COP29: Fark yaratacak cesarete sahip miyiz?

Birleşmiş Milletler’in yıllık küresel iklim konferansının kritik sonuçlarını değerlendiriyoruz
Kasım 2024’te gerçekleşen COP29 konferansı, tartışmasız bir gerçeği ortaya koydu. İklim değişikliğiyle mücadele, yalnızca grafikler ve verilerle değil, çok daha karmaşık dinamiklerle şekilleniyor. Bu mücadele, ekonomik dengelerin, jeopolitik hamlelerin ve uzun süredir kabul gören yaklaşımları sarsabilecek siyasi gelişmelerin insafına kalmış durumda.”
COP29, Donald Trump’ın ABD’nin 47. Başkanı olarak seçilmesinden bir haftadan kısa süre sonra Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de başladı. Konferansta alınan her karar, çevre koruma politikalarını gözden geçirmeyi ve fosil yakıtlara yeniden yatırım yapmayı hedefleyen bir ABD liderinin gölgesinde şekillendi. Nitekim Başkan Trump, görevinin ilk 100 gününde bilimsel programların fonlarını kesti, yeni petrol boru hatlarına onay verdi ve Amerika’yı 2016 Paris İklim Anlaşması’ndan çıkardı[1]. Tüm bu gelişmeler, COP29’da üzerinde uzlaşılan adımları daha da kritik hale getiriyor ve dünya çapında iklim eylemlerinde yeni bir döneme girdiğimizi gösteriyor.
COP29 zirvesinde yaklaşık 200 ülkeden gelen delegeler, dünyanın meraklı bakışları altında küresel ısınmanın en kötü etkilerini durdurmak ve sonuçlarıyla daha etkin mücadele etmek amacıyla imza attıkları yeni önlemlerle geleceğe dair umutları yeşertti.
Zirvenin en dikkat çekici sonucu, gelişmekte olan ülkelere yönelik 300 milyar ABD doları tutarında yeni bir iklim finansmanı fonunun oluşturulması oldu. Fon kapsamında yıllık ödemelerin en geç 2035 yılına kadar başlaması öngörülüyor.[2] Bu yeni taahhüt, şu anda sağlanan yıllık 100 milyar ABD doları tutarında finansman desteğine kıyasla büyük bir artışı temsil ediyor.
Resmi olarak “Yeni Kolektif Sayısallaştırılmış Hedef” (New Collective Quantified Goal) adı verilen fonun amacı, yükselen ekonomilerin yenilenebilir enerjiye yatırım yapmasına destek olmak ve fosil yakıtlara olan bağımlılıklarını azaltmak. İklim krizinin etkileri giderek artarken bu fon, aynı zamanda hastaneler, okullar ve sanayi gibi kritik hizmetlerin devamını sağlayarak toplumları koruyacak ve yaşamın sürdürülebilirliğini güvence altına alacak.
Sürekli yenilenecek olan bu finansman yükümlülüğü, kamu ve özel sektör kaynaklarının ortak katkısıyla karşılanacak. Gelişmiş ülkelerse bu konuda liderlik rolünü üstlenecek. COP29 kapsamında bir araya gelen çok taraflı kalkınma bankaları (MDB), iklim finansmanında son 12 ayda %25’lik bir artış yaşandığını ortak bir açıklamayla duyurdu.[3]
AB İklim Komiseri Wopke Hoekstra, bu yeni fonu “iklim finansmanında yepyeni bir dönemin başlangıcı” olarak nitelendirdi.[4] COP29 zirvesinde iklim kriziyle zamana karşı yürütülen mücadeleye umut veren tek girişim elbette bu fon değildi. Zirvede başka önemli adımlar da atıldı.
Karbon ticareti ve Ulusal Katkı Beyanları (NDC) konusunda ne gibi değişiklikler yapıldı?
