalar eklenince, zaten sıkıntılı durumda olan halk daha da büyük bir tehlikeyle karşı karşıya kaldı.

İklim değişikliğinin en kötü etkileri henüz tam anlamıyla hissedilmese de Afrika çok sayıda insani felaketin ortasında yer alıyor.

Etiyopya, Kenya ve Somali civarındaki Afrika Boynuzu, şu anda son 40 yılın en ciddi kuraklığıyla baş etmeye çalışıyor. Beş yıldır yağış almaması, 20 milyonu potansiyel bir kıtlık tehdidi ile karşı karşıya olan 50 milyon insanı etkiledi.[4] Ne yazık ki Afrika’da her 5 kişiden biri yetersiz beslenme sorunu yaşıyor, bu da kıtanın karşı karşıya olduğu insani krizin boyutlarını çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor.[5]

Böylesine sıcak ve kuru bir iklim, yerdeki bitki örtüsünü son derece yanıcı hale getirmiş ve 2022 boyunca sıcaklık nedeniyle çıkan orman yangınları Cezayir ve Tunus dışında da pek çok ülkeyi etkilemiştir.

Kasırgalar da ciddi zararlar vermiştir. Güney Afrika bölgesi, 2022 yılında özellikle Madagaskar’da kitlesel göçe ve insani acılara neden olan birçok amansız tropik fırtınayla karşı karşıya kaldı.

Deniz seviyesindeki yükselişler, kıyı açıklarında da benzer kaygılara neden oldu. Kızıldeniz ve Batı Hint Okyanusu boyunca deniz seviyeleri sırasıyla yılda 3,7 mm ve 3,6 mm artarak yıllık 3,4 mm’lik global ortalama artışın üzerine çıkmıştır.[6]

Gelecekte daha kötüsü olabilir. Afrika’nın içinde bulunduğu bu sıkıntılı durum, iklim değişikliğinin etkisiyle önümüzdeki yıllarda daha da derinleşebilir.

Tehlike çanları çalıyor, Afrika’da sıcaklıklar alarm veriyor

Afrika hem konumu hem de topografyasından dolayı küresel ısınmanın olumsuz etkilerine karşı oldukça savunmasız bir durumda. Buradaki sıcaklıklar dünyanın diğer yerlerine göre daha fazla ve daha hızlı artmaya devam edecektir.

Afrika’da sıcaklıklar hızla artıyor. 1991-2022 döneminde on yılda ortalama 0,3 oC’lik ısınma, 1961-1990 dönemindeki 0,2 oC’lik artıştan daha endişe verici bir tablo çiziyor.[7] Afrika’nın zayıf yönetişim, sosyal gerilimler, insani krizler ve silahlı çatışmalarla boğuşan “kırılgan devletleri”, 2040 yılına gelindiğinde, yılda 60 veya daha fazla gün boyunca 35 oC’nin üzerindeki bunaltıcı sıcaklıklara maruz kalma riskiyle karşı karşıya. Bu durum, kırılgan olmayan devletlere kıyasla dört kat daha fazla sıcak gün anlamına geliyor.[8]

Üstelik, yağış düzenlerinin de daha da belirsizleşmesi bekleniyor. İklim değişikliğinin bu etkileri, Afrika halkı için şiddetli hava felaketleri, tarım ürünlerinde büyük kayıplar, geçim kaynaklarının yok olması ve hızlanan çölleşme gibi varoluşsal bir soruna dönüşüyor.

Gelişmiş ülkelerin çoğunda, küresel ısınmanın etkileri daha çok yüksek faturalar, marketlerde azalan ürün çeşitliliği ve belki de iptal edilen tatiller şeklinde hissediliyor. Ancak Afrika’da, bu durum insanların yaşamlarını ve geleceklerini tehdit eden bir kriz haline geliyor.

Dünyanın bu hassas bölgesini gelecekte neler bekliyor? Küresel iklim bozulmaya devam ettikçe Afrika’nın sonsuza dek acı çekmesi mi gerekiyor yoksa politika, teknoloji ve yatırım girişimleri yoluyla kurtulmayı umut edebilir mi? İklim değişikliği tehdidine karşı bu büyük ve karmaşık kıtanın benzersiz kırılganlığının üstesinden gelmek için daha fazla empati ve anlayış gerekecektir.

