1980’lerden bu yana, “Yeşil Bina” kavramı bazı eleştirmenlerin çevresel kaygılara yönelik göstermelik olduğunu düşündükleri bir olgudan, inşaat endüstrisi için temel bir kılavuza dönüşmüştür. Bu dönüşümün arkasında hangi nedenler var? Kendi kendini koruma: Yeşil binalar değerli doğal kaynakları ve yaşam kalitemizi korur ve en önemlisi de nihai olarak gezegenimizin korunmasına yardımcı olabilir.

İnşaat sektörü, yarısı yenilenebilir olmayan doğal kaynakları savurgan bir şekilde tüketen bir sektördür.

World Watch Institute’e göre, inşaat sektörü her yıl dünyanın ham taş, çakıl ve kum kaynaklarının %40’ını ve ham ahşap kaynaklarının %25’ini tüketmektedir[1]. En son rakamlar aynı zamanda hava kirliliğinin %23’ünden, içme suyu kirliliğinin %40’ından ve çöp sahası atıklarının %50’sinden sorumlu olduğunu göstermektedir[2].

Ancak inşaat sektörünün sorunu sadece tükettiği malzeme değil, aynı zamanda yarattığı yapı ortamıdır.

Binaların iç yapısı kötü tasarlanmışsa, içinde yaşayan ve çalışan insanlar için sağlık sorunlarına neden olur. Örneğin “Hasta Bina Sendromu” ofislerdeki yetersiz ısıtma[3] ve havalandırma ve doğal ışık eksikliği nedeniyle devamsızlık ve düşük üretkenliğe neden olur. Binaların dışıyla ilgili olarak doğal ışık ve hava kalitesi gibi faktörler yeşil şehirlerin ve bölgelerin planlanmasında önemli bir endişe kaynağıdır; çünkü bunlar sadece “yaşam kalitesini” değil, yaşamın kendisini de etkiler. Örneğin, kötü hava kalitesinin anjina riskini artırdığı[4] ve sadece İngiltere’de hava kirliliği ile bağlantılı yılda yaklaşık 36.000 ölüme neden olduğu belirtilmektedir.[5]

Ancak, mevcut inşaat uygulamalarının verdiği zarar bunun da ötesine geçerek, insan kaynaklı iklim değişikliğinin başlıca nedeni olan yüksek düzeyde karbon emisyonları yoluyla gezegeni tehdit ediyor. Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) en son raporuna göre, mevcut ısınma hızı yavaşlamazsa, 2052 yılına kadar Dünya kritik olarak 1,5 °C’lik sıcaklık artışı sınırına ulaşarak bu sınırı aşacaktır[6].

Raporda ayrıca ısınmanın insan kaynaklı emisyonların doğrudan bir sonucu olduğu ve enerji kaynaklı emisyonların %38’inin binalardan, %28’inin operasyonel emisyonlardan ve %10’unun da malzeme ve inşaattan kaynaklandığı belirtilmektedir[7]. 2021 BM İklim Değişikliği Konferansı COP26’da belirlenen hedef, 2030 yılına kadar küresel emisyonları yarıya indirmek ve 2050 yılına kadar Net Sıfır karbon emisyonuna ulaşmaktır[8]. İnşaat sektörü uygulamaları köklü bir şekilde değiştirilmeden bu hedeflere ulaşılamaz.

Yeşil bina kavramı tek başına belirli bir yapı biçimini belirtmez. Ev, ofis, okul, hastane, toplum merkezi veya başka herhangi bir yapı bir yeşil bina olabilir. İklim ve kültür gibi faktörlerin yanı sıra değişen çevresel, ekonomik ve sosyal öncelikler nedeniyle ülkeler ve bölgeler arasında farklılıklar olacaktır.

Bunun yerine, yeşil bir binanın tanımı, inşasının ardındaki ilkeleri açıklar. Bir “Yeşil” bina; tasarımında, inşasında veya işletiminde iklim ve doğal çevre üzerindeki olumsuz etkileri en aza indiren veya ortadan kaldıran, hatta bunları iyileştirebilen bir binadır.

Gündem 2030’da Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile bağlantılı yeşil bina ilkeleri. Görselin Sahibi © World Green Building Council

Bu tasarım ilkesi, birçok yeşil binanın enerji, su ve diğer kaynakların verimli kullanımı ve güneş enerjisi ve hava veya toprağı kaynak olarak kullanan ısı pompaları dahil olmak üzere yenilenebilir enerji kaynaklarından faydalanılması gibi ortak özellikleri paylaşacağı anlamına gelir.