Küresel sıcaklık artışını sanayi devrimi öncesi seviyelerin 1,5 derece üzerinde tutmak (2015 Paris Anlaşması’nın aşırı hava olaylarını, deniz seviyelerindeki yükselmeyi ve biyolojik çeşitlilik kaybını sınırlamayı hedefleyen temel ilkesi) için dünyanın, çeşitli araçlardan biri olarak, aktif ve işleyen bir karbon piyasasına ihtiyacı var. Bu doğrultuda COP29, uluslararası karbon piyasası anlaşmasını nihayet resmileştirdi; merkezi bir kredi mekanizmasını onaylayacak evrensel standartlar belirledi ve ikili karbon ticaretinin gelişeceği bir ekosistemin önünü açtı[5].
Anlaşma, ülkelerin karbon kredisi ticaretine nasıl yetki verebileceğini belirliyor ve kredilerin hareketlerini takip edecek kayıt sisteminin detaylarını ortaya koyuyor. Ayrıca çevresel bütünlük ve şeffaflığı sağlamak amacıyla düzenli teknik incelemeleri resmileştirerek karbon piyasasının güvenilirliğini artırıyor.
Karbon piyasasının büyümesiyle gelişmekte olan ekonomilerin finansmana erişiminin artması, özellikle de az gelişmiş ülkelerin iklim değişikliğine dirençli altyapılar geliştirmesine yardımcı olması bekleniyor.
COP29’da katılımcı ülkeler ayrıca güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanları’nı (NDC) da kamuoyuyla paylaştı. NDC’ler, her ülkenin kendi koşullarına göre şekillendirdiği, sera gazı salınımlarını azaltma ve hızlanan iklim değişikliğine uyum sağlama taahhütlerini yansıtıyor. Ulaştırma ve enerji gibi yoğun kirliliğe yol açan sektörlerde emisyonların azaltılmasını hedefleyen NDC’ler, aynı zamanda ulusal iklim politikalarına yön veriyor ve yatırımları teşvik ediyor.
Açıklanan NDC’ler arasında Birleşik Krallık, yeni seçilen Başbakan Keir Starmer’ın 2035 yılına kadar fosil yakıt kaynaklı emisyonları 1990 seviyelerine kıyasla %81 azaltma taahhüdüyle en iddialı hedeflerden birini ortaya koydu.[6]
Kasım 2026’da Belém şehrinde gerçekleşecek bir sonraki COP toplantısına ev sahipliği yapmaya hazırlanan Brezilya ise 2035 yılına kadar sera gazı emisyonlarını 2005 yılı seviyelerine göre %67 azaltacağını duyurdu.[7] Birleşik Arap Emirlikleri ise aynı tarihe kadar emisyonlarını 2019 seviyelerine kıyasla %47 azaltma taahhüdünde bulundu.
Konferansın ardından diğer bazı büyük ekonomiler de söz verdikleri gibi, kendi güncellenmiş Ulusal Katkı Beyanlarını açıkladılar. ABD’de Biden hükümetinin son döneminde yetkililer, 2035 yılına kadar emisyonları 2005 seviyelerine kıyasla %66 azaltmayı hedefleyen yeni bir plan duyurmuştu. Kanada da aynı tarihe kadar emisyonlarını %45 ile %55 arasında azaltmayı hedeflediğini ilan etti. Japonya, 2035 yılına kadar emisyon azaltma hedefini 2013 yılı seviyelerine göre %60 olarak güncelledi. Bu yeni hedef, ülkenin 2030 yılı için belirlediği geçici %46 hedefinden oldukça büyük bir artış anlamına geliyor. Brezilya’da düzenlenecek COP30 zirvesine dünya kamuoyunun ilgisi yönelmeden önce, diğer ülkelerin de bu örnekleri takip ederek çok daha iddialı NDC’ler açıklamaları bekleniyor.
COP29’da üzerinde anlaşılan yeni finansman tutarı ne kadardı?