İklim değişikliği krizinde yüz milyon insan acı çekiyor

İklim değişikliğinin Afrika üzerindeki etkileri, adaletsizliğin somut bir örneği. Tüm Afrika ülkeleri, yıllık küresel sera gazı emisyonlarının sadece %3,8’inden sorumludur. Bu oran Çin’in (%23), ABD’nin (%19) ve Avrupa Birliği’nin (%13) oranlarıyla karşılaştırıldığında oldukça düşüktür.[9] Benzer şekilde, kişi başına karbondioksit emisyonları yılda sadece 1,04 metrik ton olup bu da küresel ortalama olan 4,69 metrik tonun çok altındadır.[10]

Her ne kadar Afrika’nın sera gazı emisyonlarındaki payı düşük olsa da Dünya Meteoroloji Örgütü, kıtanın geleceğiyle ilgili endişe verici 6 alanı vurguluyor.

Bunlar arasında sıcaklık artışının hızlanması; tarımsal üretkenliğin düşmesi; aşırı hava şartlarının şiddetlenmesiyle gıda güvenliği, göç ve çatışma sorunlarının ortaya çıkması; risk azaltma fonu eksikliği; kayıp ve hasarların artan maliyeti ve yetersiz erken uyarı sistemleri yer alıyor.

Sıcak hava dalgaları, seller, kasırgalar ve kuraklık, her nerede ve ne zaman yaşanırsa yaşansın, yıkıcı sonuçlara yol açar. İklim değişikliğinin etkileri, tüm dünyayı tehdit etse de, en ağır yükü ekonomik olarak kırılgan bölgeler taşıyor. Örneğin Afrika’da, kişi başına düşen ortalama gelirin 2023’te sadece 2.000 ABD doları civarında olduğu düşünüldüğünde, bu durum daha da vahim bir hal alıyor.[11] Afrika’da, afet müdahale mekanizmaları henüz tam olarak gelişmiş değil. Yetersiz sanitasyon koşulları, hastalıkların kolayca yayılmasına zemin hazırlar ve açlık, küçük bir kıvılcımla bile hızla kıtlığa dönüşebilir.

Birçok insan, bu zorlu şartlar altında yaşamlarını sürdürmek için çetin bir mücadele veriyor.

İstatistikler, 2022’de Afrika’da yaşayan 100 milyondan fazla insanın iklim felaketlerinden etkilendiğini gösteriyor. Bu felaketler arasında kuraklık ve seller nedeniyle yaşanan 5.000 can kaybı da bulunuyor. Ancak geniş bir coğrafyada ve iletişimin zor olduğu bölgelerde veri toplamanın güçlüğü nedeniyle gerçek rakamların çok daha yüksek olması muhtemel.

İklim değişikliğinin etkileri Afrika’da sadece can kayıplarıyla sınırlı değil. 2022 yılında yaşanan iklim felaketlerinin ekonomik maliyeti 8,5 milyar ABD dolarını aştı. Bu rakam, gelişmiş ülkelerin gerisinde olan bir bölge için oldukça ciddi bir yük anlamına geliyor.

2022 yılında Afrika’da görülen hava, iklim ve su felaketleri. Not: Bazı felaket olaylarının neden olduğu ekonomik zararlar, ilgili verilerin mevcut olmaması nedeniyle şekilde gösterilmemiştir.

Çiftçilik, Sahra Altı Afrika’daki tüm iş gücünün yarısından fazlasının yaptığı, birçok Afrikalı ailenin ve ekonominin hayata tutunmasını sağlayan bir gelir kaynağıdır. Ancak iklim değişikliği, 1961’den bu yana tarımsal üretkenliğin yaklaşık üçte bir oranında azalmasına neden oldu.[12] Bu, dünyadaki diğer tüm bölgelerden daha sert bir düşüşe işaret ediyor ve Afrika’nın nüfusunu sürdürmek için yıllık olarak ithal ettiği gıda miktarını üç katına çıkarmak zorunda kalması anlamına geliyor.[13] Afrika’nın toprağı işlenen bölgelerinin yalnızca %3’ü kanallar veya rezervuarlarla sulanmıştır ve bu durum mahsullerin sel ve kuraklık felaketlerine maruz kalmasına neden olmuştur.[14] Bakım fonunun olmaması, onarım için oluşturulan sulama planlarını geçersiz kılabilir. Örneğin, Sudan’ın Gezira sulama ağı bir zamanlar kapsadığı 8.000 km2’lik alanın artık yarısını kapsıyor. Bazı senaryolarda, iklim değişikliğinin 2060 yılına kadar Afrika’nın kırılgan devletlerinde fazladan 50 milyon insanı daha açlığa sürükleyebileceği öngörülmektedir.[15]