Bir yeşil bina toksik olmayan, etik ve sürdürülebilir malzemelerden inşa edilir. Bu malzemelerin, ürünlerin uzak mesafelerden getirilmesinden kaynaklanan karbon emisyonlarını önlemek için yerel olarak tedarik edilmesi mümkündür. Genellikle kirliliği ve atığı azaltan ve yeniden kullanımı ve geri dönüşümü teşvik eden önlemler alınır.

Bir yeşil binanın içindeki hava kalitesi yüksek olmalıdır, çünkü bina sakinlerinin yaşam kalitesi binaların tasarımı, inşaatı ve işletiminde en önemli husustur. Tasarım aynı zamanda binayı gelecekteki çevresel veya teknolojik değişikliklere uyarlanabilir hale getirerek binayı “zamana dayanıklı hale getirmeyi” hedeflemelidir.

Kar zarar hanesindeki faydalar

Bir yeşil bina yaklaşımı benimsemek sadece çevresel açıdan mantıklı olmakla kalmaz, aynı zamanda güçlü bir ticari gerekçesi de vardır. Mülk sahipleri daha yüksek doluluk oranlarından ve daha düşük işletme maliyetlerinden yararlanır; müteahhitler daha yüksek mülk değerleri sayesinde kazanç sağlar ve kullanıcılar enerji ve su verimliliği sayesinde elektrik faturalarından tasarruf eder.

Örneğin, Birleşik Krallık’ta[9] yakın zamanda yapılan bir araştırma, 2003 ve 2014 yılları arasında inşa edilen 336 yeşil sertifikalı binayı inşa tarihleri ve bölgesel konumu açısından benzer nitelikteki yaklaşık 2.000 sertifikalı olmayan inşaat projesiyle karşılaştırmıştır. Yeşil sertifikalı binaların %13,3-%36,5 daha fazla kiralandığı tespit edilmiştir. Benzer şekilde, küresel emlak piyasasına ilişkin ABD’de yapılan bir çalışma olan Dünya Yeşil Bina Trendleri[10], ister yeni ister yenilenmiş olsun yeşil binaların, geleneksel binalara göre varlık değerinde %10 artışa neden olduğunu bildirmiştir.

Aynı çalışma, bina sahiplerinin önemli ölçüde daha düşük işletme maliyetlerine sahip olduğunu göstermiştir. Beş yıl zarfında yeni binalar için ortalama tasarruf oranı %16,9, yenilenmiş binalar için ise %14,6’dır. Katılımcıların %47’sinin satış noktasında daha fazla değer bildirdiği, %34’ünün daha yüksek kiralama oranlarından yararlandığı ve %41’inin daha yüksek doluluk oranları elde ettiği Suudi Arabistan, bu çalışmadaki en iyi performans gösteren ülkelerden biriydi.

Yeşil binaların faydalarının “insanlar, dünya ve ticari” açıdan etkili olduğu bildirildi ve yeşil iş yerlerinin ve evlerin sunduğu birçok avantajın içinde yaşayan ve çalışan kişilerin sağlığına ve refahına da yansıdığı vurgulandı.

ABD’de gerçekleştirilen bir çalışmada, yeşil ofislerdeki iyileştirilmiş iç hava kalitesinin astım, solunum alerjileri, depresyon ve stresten kaynaklanan devamsızlığı ve çalışma saati kayıplarını azaltmaya ve üretkenlikte iyileşmelere katkı sağladığı tespit edilmiştir[11]. ABD Yeşil Bina Konseyi (USGBC) adına yapılan bir anket, yeşil binaların “işverenlere sınıfının en iyisi yetenekleri çekmeleri için işe alımlarda avantaj sağladığını” ortaya koymuştur[12].

Yeşil bina teknolojisi

İnşaat endüstrisinin geleneksel malzemeleri, doğası gereği karbon emisyonları açısından yetersizdir. İster çimento ister tuğla, cam veya alçı olsun, bu malzemeler üretimlerinde yüksek sıcaklıklar gerektirir; bu nedenle çok büyük miktarda enerji tüketir ve sonuç olarak önemli miktarda karbondioksit (CO2) yayar. Üretilen her ton çimento için yaklaşık 600 kg CO2 salınır, bu nedenle çimento üretimi dünyadaki CO 2 emisyonlarının %8’ini[13] oluştururken yeni üretilen bir ton tuğla 258 kg CO2 emisyonu[14] açığa çıkarır.