COP, ses getiren önemli anlaşmaların yanı sıra düzenleyici kurumlar, finans sektörü ve bilim dünyasından paydaşların bir araya gelerek yeni kamu-özel ortaklıkları kurmaları için de bir fırsat yarattı.[8] Bu iş birliklerinin en umut vadedenleri; yeni enerji depolama kapasitesini hayata geçirme, yeni nesil iklim teknolojilerinin önünü açma ve geniş çaplı yeniden ağaçlandırma projelerini yönetme gibi kritik alanlarda rol oynayacak. Bunların tamamı yeni iklim paradigmasına karşı verilen mücadelenin temel taşlarını oluşturuyor.
Asya Kalkınma Bankası, Güney Kafkasya ve Orta Asya bölgelerinde buzul erimelerinin olumsuz etkilerini hafifletmek amacıyla 3,5 milyar ABD doları tutarında bir iklim adaptasyon programı başlattığını duyurdu[9]. Toplulukların ve işletmelerin, eriyen buzulların yarattığı etkilere uyum sağlamasına destek olunacak, özellikle sürdürülebilir su yönetimi ve gıda güvenliği konusunda teşvikler sağlanacak.
Yatırım şirketi Acumen; Afrika, Pakistan, Hindistan ve Latin Amerika’daki tarımsal uyum projelerini finanse etmek amacıyla önümüzdeki beş yıl için 300 milyon ABD doları tutarında bir fon taahhüt etti[10]. Program kapsamında 40 milyon küçük ölçekli çiftçiye ulaşılması ve bir milyardan fazla insanın gıda ihtiyacının karşılanması hedefleniyor.
İklim Yatırım Fonları’nın (Climate Investment Funds, CIF), çevre projelerine yüksek oranda sübvansiyonlu fonlar sağlayarak özel yatırımları teşvik eden bir platform olarak COP29 zirvesinde Londra Borsası’nda yeni bir listeleme duyurdu[11]. Bu hamlenin, önümüzdeki on yıl içinde iklim projeleri için yaklaşık 75 milyar ABD doları tutarında kaynak yaratması bekleniyor.
Zirveye ev sahipliği yapan Azerbaycan’ın önde gelen finans yöneticilerini bünyesinde barındıran Azerbaycan Bankalar Birliği ise ülkenin düşük karbonlu ekonomiye geçişini kolaylaştırmak için 1,2 milyar ABD doları tutarında özel bir fon ayırdığını açıkladı. Azerbaycan bankaları, ek fonları çekebilmek amacıyla diğer ülkelerdeki benzer kuruluşlarla iş birliği yapacak ve ilerleyen dönemde yeşil tahvil ihracına başlayacak[12].
Singapur Merkez Bankası tarafından 2003 yılında başlatılan “Financing Asia’s Transition Partnership (FAST-P)” girişimi de COP29 zirvesinde önemli bir dönüm noktasına ulaştı. Asya genelinde planlama aşamasında olan çok sayıda dönüşüm projesini kapsayan 5 milyar ABD doları tutarında bir yatırım fonu oluşturma yolunda birçok yeni uluslararası iş birliğine imza attı[13]. FAST-P’nin Endüstriyel Dönüşüm Altyapı Borç Programı; AIA Group, Uluslararası Finans Kurumu (IFC), Mitsubishi UFJ Financial Group, Nippon Export, BlackRock ve Investment Insurance gibi önemli kurumların desteğini kazandı. Ayrıca FAST-P bünyesindeki Green Investments Partnership, HSBC bankası ile Singapur devlet yatırım şirketi Temasek’in ortak girişimi olan Pentagreen Capital aracılığıyla sürdürülebilir altyapı projeleri için yaklaşık 1 milyar ABD doları tutarında finansman sağladı.