UNECA’nın Afrika İklim Politikası Merkezi, iklim kaynaklı kayıp ve zararların ekonomik etkisini ölçmeyi amaçlar. Afrika için 290 milyar ABD doları ile 440 milyar ABD doları arasında bir maliyet tahmin ediliyor. Bu etkinin boyutu, nihayetinde gerçekleşen ısınmanın şiddetine bağlı olacaktır.

Afrika’nın iklim değişikliğinden sağ çıkabilmesi için uluslararası ortakların desteği gerekli olacaktır. Güçlü ve istikrarlı bir dünyanın sağlayacağı çıkarlar doğrultusunda Afrika’nın açlık, savaş ve kitlesel göçten kurtulmasına yardımcı olmak, küresel bir misyon haline gelmelidir.

Kendi kendine yetebilme, kalıcı çözümlerin anahtarıdır

Afrika, sahip olduğu muazzam kaynakların potansiyelini tam anlamıyla kullanabilseydi neler başarabileceğini hayal edin. Neredeyse sınırsız temiz enerji potansiyeli, bu başarıların en önemlilerinden biri olabilirdi. Afrika, dünyadaki güneş enerjisi potansiyelinin yarısından fazlasını barındıran bir kıta olmasına rağmen tüm kıtada kurulu güneş enerjisi kapasitesi, küçük bir Avrupa ülkesininkine ancak denk geliyor.[16]

Afrika genelinde güneş enerjisinin yanı sıra rüzgar, hidro ve jeotermal gibi sürdürülebilir enerji kaynaklarının kullanımı, kıtaya benzersiz faydalar sağlayabilir. Bu sadece daha temiz bir çevre ve iklim krizine karşı daha dirençli bir kıta yaratmakla kalmayacak, aynı zamanda daha fazla iş imkanı, ekonomik refah, sağlık koşullarının iyileştirilmesi ve toplumun her kesiminde daha fazla eşitlik anlamına da gelecektir.

Yeni enerji projelerinin sermaye maliyetlerinin gelişmiş ekonomilere kıyasla iki ila üç kat daha yüksek olduğu Afrika’da, BM’nin 2030 yılına kadar herkes için enerji erişimini sağlamaya yönelik Sürdürülebilir Kalkınma Amacı, ulaşılması zor bir hayal gibi görünüyor.[17] Bu açmaz, yüz milyonlarca insanın elektriksiz yaşamak zorunda kalmasıyla sonuçlanıyor ve bu durum, eğitim ve iş bulma imkanlarını ciddi şekilde kısıtlıyor.

Afrika’da yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaşması için şimdi büyük yatırımlar yapma zamanı. Uluslararası Enerji Ajansı’na (IEA) göre, 2030 yılına kadar yeşil elektrik Afrika’daki fosil bazlı alternatiflerden daha ucuza gelecek.[18]

Ancak, şu anda küresel enerji yatırımlarının yalnızca %3’ü Afrika’ya odaklanmış durumdayken ilerleme yavaş kalıyor.[19] Bu paradigmayı değiştirmek hem kamunun hem de özel sektörün cesur adımlar atması gerektirecektir.

Büyük küresel finans kuruluşları, özel sektörden gelen yatırımları etkin bir şekilde riskten arındırarak ve uzun vadeli ekonomik büyümenin temellerini atarak ilerlemeyi hızlandırmaya çalışıyor. Refah ve kalkınma, güvenilir enerji kaynaklarına erişimle mümkün olur. Bu hem evler hem de endüstriler için geçerlidir. Bölgenin özelliklerine göre, bazı yerlerde bu ihtiyaçlar, yerleşim merkezlerindeki sağlam elektrik şebekeleriyle karşılanırken daha uzak bölgelerdeyse güneş enerjisi ve akü sistemleri, şebeke bağlantısı olmayan çözümler sunabilir.