Bu durumu değiştirmeye yönelik adımlar atılıyor. Bu araştırmada, geleneksel inşaat tekniklerinin alternatifleri, enerji tüketimini en aza indirecek akıllı teknolojiler ve karbon emisyonları mercek altına alınmaktadır.

Stratejilerden biri, hali hazırda yaygın olarak kullanılan yapı malzemelerinin yeşil eş değerlerini geliştirmektir. Beton örneğinde, CO2 yakalanabilir ve betonun içine pompalanarak sonsuza kadar hapsedilebilir[15]. Bu işlem aynı zamanda ortaya çıkan malzemenin özelliklerini de geliştirebilir. Enjekte edilen CO2 çimentodaki kalsiyum iyonlarıyla reaksiyona girerek daha fazla kalsiyum karbonat üretir ve betonun potansiyel olarak daha fazla yüke dayanabilmesini sağlar. ‘Yeşil beton’ arayışındaki bir diğer çözüm de CO2 emisyonlarını %80-%90’a kadar azaltan[16] Geopolimer Çimentodur (GPC). Çimento karışımındaki kalsiyum ve silikonun yerine GPC kullanılır uçucu kül gibi daha sonra alkali etkin hale gelen endüstriyel atık malzemeler.

İsveç’in kuzeyinde Norrbotten’deki HYBRIT, fosil yakıt kaynaklı enerji kullanmadan üretim yapan bir çelik fabrikasıdır. Görselin sahibi © HYBRIT

“Yeşil çelik”, geleneksel olarak cevher bazlı çelik yapımı için gerekli olan kok kömürünün yerine yenilenebilir elektrik ve hidrojen kaynaklı enerji kullanılarak geliştirilmiştir. Ancak bu teknoloji henüz emekleme aşamasındadır. SSAB, LKAB ve Wattenfall arasındaki İsveçli bir konsorsiyum girişimi olan HYBRIT (Çığır Açan Hidrojen Enerjili Demir Üretim Teknolojisi)[17] ilk yeşil çelik partisini kamyon üreticisi Volvo AB’ye Ağustos 2021’de deneme çalışması olarak teslim etti, ancak 2026’ya kadar tam olarak ticari üretime başlamayacak.

Diğer bir yaklaşım da yapısal bileşenlerin imalat sürecinde salınan karbonu azaltmaktır. Örneğin sıkıştırılmış toprak tuğla, nemli toprak ve çakıl veya kil gibi sert maddeleri, beton gibi dengeleyici unsurlarla karıştırarak üretilen sıkıştırılmış toprak tuğlası, yoğun ve sert duvarlar oluşturmak için kullanılabilir. Sıkıştırılmış toprak tuğlalarının üretiminde kullanılan kaynaklar ve oluşum süreci çevresel etkileri azaltırken, bu malzeme bir binanın sıcaklığını eşit derecede dengeleyerek yazın serin ve kışın sıcak kalmasına yardımcı olabilir[18].

Karbon içeren yapı kerestesi, çelik ve betona sürdürülebilir bir alternatif olarak giderek yaygınlaşmaktadır. Bu kereste, dokuz kata kadar yükseklikte bloklar inşa etmek için yapıyı oluşturabilen çapraz lamine kaplama kereste ve lamine kaplama kereste gibi yeni bileşenler üretmek için reçineler kullanılarak tasarlanmıştır[19].

Ayrıca, işletilmekte olan bir binanın karbon emisyonlarını azaltmayı hedefleyen teknolojiler geliştirilmektedir. Örneğin soğuk çatılarda, ısıyı daha az emen ve güneş ışınlarının çoğunu yansıtan reflektif boyalar ve özel fayanslar kullanılır. Bu, ısı emilimini ve termal yayılımı azaltmak kaydıyla çatılardaki sıcaklıkları 28 °C’den fazla düşürerek serinlik sağlar. Bunun sonucunda klimaya daha az ihtiyaç duyulur ve bu da enerji kullanımının azalmasına yol açar; böylece enerji santrallerinden gelen kümülatif sera gazı emisyonlarının azalması sağlanır.