Genel olarak COP29 zirvesi birçok kesimden övgü topladı. BM İklim Değişikliği İcra Direktörü Simon Stiell, yeni finans hedefini “insanlık için bir sigorta” olarak nitelendirdi. Stiell ayrıca bu hedefin milyarlarca insanın hayatını koruyacağını ve tüm ülkelerin “cesur iklim eylemlerinin sağlayacağı muazzam faydalardan pay almasını” sağlayacağını belirterek “daha fazla istihdam, daha güçlü ekonomik büyüme ve herkes için daha ucuz ve daha temiz enerji,” ifadelerinde bulundu.[14]
Bu büyük hedefler ne kadar takdire şayan olsa da COP29 zirvesi, tarihin en sıcak yılı ilan edilen bir dönemde gerçekleşti. 2024 yılı, küresel ortalama sıcaklığın 1850-1900 yılları ortalamasının 1,5 °C üzerine çıktığı ilk yıl oldu.[15] 2024 yılı boyunca dünya genelinde seller, sıcak hava dalgaları ve kasırgalar dahil 150’den fazla iklim felaketi yaşandı. Yaklaşık 800.000 kişi iklim kaynaklı afetler nedeniyle yerinden oldu. Bu durum, kayıtların tutulmaya başlandığı tarihten bu yana ulaşılan en yüksek sayı.[16] İran, Batı Avustralya ve Mali’de sıcak hava dalgaları, hava sıcaklıklarını 50 dereceye yaklaştırdı. Sel baskınları İtalya’dan Senegal’e, Pakistan’dan Brezilya’ya dünyanın dört bir yanında toplumları vurdu. Asya’da tayfunlar çıktı ve ABD’nin Florida eyaletindeki Big Bend bölgesinde kaydedilen en şiddetli kasırga olan Helene Kasırgası tarihe geçti. Doğal afetlerin dünya genelinde sigorta sektörüne verdiği zararın yıl sonuna kadar 135 milyar ABD dolarını aşacağı tahmin ediliyor.[17]
Bu tablo karşısında bazı çevreler, küresel ısınmaya karşı verilen varoluşsal mücadelede oyunun kurallarını değiştirecek türden taahhütleri güvence altına alma konusunda COP29’un neden daha ileri gidemediğini sorguladı.
Küresel iklim hedefleri hâlâ doğru yolda mı?
COP29’un sayısız başarısını değerlendirirken, önce manşetlere taşınan rakama tekrar bakalım. Daha varlıklı ülkeler, iklim değişikliğiyle mücadeleyi finanse etmek için 2035 yılından itibaren her yıl en az 300 milyar ABD doları sağlamayı taahhüt etti.
Sorunun büyüklüğü göz önüne alındığında, bu miktar bazı çevrelerde “yetersiz” bulunarak eleştirildi ve “hepimizin karşı karşıya olduğu devasa zorluğun boyutlarını karşılamaktan uzak” olarak nitelendirildi.[18] Gerçekte ise Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), yoksul ülkelerin küresel ısınmaya hazırlanmalarına yardımcı olmak için 2030’lu yılların ortalarına doğru her yıl yaklaşık 1,5 trilyon ABD dolarına ihtiyaç duyulacağını vurguladı.[19]
Bu doğrultuda atılan bir adım olarak COP29’da, “Bakü’den Belém’e 1,3 Trilyon ABD Doları Tutarında Yol Haritası” girişimi kabul edildi[20]. Ticaret ve yatırım politikalarını iklim planlarıyla bütünleştiren ve politika tutarlılığının önemini vurgulayan “Bakü’den Belém’e Yol Haritası”, önümüzdeki kritik yıllarda çok daha büyük finansal taahhütlerin sağlanması için bir yol gösterici niteliğinde. Unutmayalım ki yükselen sıcaklıkları kontrol altına almanın en etkili yollarından biri, gelişmekte olan ekonomilerin emisyonlarını azaltmalarına yardımcı olmaktır, çünkü son on yıldaki toplam emisyonların dörtte üçü bu ekonomilerden kaynaklanıyor.[21]
Benzer şekilde, iklim değişikliğine uyum sağlamakta güçlük çeken toplumları desteklemek amacıyla oluşturulan 700 milyon ABD doları tutarında Kayıp ve Hasar Fonu’nun başlatılması olumlu karşılanmış olsa da bu rakamın gerçek anlamda çözüm sunmak için gereken yaklaşık 150 milyar ABD doları tutarında ihtiyacın oldukça altında kaldığı vurgulandı.