Uluslararası topluluk, Afrika’yı desteklemenin en iyi yolunun, ekonomik olarak kendi kendine yetmesine yardımcı olmak olduğunu biliyor. Bu, halkın sağlam bir sanayi altyapısı ve üretim gücü oluşturmasına olanak sağlayacak şekilde desteklenmesi gerektiğine işaret ediyor. Kamu sektörünün yapacağı yatırımlar muhtemelen paranın karşılığını olağanüstü bir şekilde verecektir. Bazı rakamlar, kalkınma kuruluşlarından gelen 28 milyar ABD doları değerindeki kalkınma sermayesinin, bu tutarın üç katından fazlasının özel fonlama yoluyla gelmesini sağlayacağını gösteriyor.[20]

İnisiyatif alan IEA’nın yeni “Afrika’da Temiz Enerjiyi Finanse Etme” raporu, bu on yılın sonuna kadar Afrika’da enerji yatırımlarının iki katına çıkarak yılda 200 milyar ABD dolarının üzerine taşımak için çağrıda bulunuyor. Raporda, bu iddialı yatırım hedefine nasıl ulaşılabileceğini ve temiz enerjiye yapılan yatırımların maliyetini nasıl düşürülebileceğini detaylı bir şekilde analiz ediliyor.

IEA’nın Afrika’daki sürdürülebilir yatırım çözümleri şunları içerir:

  • Hükümetlerden, kalkınma kuruluşlarından ve özel yatırımcılardan sermayeyi harekete geçirmek (ikincisi 2030 yılına kadar altı kat artıyor);
  • Yakacak odun bağımlılığını azaltmak için temiz pişirme programları başlatmak;
  • Kıta nüfusunun dörtte üçüne ev sahipliği yapan ancak kalkınma fonlarının yalnızca bir kısmını kendine çeken Afrika’nın daha düşük gelirli ülkeleri için eşit destek sağlamak;
  • Güvenilirliği artırmak, fırsat erişiminde eşitlik sağlamak ve yenilenebilir kaynakların hızlı entegrasyonuna yardımcı olmak için enerji şebekelerine iddialı bir şekilde yatırım yapmak;
  • Mümkün olan her yerde enerji talebini azaltmak için verimli projelere yönelik geniş kapsamlı yatırımları teşvik etmek;
  • Özel yatırımları riskten arındıran modern teknoloji projelerine yönelik fonlamak, modernleştirilmiş teslimat mekanizmaları, karma finansman yapıları ve çok taraflı kalkınma bankaları ile fonlamak;
  • Karbon pazarlarından yatırım çekmek için doğrulanabilir düzenleyici ve izleme çerçevelerini benimsemek.

Bu girişimlerin bazılarının zaten uygulandığını görebiliriz. Cibuti, yılda ortalama 130 mm yağış ile dünyadaki en kurak yerlerden biridir.[21] Her yıl 30.000’e yakın Cibutili, kıyı bölgelerindeki evlerinde okyanus taşkınlarıyla mücadele etmek zorunda kalıyor. Ancak Cibuti kısa süre önce bir dizi uluslararası ortağı kapsayan beş yıllık, çok bileşenli bir afet sigortası anlaşmasıyla bu tür felaketlerin etkilerini hafifletmeyi amaçlıyor.

Bu anlaşmada Cibuti Hükümeti, Afrika Risk Kapasite Grubu (ARC), Descartes Sigorta ve Dünya Bankası bir araya geldi. Bu sigorta planı, savunmasız toplulukları öngörülemeyen kuraklık ve yağıştan korurken, Dünya Bankası’nın Afrika Boynuzu’ndaki sığır çiftçilerini küresel ısınmanın etkilerinden korumak için tasarlanmış olan Pastoral Ekonomileri Riskten Arındırma, Dahil Etme ve Değer Geliştirme (DRIVE) Projesini tamamlamaktadır.

Cibuti anlaşması, bu modelin başarılı olabileceğinin bir göstergesi. Ortak kuruluşlar, Afrika’da 200 milyon insan için daha, benzer sigorta planlarının ortaya çıkmasını umuyor. Evleri ve geçim kaynaklarını koruyan acil durum planlaması ve müdahalesi, yalnızca teknik kaynakları ve fonları birleştirerek garanti edilebilir.