Karbon emisyonları, tasarruf teknolojileri kullanılarak da azaltılabilir. Herhangi bir zamanda, ticari bir binanın ortalama %30-40’ı boş olacaktır. Hareket detektörleri, RFID tarayıcılar ve erişim kartı okuyucuları gibi elektronik cihazları kullanarak, bir bina, bölüm veya oda boş olduğunda sensörler otomatik olarak ışıkları söndürebilir ve klima, soğutma, ısıtma ve havalandırma seçeneklerini ayarlayarak enerji faturalarında %30’a kadar tasarruf sağlayabilir.

Enerji tasarrufu sağlayan bir diğer teknoloji ise bir pencerenin yansıttığı güneş ışığı miktarını değiştirmek için küçük elektrik sinyalleri kullanan Akıllı Elektronik Camlardır (ESG). ESG bir bina kumanda sistemine dahil edilebilir, böylece bina sakinleri ne kadar güneş ışınının bloke edileceğini seçebilir ve böylece ısıtma, havalandırma ve klima maliyetlerini azaltılabilir.

Ölçeklendirme

Elbette tüm bu beceri ve yenilikler, tek bir yeşil binanın karbon emisyonları üzerinde sınırlı bir etki yaratacaktır. Net sıfır hedeflerimizde gerçekten bir fark yaratmak için kentlerin olmasa bile bölgelerin tamamının yeşil bina ilkeleri doğrultusunda geliştirilmesi gerekir.

Böyle büyük bir ölçekte tasarlandığında, yeşil binaların yarattığı olumlu etki, sürdürülebilir ulaşım, atık yönetim sistemleri ve altyapı gibi çevre bilincine sahip diğer önlemlerle artırılabilir. Örneğin, Abdul Latif Jameel Energy’nin bir parçası olan FRV tarafından İspanya’da geliştirilen hidrojen enerjili ulaşım projeleri gibi sıfır emisyonlu ulaşım çözümlerine geçiş, zemin seviyesindeki kirliliği azaltmaya ve kamusal alanı iyileştirmeye yardımcı olabilir.

Diğer tasarım unsurları arasında geçirgen zeminler, yeşil alan ve ulaşım için bisiklet yolları, sokak aydınlatması ve bölgesel ısıtma için birleşik ısı ve güç kaynakları ve atıklarla başa çıkmak için kompostlama yer alabilir.

Şehir ve topluluk ölçeğinde akü enerji depolama sistemleri (BESS), 7/24 sürekli yenilenebilir enerji tedarik edebilir ve yeşil bina ilkelerinin şehirlerde gelişimi için ölçeklendirilmesini sağlayabilir. Örneğin, FRV ve inovasyon kolu FRV-X, Holes Bay, Dorset; Contego, West Sussex ve Clay Tye, Essex’te BESS projelerine öncülük ediyor ve Avustralya’da Dalby, Queensland’da bir hibrit güneş enerjisi ve BESS tesisi bulunuyor. FRV, sonbahar 2022’de İngiltere’de iki ek BESS projesinin yanı sıra Yunanistan’daki bir BESS projesinde çoğunluk hissesini satın aldı.

Başka bir Abdul Latif Jameel işletmesi olan Almar Water Solutions, gelişmiş teknolojinin su sistemlerinin kalitesini ve verimliliğini güçlendirmeye nasıl yardımcı olabileceğini gösteriyor. Almar ve kısa süre önce, bir Eşyaların İnterneti uzmanı olan Datakorum ile Abu Dabi’de e& Enterprise ile (önceki adı Etisalat Digital) su ve enerji altyapısı için akıllı iletişim projesine yönelik bir ihaleyi almak üzere ortaklık kurdu. Bu proje, müşteriler için daha fazla verimlilik sağlamayı ve yerel su altyapısının dijitalleştirilmesine katkıda bulunmayı, operasyonel iyileştirmeleri ve akıllı şebekenin hazırlanmasını hızlandırmayı amaçlamaktadır.

“Yeşil” şehirler veya bölgeler, tıpkı yeşil binalar gibi iklime, geleneklere ve iş durumuna göre farklılık gösterir. Örneğin, su kullanımını azaltmaya yönelik teknolojiler Orta Doğu ve Afrika gibi su kıtlığı olan bölgelerde daha fazla suyun bulunduğu bölgelerden çok daha hızlı bir yatırım geri dönüş süresine sahiptir. Benzer şekilde, ılıman bir şehirde bölgesel ısıtma teknolojilerinin geri dönüş süresi, soğuk iklimdeki bir şehre kıyasla muhtemelen çok daha uzun olacaktır.