Paris Anlaşması’nı imzalayan 195 ülkeden yalnızca 13’ü, yeni NDC’leri Şubat 2025 son tarihine kadar sundu. Bu durum, Brezilya’da düzenlenecek COP30 zirvesine sadece dokuz ay kala, iklim krizine karşı gereken aciliyet duygusunun ne yazık ki halen oluşmadığını gösteriyor.[22] G7 ülkeleri arasında yalnızca ABD ve Birleşik Krallık planlarını zamanında açıkladı. Geri kalan ülkelerin büyük çoğunluğunun yeni NDC’lerini en geç Eylül ayına kadar sunmaları bekleniyor. Ancak burada önemli bir uyarıda bulunmak gerekiyor. Bir ülkenin NDC’yi açıklamış olması, açıklanan hedeflerin yeterli olduğu anlamına gelmiyor. Şimdiye kadar açıklanan NDC’leri inceleyen Climate Action Tracker araştırma grubu; ABD, Brezilya, İsviçre ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin sunduğu hedeflerin küresel sıcaklık artışını sınırlama hedefleriyle uyuşmadığını ortaya koydu.[23]
COP29’da karbon piyasalarının geliştirilmesi yönünde kaydedilen ilerleme takdire şayan. Ancak karbon kredilerinin küresel çapta güvenilir ve anlamlı birer finansal araç haline gelebilmesi için güçlü ve şeffaf standartların oluşturulması konusunda hâlâ yapılması gereken çok iş var. Gelişmekte olan ülkeler, bu pazarlarda rekabet edebilmek ve sağlanan faydalardan pay alabilmek için modern finansal ve teknolojik araçlara erişimin önemini vurguladı.[24]
Zaman aleyhimize işliyor. COP29 zirvesinden yalnızca birkaç hafta önce yayımlanan Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın 2024 Emisyon Açığı Raporu[25], 1,5 derece hedefinin canlı tutulabilmesi için ülkelerin NDC’leri radikal biçimde güçlendirmeleri gerektiğini açıkça ortaya koydu. Raporda, emisyonların 2030 yılına kadar %42, 2035 yılına kadar ise %57 azaltılması çağrısında bulunuldu. Ne var ki ülkelerin nihai NDC değerlendirmelerinin bu hedeflere ulaşıp ulaşamayacağı henüz belirsizliğini koruyor. Başarısızlığın bedeli ağır olacak. Küresel sıcaklıklar 21. yüzyılda 2,6 ila 3,1 derece artacak ve bu durum beraberinde büyük toplumsal kaosları getirecek.
Belki de COP29’da genişçe tartışılan teknoloji, bu imkansız görünen denklemi çözmenin yollarını bize sunabilir.
İklim krizine karşı verilen mücadelede özel sektör nasıl bir rol üstleniyor?
COP29 kapsamında düzenlenen Dönüştürücü Endüstri Teknoloji Günü’nde yenilikçiler, yatırımcılar ve politika yapıcılar bir araya gelerek küresel iklim krizine yönelik teknik çözümler üzerine bilgi paylaşımında bulundu. Görüşmeler özellikle inşaat ve kimya gibi emisyonları azaltmanın zor olduğu sektörlere odaklandı. Yeşil hidrojen teknolojilerindeki gelişmeler ile karbon yakalama, kullanım ve depolama (CCUS) yöntemlerindeki yenilikler ön plana çıkarıldı.
COP29 Yeşil Dijital Eylem Bildirgesi, dünya çapında 1.000’den fazla devlet, şirket, STK ve diğer paydaşlar tarafından desteklendi. Bildirge; iklim izleme, erken uyarı sistemleri ve tarımsal adaptasyon alanlarında çözümler üretmek amacıyla yapay zeka, fintech ve büyük veri gibi teknolojilerin sunduğu imkanlardan yararlanma çağrısında bulunuyor.
COP29 Başkanı Mukhtar Babayev, açılış konuşmasında hiçbir toplumun geride kalmaması için dinamik ve etkili bir uluslararası teknoloji transferi sisteminin oluşturulmasını talep etti[26].