ARC’den David Maslo, Cibuti anlaşmasını, “Afet risk finansmanının sadece etkili olmadığını, aynı zamanda iklim değişikliğinin en savunmasız olanları en çok etkilediği Afrika’da hayati öneme sahip olduğunu kanıtlıyor.” şeklinde yorumluyor.[22]

Küresel ısınma Afrika’da ekonomik kalkınmayı engelliyor. İklim değişikliği, Afrika’nın tarım sistemlerini çökertmekle kalmayıp eğitim ve sağlık alanındaki kazanımları de tehlikeye atıyor ve kıtanın kültürel mirasını da yok olma riskiyle karşı karşıya bırakıyor. Gecikmeden harekete geçmek, bu tehlikelerin sınırlanmasına ve tüm dünyanın yararına daha dayanıklı bir Afrika inşa edilmesine yardımcı olabilir.

Sıcaklık ve nüfus artışı paralel ilerliyor

İklim değişikliğine karşı gerekli adımlar atılmazsa 2050 yılına kadar 100 milyondan fazla Afrikalı, evlerini terk etmek zorunda kalabilir. İklim değişikliği, Afrika Boynuzu’nda yaşayanların neredeyse %10’unu, ya iklim felaketlerinden korunmak ya da geçim kaynaklarını sürdürebilmek için göçe zorlayabilir.[23]

Bu kırılgan toprakların iklim değişikliğine karşı direncini artırmak, sürdürülebilir ve bağlantılı şehirlerin inşasıyla birlikte toprak, su ve diğer doğal kaynakların özenli bir şekilde yönetilmesini gerektirir. Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) Dayanıklılık ve Sürdürülebilirlik Tesisi gibi girişimler, umudun yeşermesine olanak sağlıyor. İklim değişikliğiyle mücadele etmek ve etkilerine karşı daha dirençli hale gelmek isteyen küçük ülkelere, bu fon aracılığıyla uygun fiyatlı ve uzun vadeli finansal destek sağlanıyor.[24]

Nairobi’de düzenlenen 2023 Afrika İklim Zirvesi gibi etkinlikler, sürdürülebilirlik yolculuğunda ivmeyi korumak ve ortak çözümler bulmak için büyük önem taşımaktadır. Hükümetler, işletmeler, STK’ler ve sivil toplumdan liderlerin yeteneklerini bir araya getiren bu zirve, kıta genelinde iklim dayanıklılığını artırmak için bir eylem çağrısı hazırladı. Önerilen önlemler şunları içeriyordu:

  • Afrika’nın geçmişten kalan borcunun yeniden yapılandırılması ve yeni iklim finansmanının ortaya çıkarılması;
  • Uluslararası toplumun COP15’de verdiği yıllık 100 milyar ABD doları iklim finansmanı sözünün yerine getirilmesi;
  • Kömür enerjisinin hızla azaltılmasının ve fosil yakıt sübvansiyonlarının hızla durdurulmasının sürdürülmesi;
  • 2050 yılına kadar Afrika ülkelerinin orta gelir seviyesine çıkmasını mümkün kılarak iklim pozitif yatırımlarının büyüme yolunda harekete geçirilmesi için güvence altına alınması;
  • Gelişmiş dünyanın geçmişten getirdiği sanayileşme yükünü dengelemek için COP27’nin “kayıp ve hasar” fonunun devreye alınması;
  • Paris İklim Anlaşması’nın amaçlarını yansıtmak için Afrika’da ekonomik büyümeye ve iş yaratmaya öncelik verilmesi;
  • Doğrudan yeşil yakıtlara ve döngüsel ekonomi ilkelerine yönelerek endüstriyel kalkınmanın geleneksel fosil yakıt aşamasının atlanması;
  • Biyolojik çeşitlilik kaybını durdurmaya ve tersine çevirmeye yönelik eylemlerin güçlendirilmesi;
  • Yerel bilgiyi ve vatandaş katılımlı bilimi benimserken erken uyarı sistemlerinin ve iklim bilgi hizmetlerinin genişletilmesi.

İklim değişikliğinin en ağır sonuçlarının hissedilmeye başlandığı ve 1,2 milyarlık Afrika nüfusunun önümüzdeki 30 yılda iki katına çıkmasının beklendiği[25] bir dönemde, bu tür adımların bir an önce atılması hayati önem taşıyor.

Özel sektör, bu gerekli geçişte yerel ve uluslararası çapta önemli bir rol oynayacaktır.