Hammarby Sjã¶stad Stockholm Sweden

Hammarby-Sjöstad bölge planı. Görselin sahibi © Stockholm City Planning Administration

Bu çok uzak bir tutku değil. Bunun gibi yeşil topluluklar dünya genelinde zaten gelişiyor. Örneğin Stockholm’de önceden atıl durumda bulunan bir sanayi bölgesi olan Hammarby-Sjöstad[20], artık gelişen bir “eko-köy”.

25.000 sakini, özel araçla %40 daha az yolculuk yapılması nedeniyle, yakındaki benzer bir bölgeye kıyasla hane başına %30-%40 daha az karbondioksit üreten bir toplu taşıma sisteminden faydalanmaktadır.

Ayrıca, elde edilen sıcak suyun yerel bölgenin ısıtma sisteminde kullanıldığı bir atık su arıtma sistemine sahiptir ve %32 ile %39 arasında önemli ölçüde daha düşük enerji maliyetlerine sahiptir.

Yeşil binaların önündeki engeller

Yeşil bölgeler inşa etmenin zorluğu, şu anda müteahhitlerin %10 daha fazla inşaat maliyetiyle karşılaşmalarıdır[21]. Bu başlangıç maliyetindeki artış, uzun vadede daha düşük olan işletme maliyetlerine rağmen potansiyel yatırımcıları caydırır.

Masdar City Abu Dhabi

 gibi projeler, müteahhit ve işletmeci rollerini birleştirerek bu engeli aştı. Masdar City, Abu Dabi’nin büyük varlık fonu Mubadala ’nın müteahhitlik kolu olan Masdar tarafından inşa edilmektedir. Bu şehir, Orta Doğu’daki en büyük fotovoltaik kurulumlarından birine ev sahipliği yapmaktadır ve serinletici esintilere yön veren devasa bir merkezi rüzgar tüneli etrafında inşa edilmiştir, böylece çalışanlar ve sakinler yaz aylarında bile rahatça dolaşabilirler. Masdar City’nin kiracıları arasında General Electric, Lockheed Martin, Mitsubishi Heavy Industries, Schneider Electric ve Siemens gibi sınıfında lider şirketler bulunmaktadır. Binalar düşük karbonlu çimento, %90 geri dönüştürülmüş alüminyum ve yerli malzemelerden inşa edilmiş olup, enerji ve su talepleri ortalamanın %40 altındadır.[22]

Masdar City, Estidama Pearl Bina Derecelendirme Sistemi’ne göre en az 3-Pearl puanı alacak şekilde inşa edilmiştir. Bu, bir binanın ne kadar yeşil olduğunu ölçmek için kullanılan bina enerji kodlarından biridir ve en yaygın diğer derecelendirme sistemleri ise ABD’deki LEED (Enerji ve Çevresel Tasarımda Liderlik), Birleşik Krallık’taki BREEAM (Bina Araştırma Kuruluşu Çevresel Değerlendirme Yöntemi) ve Avustralya’daki NABERS’dir (Ulusal Avustralya Bina Çevre Derecelendirme Sistemi).

Mubadala gibi büyük bir varlık fonunun mevcut olmadığı durumlarda yeşil binalara, bölgelere ve şehirlere yatırım yapmak için hükümetler ve uluslararası kuruluşlar, ekstra başlangıç maliyetlerini üstlenmeleri için müteahhitleri teşvik etmek ve hatta zorlamak amacıyla devreye girmek durumunda kalabilir. Nitekim birçoğu da bunu yapıyor.

Eylül 2021’de yayınlanan en güncel “Binalar ve inşaatlar için küresel durum raporu”, 80 ülkenin ulusal veya yerel düzeyde zorunlu veya gönüllü bina enerji yönetmeliklerine sahip olduğunu ve bunlardan 43’ünün hem konut hem de konut dışı binalar için ulusal düzeyde zorunlu yönetmeliklere sahip olduğunu göstermiştir[23].

2018 CARICOM Bölgesel Enerji Verimliliği Bina Yönetmeliği (CREEBC) şu anda Karayipler genelinde uygulanmaktadır, örneğin Fas ve Tunus’un tüm inşaat sektörlerini kapsayan zorunlu bina yönetmelikleri bulunmaktadır. Diğer Afrika ülkelerinde de yönetmelikler yürürlüğe girmektedir. Gana ve Nijerya’da sektörün bir kısmını kapsayan yönetmelikler uygulanırken Mısır ve Güney Afrika’nın uygulanması isteğe bağlı yönetmelikleri var. Botsvana, Burundi, Kamerun, Fildişi Sahili, Gana, Gambiya, Kenya, Senegal, Tanzanya ve Uganda da kendi yönetmeliklerini oluşturuyor[24].