COP29 Eylem Gündemi’nde, küresel enerji depolama kapasitesinin bu on yılın sonuna kadar 2022 yılı seviyesinin altı katına çıkarılması yönünde kritik bir taahhüt bulunuyor. Bu hedefe ulaşmada teknolojinin rolü şüphesiz çok büyük olacak.[27] Bu yolculukta özel sektör oyuncuları, belirleyici bir rol üstlenecek.
Abdul Latif Jameel’in, özellikle Enerji ve Çevre Hizmetleri şirketlerimizin, yenilenebilir enerji ve enerji depolama alanında yenilikçi çözümler sunan öncü kuruluşlar arasında yer almasından büyük memnuniyet duyuyorum. Grubun yeşil enerji alanındaki öncü kuruluşu Fotowatio Renewable Ventures (FRV) Latin Amerika, Avrupa, Orta Doğu ve Avustralya’nın da dahil olduğu pek çok bölgede rüzgar ve güneş enerjisi projelerine yatırım yaparak dünya çapında temiz enerji üretimine katkı sağlıyor. FRV’nin inovasyon birimi FRV-X ise dünya genelinde büyük ölçekli batarya enerji depolama sistemlerinde (BESS) öncü çalışmalar yürütüyor. FRV, dört kıtada 50’den fazla tesisiyle toplam 5 GW enerji kapasitesine ulaştı ve bu projelerin finansman değeri 5 milyar ABD dolarınıvaşıyor.[28]
Daha zorlu bir geleceğe hazırlanan Almar Water Solutions ise Orta Doğu, Latin Amerika, Afrika, Avustralya ve Asya-Pasifik bölgelerini kapsayan küresel bir faaliyet ağına sahip. Atık suyun yeniden kullanımı ve deniz suyunun tuzdan arındırılması gibi teknolojilere odaklanarak su altyapısı projeleri geliştiriyor ve yönetiyor. Yeni girişimler bölümü ise yenilikçi yaklaşımlarla çevresel ve toplumsal açıdan olumlu etki yaratan projelere odaklanıyor. Şu anda odaklanılan alanlar arasında atıktan enerjiye dönüşüm, yeşil hidrojen ve mineral geri kazanımı bulunuyor.
Hayatımızın her yönünü kontrol edebilmeyi ne kadar çok istesek de gerçek şu ki bunu başaramıyoruz. COP29 gibi uluslararası zirveler, gelecekteki küresel krizlere karşı söz sahibi olabilmemiz için nadir fırsatlar sunuyor. Bu etkinlikler, dünya genelinde iklim bilincini artırarak ve ileri görüşlü politikalar benimseyerek küresel ısınma konusunda somut ilerlemeler kaydedebileceğimizi gösteriyor.
COP29, iklim uyumunu finanse edecek büyük çaplı fonların hemen sağlanmasını bekleyen bazı kesimler için beklentilerin altında kalmış olabilir. Ancak cesur finansman girişimleri, rekabetçi karbon piyasaları ve güçlendirilmiş NDC’ler gibi başlıkları gündeme taşıyarak, bu yıl sonunda gerçekleşecek COP30’da daha dönüştürücü adımlar atılmasını bekleyenlere umut ışığı sundu.
COP29 hakkında beş pratik bilgi
- COP29’da üzerinde uzlaşılan en önemli finansal taahhüt neydi?
Gelişmekte olan ülkeler için 300 milyar ABD doları tutarında yeni bir iklim finansmanı fonu üzerinde anlaşmaya varıldı. 2035 yılından itibaren yıllık ödemeler başlayacak ve bu rakam, mevcut yıllık 100 milyar ABD doları tutarındaki fonun çok üzerinde. - BM, 2030’ların ortalarına gelindiğinde yılda ne kadar finansmana ihtiyaç duyulacağını tahmin ediyor?