Özel sektör, Afrika’da ölümcül etkiler doğuran iklim krizine karşı duruyor

Abdul Latif Jameel gibi işletmeler, dünyanın dört bir yanındaki iklime karşı savunmasız topluluklara çeşitli şekillerde yardımcı olmak için özel sermayenin gücünü kullanıyor.

İklimin, yaklaşmakta olan çok sayıda krize zemin oluşturduğu bilinciyle dünya çapında yeşil enerjinin yayılmasını finanse ederek küresel ısınmayı sınırlandırmada üzerimize düşeni yapıyoruz.

Alanında öncü yenilenebilir enerji işletmemiz Fotowatio Renewable Ventures (FRV); Orta Doğu, Avrupa ve Latin Amerika ve Avustralya genelinde çok yönlü bir rüzgar, güneş, enerji depolama ve hibrit enerji projeleri portföyünü yönetiyor.

Afrika gibi bol güneş ışığı alan bölgelerde güneş enerjisi sayısız ev ve işletmeye güç sağlama potansiyeline sahiptir. FRV’nin inovasyon kanadı FRV-X’in Alman bir “hizmet olarak güneş enerjisi” sağlayıcısı olan ecoligo’ya 10,6 milyon ABD doları yatırım yapmasının bir nedeni de budur. 2016 yılında kurulan ecoligo, ticari ve endüstriyel ortakların yenilikçi bir kitle yatırım platformu aracılığıyla Afrika da dahil olmak üzere dünya genelindeki güneş enerjisi projelerine fon sağlamasına yardımcı oluyor.

Afrika’da kuraklık yaşayan topluluklar, Jameel Environmental Services’ın bir parçası olan Almar Water Solutions’ın her zaman önem verdiği gruplar arasında yer almaktadır. Almar Water Solutions, son teknoloji ürünü tuzdan arındırma tesislerinin, akıllı su şebekesi hizmetlerinin ve dijitalleştirilmiş yerel su altyapısının geliştirilmesi ve yönetimi yoluyla kurak arazilerde güvenilir temiz su kaynaklarına erişimi genişletmek için çabalamaktadır.

Aynı şekilde gıda güvenliği, beş yaşın altındaki 55 milyondan fazla çocuğun aşırı yetersiz beslenme nedeniyle yeterince büyüyemediği Afrika’da bir endişe kaynağı olmaya devam etmektedir.[26]

Community Jameel tarafından 2014 yılında ortaklaşa kurulan MIT’deki Jameel Su ve Gıda Sistemleri laboratuvarına (J-WAFS) ilham veren şey buna benzer istatistiklerdir. J-WAFS, iklim geçişini hızlı yaşayan bir kıtadaki tüm hayati önlemler arasında sayılan kuraklığa dayanıklı tohumlar veya geleceğin teknoloji odaklı çiftlikleri gibi iddialı tarımsal atılımlara yönelik araştırmaları finanse etmektedir.

Benzer şekilde, bilimsel kanıtların kamu politikasını yönlendirmesini sağlayarak yoksulluğu azaltmak için çalışan küresel bir araştırma merkezi olan Abdul Latif Jameel Yoksulluk Eylem Laboratuvarı (J-PAL) da Afrika’da güçlü bir varlık sergilemektedir. J-PAL ekibi burada, iklim krizini bizi kontrol etmeye başlamadan önce kontrol etme arzusuyla bir araya gelen dünyanın önde gelen şehirlerinin yöneticilerinden oluşan küresel bir belediye başkanları ağı olan C40 bünyesinde işbirliği içinde çalışmaktadır. J-PAL, Afrika perspektifinden küresel ısınma korkusuyla mücadele etmek için birçok öncü iklim laboratuvarı işletmektedir. Üyeler, Mısır’dan Sahra Altı bölgesindeki Güney Afrika’ya kadar hükümet yetkilileriyle birlikte çalışmaktadır.

Cape Town Üniversitesi’nde yerleşik olan J-PAL Africa, rassal değerlendirmeler yapmakta ve iş ortaklarının, iş piyasalarından kentsel hizmetlere ve siyasi katılıma kadar geniş bir sosyal girişim yelpazesinde etkili olan programlarını büyütmelerine yardımcı olmaktadır.