Bu esnada, COVID-19 salgınına rağmen, inşaat sektöründe enerji verimliliğine yapılan küresel yatırımlar, esas olarak Avrupa’daki hedefli hükümet desteği sayesinde 2020 yılında benzeri görülmemiş bir şekilde %11,4’lük artış göstererek, 2019’daki 165 milyar ABD doları seviyesinden yaklaşık 184 milyar ABD dolarına yükselmiştir. 2015’ten bu yana ilk kez, sektördeki enerji verimliliği yatırımlarının yıllık büyüme oranı %3’ü aşmıştır.

Genel olarak, net sıfır hedefine doğru kademeli bir ilerleme var; ancak BM’nin söylediği gibi, çok daha acil bir şekilde “net sıfıra hızla ilerlemek” gerekiyor. Yeşil binalar ve sundukları faydalar, bir yenilikten ziyade norm haline gelmelidir. Yeşil binanın net sıfır hedefini gerçekleştirebilen, çevremizi ve yaşam tarzımızı koruyabilen tek bina türü olduğunun kabul edilmesi gerekiyor.

 

[1] Hawken, P., Lovins, E ve Lovins, H, Natural, Capitalism – Creating the next Industrial Revolution, Little Brown and Co., 2009 s.369

[2] Brown MT, Bardi E. Handbook of energy evaluation. A compendium of data for energy computation issued in a series of folios. Folio #3: Energy of ecosystems. Center for Environmental Policy, Environmental Engineering Sciences, University of Florida, Gainesville; 2011.

[3]https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC2796751/#:~:text=The%20sick%20building%20syndrome%20(SBS,or%20cause%20can%20be%20identified.

[4] https://tinyurl.com/2vwvyjnd

[5] https://www.newscientist.com/article/2263165-landmark-ruling-says-air-pollution-contributed-to-death-of-9-year-old/

[6] The Intergovernmental Panel on Climate Change, Climate Change 2021: The Physical Science Basis, August 2021, https://www.ipcc.ch/sr15/

[7] UN Environment Programme 2020, Global Status Report for Buildings and Construction: Towards a zero-emissions, efficient and resilient buildings and construction sector, 2020, https://globalabc.org/sites/default/files/inline- files/2020%20Buildings%20GSR_FULL%20REPORT.pdf

[8] https://www.unglobalcompact.org.uk/race-to-zero/

[9] https://nbs.net/green-building-has-a-strong-business-case/

[10] https://proddrupalcontent.construction.com/s3fs-public/WorldGreen-2021-SMR-29Oct.pdf page 26 and 29.

[11] https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC2920980/

[12] https://www.usgbc.org/articles/employees-are-happier-healthier-and-more-productive-leed-green-buildings

[13] https://www.nature.com/articles/d41586-021-02612-5

[14] https://henninglarsen.com/en/news/archive/2017/09/28-recycled-bricks-reduces-co2-emissions-by-1-millionplus-kg/

[15] https://arstechnica.com/science/2021/07/quest-for-green-cement-draws-big-name-investors-to-300b-industry/?comments=1

[16] https://www.cbre.co.uk/insights/articles/is-green-cement-making-concrete-progress

[17] https://www.theguardian.com/science/2021/aug/19/green-steel-swedish-company-ships-first-batch-made-without-using-coal

[18] https://designbuild.nridigital.com/design_build_review_april19/the_rise_of_green_technology_in_construction

[19] https://polandweekly.com/2022/05/25/clt-wood-has-conquered-the-world-now-its-time-for-poland/

[20] https://www.mckinsey.com/capabilities/sustainability/our-insights/building-the-cities-of-the-future-with-green-districts

[21] https://www.mckinsey.com/capabilities/sustainability/our-insights/building-the-cities-of-the-future-with-green-districts

[22] https://www.cityscape-intelligence.com/architecture/why-masdar-worlds-most-sustainable-city

[23] https://globalabc.org/sites/default/files/2021-10/Buildings-GSR-2021_EXECUTIVE-SUMMARY_ENG_14-10-21%20FIN2.pdf2

[24] https://globalabc.org/sites/default/files/2021-10/Buildings-GSR-2021_EXECUTIVE-SUMMARY_ENG_14-10-21%20FIN2.pdf2