Birleşmiş Milletler Ticaret ve Kalkınma Konferansı (UNCTAD), yoksul ülkelerin küresel ısınmaya hazırlanmalarına yardımcı olmak için 2030’lu yılların ortalarına doğru her yıl yaklaşık 1,5 trilyon ABD dolarına ihtiyaç duyulacağını vurguladı. - 2024’te hangi önemli iklim eşiği aşıldı?
2024, küresel ortalama sıcaklığın 1850-1900 ortalamasının 1,5 °C üzerinde gerçekleştiği ilk yıl oldu ve kayıtlardaki en sıcak yıl olarak tarihe geçti. - Kaç ülke BM’nin yeni iklim taahhütlerini (NDC) sunmak için belirlediği son tarihe uydu?
Paris Anlaşması’nı imzalayan 195 ülkeden yalnızca 13’ü, Şubat 2025 tarihine kadar yeni Ulusal Katkı Beyanlarını (NDC) sundu. - COP29’da karbon piyasalarıyla ilgili hangi önemli gelişme sağlandı?
COP29’da uluslararası karbon piyasası anlaşması nihayet resmileşti. Merkezi bir karbon kredilendirme mekanizması için evrensel standartlar belirlendi ve ülkeler arası karbon ticaretinin önü açıldı.
[1] https://www.bbc.co.uk/news/science-environment-35073297
[2] https://www.bbc.co.uk/news/articles/cp35rrvv2dpo
[3] https://www.worldbank.org/en/news/press-release/2024/11/12/multilateral-development-banks-to-boost-climate-finance
[4] https://www.bbc.co.uk/news/live/c8jykpdgr08t?page=2
[5] https://unfccc.int/news/cop29-un-climate-conference-agrees-to-triple-finance-to-developing-countries-protecting-lives-and
[6] https://www.gov.uk/government/speeches/prime-ministers-national-statement-at-cop29-12-november-2024
[7] https://www.weforum.org/stories/2025/02/cop29-ndcs-and-why-they-matter/
[8] https://www.reuters.com/sustainability/sustainable-finance-reporting/finance-business-deals-announced-cop29-climate-talks-2024-11-13
[9] https://www.adb.org/news/adb-launches-major-initiative-build-resilience-melting-glaciers
[10] https://acumen.org/news/acumen-announces-300m-agricultural-adaptation-commitment/
[11] https://www.cif.org/news/CCMMlisting
[12] https://news.az/news/azerbaijan-pledges-12b-for-green-projects-to-accelerate-low-carbon-transition
[13] https://www.mas.gov.sg/news/media-releases/2024/singapore-commits-us$500-million-in-matching-concessional-funding-to-support-decarbonisation-in-asia
[15] https://wmo.int/news/media-centre/wmo-confirms-2024-warmest-year-record-about-155degc-above-pre-industrial-level
[16] https://www.theguardian.com/environment/2025/mar/19/unprecedented-climate-disasters-extreme-weather-un-report
[17] https://www.mckinsey.com/capabilities/sustainability/our-insights/reflections-post-cop29-the-landscape-has-shifted-are-you-adapting-fast-enough
[18] https://www.bbc.co.uk/news/articles/cp35rrvv2dpo
[19] https://unctad.org/news/countries-agree-300-billion-2035-new-climate-finance-goal-what-next
[20] https://unfccc.int/topics/climate-finance/workstreams/baku-to-belem-roadmap-to-13t
[21] https://www.bbc.co.uk/news/articles/cp35rrvv2dpo
[22] https://www.carbonbrief.org/analysis-95-of-countries-miss-un-deadline-to-submit-2035-climate-pledges/
[23] https://www.carbonbrief.org/analysis-95-of-countries-miss-un-deadline-to-submit-2035-climate-pledges/
[24] https://unctad.org/news/key-takeaways-cop29-and-road-ahead-developing-countries
[25] https://www.unep.org/resources/emissions-gap-report-2024
[26] https://cop29.az/en/media-hub/news/cop29-presidency-outlines-plan-to-enhance-ambition-and-enable-action-in-azerbaijan
[27] https://cop29.az/en/pages/cop29-breakthroughs-in-baku