Afrika’da, J-PAL’a bağlı araştırmacılar tarafından yürütülen veya tamamlanan 391 proje bulunmaktadır. Toplulukların iklim krizini yönetmesine yardımcı olacak son değerlendirmeler şunları içeriyor:

  • Gübre kalitesi ile ilgili olarak Tanzanya’daki çiftçiler arasında güven inşa etmek;
  • Kenya’da teminatlı krediler yoluyla yağmur suyu toplama tanklarının benimsenmesini teşvik etmek;
  • Gana’da sağlık hizmetleri ve sağlık sigortası kaydını desteklemek;
  • Sierra Leone’da yüksek verimliğe sahip bir pirinç çeşidi ile hasatları ve sağlığı iyileştirmek;
  • Kırsal Etiyopya’da tarımsal verimliliği artırmak için hava endeksi sigortası ve krediler arasında bağlantı kurmak.

Community Jameel, çeşitlilikleri içinde barındıran bu büyük kıtayı iklim değişikliğine karşı güçlendirmeye yardımcı olmak için bir dizi başka girişimi teşvik etmektedir.

Örneğin Jameel Gözlemevi, özellikle düşük gelirli topluluklarda iklim şoklarını öngörmek ve etkilerini azaltmak için veriye dayalı kanıtlar kullanır. İki amiral gemisi programı arasında en yeni iklim tahmin ve dayanıklılık artırma teknolojileri ile tarımsal toplulukları destekleyen Jameel Gözlemevi İklim Dayanıklılığı Erken Uyarı Sistemi Ağı (Jameel Gözlemevi-CREWSnet) ve kurak arazilerde yetersiz beslenmenin üstesinden gelmek için yerel bilgileri bilimsel yeniliklerle birleştiren Jameel Gıda Güvenliği Erken Eylem Gözlemevi bulunmaktadır.

Bazı girişimlerin başarıya ulaşması, sahada aktif bir varlık gerektirir. Örneğin, bir Jameel Gözlemevi araştırmacısı, çiftlik hayvanın beslenme şekillerini ve bunların sera gazı emisyonları üzerindeki etkilerini ölçmek için Kenya, Meru County’ye seyahat etti. Önemli veri boşluklarını doldurmaya yardımcı olarak hem hayvanların beslenme şeklini iyileştirmeyi hem de metan seviyelerini azaltmayı vadeden bu ziyaret olmasaydı ekip üyeleri uzaktan verileri sınırlı seviyede eleyebilirdi ve bu sonuçlar imkansız olurdu.

İklim modelleme teknolojisi ve veri analizindeki son gelişmeler göz önüne alındığında, önleyici eylem için daha fazla finansman sağlanması gerektiği daha da açık bir şekilde ortaya çıkıyor.[27] Yatırımcılar, önceden harcanan paranın çok daha etkili olabilmesine rağmen genel olarak acil durumlarda harekete geçmeye daha eğilimlidir. Bu bakış açısı, acil bir değişiklik gerektiren ironik bir durumdur.

İkili strateji Afrika’nın sürdürülebilir güvenliğine yardımcı olabilir

Gelişmiş ülkeler, kendi geçmişlerindeki hataları tekrarlamamak adına, Afrika’nın sürdürülebilir bir kalkınma modeli benimsemesine destek olmalı ve böylece kıtanın hem ekonomik hem de çevresel açıdan güvenli bir geleceğe sahip olmasına katkı sağlamalıdır. Bu, ikili bir strateji gerektirecektir. Birincisi, Afrika ülkelerinin modern, teknoloji odaklı bir dünyada gelişmiş finansal sistemlerle başarılı olmalarını sağlayarak kıtanın ekonomisini canlandırmak; ikincisi, ekvator bölgelerindeki sıcaklıklar ve hava sistemlerinde böylesine yıkıcı değişikliklere yol açan küresel ısınmanın temel nedenleriyle mücadele için çabaları koordine etmek.

Jameel Gıda Güvenliği Erken Eylem Gözlemevi’nden çalışma arkadaşım Dr. Guyo Roba’nın Hayırseverlik Çağı için bir podcast’te belirttiği gibi hayırseverlik, bu yeni çevre belirsizliği çağında Afrika’daki insanların yaşamlarını korumada önemli bir role sahip olacak. Azalan yardım bütçeleri, gıda yardımlarında kesintilere neden oluyor ve bu durum, BM’nin +2 oC sıcaklık sınır hedefi giderek daha uzak bir ihtimal haline gelirken, daha büyük risklerin habercisi niteliğinde. Üstelik tüm bunlar, bir çocuğun geleceğinin, beyin gelişiminin %90’ının gerçekleştiği ilk bin gününde yedikleriyle belirlendiği yönündeki kanıtlar artarken yaşanıyor. İklim tahmin teknolojisi sürekli gelişiyor; uluslararası finansmanın artık bu bilgiyi somut eylemlere dönüştürmek için hızla ilerlemesi gerekiyor.

Geleceğe dair umutlarımız var. Özellikle özel sektörde başarı, diğer başarıların önünü açar. 2023’ün sonlarında, Edinburgh Üniversitesi ve Uluslararası Hayvancılık Araştırma Enstitüsü (ILRI), Community Jameel, J-PAL ve Jameel Gıda Güvenliği Erken Eylem Gözlemevi gibi çeşitli araştırma programlarına devam eden desteklerini gösteren, onlarca yıllık bir mutabakat bildirgesini yenilediler.[28] Hayırseverlik, gördüğümüz gibi, insani müdahalelerde vicdanımızın ve aklımızın çabalarıyla domino etkisi yaratabilen ortak bir girişimdir.

Afrika’daki iklim krizine karşı harekete geçmemek, bir milyardan fazla insanı umutsuz ve fırsatlardan uzak bir geleceğe mahkum eden ahlaki bir çöküştür. Tüm toplumu geleceğe giden yolculuğumuzda bize katılmaları için güçlendirerek her yerde adalet ve refahı teşvik etmekse atılması gereken en doğru adımdır.

 

[1] https://www.reuters.com/business/environment/how-climate-change-drives-heatwaves-wildfires-europe-2023-08-17/

[2] https://www.nature.com/articles/s41586-023-06970-0

[3] https://www.livescience.com/planet-earth/climate-change/which-islands-will-become-uninhabitable-due-to-climate-change-first

[4] https://www.theguardian.com/environment/2023/apr/27/human-driven-climate-crisis-fuelling-horn-of-africa-drought-study

[5] https://www.worldvision.org/hunger-news-stories/africa-hunger-famine-facts

[6] https://wmo.int/news/media-centre/africa-suffers-disproportionately-from-climate-change

[7] https://wmo.int/news/media-centre/africa-suffers-disproportionately-from-climate-change

[8] https://www.imf.org/en/Blogs/Articles/2023/08/30/africas-fragile-states-are-greatest-climate-change-casualties?

[9] https://www.cdp.net/en/research/global-reports/africa-report

[10] https://wmo.int/news/media-centre/africa-suffers-disproportionately-from-climate-change

[11] https://www.statista.com/statistics/1300864/gdp-value-per-capita-in-africa/

[12] https://library.wmo.int/records/item/67761-state-of-the-climate-in-africa-2022

[13] https://wmo.int/news/media-centre/africa-suffers-disproportionately-from-climate-change

[14] https://www.imf.org/en/Blogs/Articles/2023/08/30/africas-fragile-states-are-greatest-climate-change-casualties?

[15] https://www.imf.org/en/Blogs/Articles/2023/08/30/africas-fragile-states-are-greatest-climate-change-casualties?

[16] https://www.iea.org/commentaries/a-new-energy-pact-for-africa?

[17] https://www.iea.org/reports/financing-clean-energy-in-africa

[18] https://www.iea.org/reports/africa-energy-outlook-2022

[19] https://www.iea.org/commentaries/a-new-energy-pact-for-africa?

[20] https://www.iea.org/reports/financing-clean-energy-in-africa

[21] https://www.weforum.org/agenda/2023/05/climate-change-djibouti-multi-peril-insurance/

[22] https://www.weforum.org/agenda/2023/05/climate-change-djibouti-multi-peril-insurance/

[23] https://theconversation.com/climate-change-will-force-up-to-113m-people-to-relocate-within-africa-by-2050-193633

[24] https://www.imf.org/en/Blogs/Articles/2023/08/30/africas-fragile-states-are-greatest-climate-change-casualties?

[25] https://www.iea.org/commentaries/a-new-energy-pact-for-africa?

[26] https://www.oxfam.org/en/press-releases/over-20-million-more-people-hungry-africas-year-nutrition

[27] https://www.agtechnavigator.com/Article/2024/06/24/early-warning-systems-eliminate-hunger-so-why-the-lack-of-investment

[28] https://www.communityjameel.org/news/university-of-edinburgh-renews-partnership-with-international-livestock-research-institute